Allah (cc)’nun El-Bâsıt Sıfatı
Basit: kökünden gelen bir ism-i faildir. Lugatta Basit; uzatmak, cömertlik, yaymak, sevindirmek, izah etmek, inceltmek, genişletmek, rızkı çoğaltmak, eli açık olmak, kılıcı çekmek ve el uzatmak gibi manalara gelir.
Yüce Allah’a sıfat olarak el-Basit; kullarına rızkı açıp cüd ve rahmetiyle genişleten, bol rızık veren, dilediği mahlukuna ruh ve hayat veren, bazı kullarına rızklarını genişleten yahut Haşir Vaktinde ruhları cesetlerine neşreden gibi manalarda ifade olunmaktadır. ElBasit’ de esma-i ef’al dendir.
El-Basit ism-i şerifi ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de ayetler vardır. Bunlardan bir tanesini okuyalım.
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, (onları) çok iyi görür.( İsra Suresi: 30)
Yüce Allah, kendisine iman eden, kalpten itaat eden Mü’minlere dünyada maddi ve manevi bolluk, genişlik verir. Onların önündeki zorlukları açarak her işlerinde Mü’minlerin yakın dostu olduğunu gösterir. Allah’ın samimi kulları karşılaştıkları her türlü zorlukta, sıkıntıda ve hastalıkta yalnızca Allah’a sığınırlar ve O’nu vekil edinirler. Bu inanç onların kalblerine huzur ve genişlik, ruhlarına ferahlık verir. Bunun karşılığında da Allah ( c.c) inkar edenlerin (kafirlerin) bolluk içerisinde bulunmalarına rağmen kalblerine bir darlık, dünya telaşı ve sıkıntı vermek suretiyle işlerini zorlaştırırken, müminlerin işlerini yukarıda geçtiği gibi kolaylaştırır.
Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de pek çok örnek vardır. Hz.
Yusuf kuyuya atılıp köle olarak satılıp, zindanda kaldıktan sonra Allah ( c.c) onu sonunda Mı sar’ a hükümdar yapmıştır. Sıkıntılar Allah’ın Kabid ism-i şerifinin tecellisi, kavuştuğu bolluklar da Yüce Allah (c.c)’ın Basit isminin tecellisi ile olmaktadır. Hakeza Hz. Musa ve ona tabi olan İsrailoğulları, Firavun’un zulmü nedeniyle yurtlarından çıkmak zorunda kalmışlardır. Ancak Firavun peşlerini bırakmamış ve yakalamak için ordusuyla beraber onları takip etmiştir. Bu kaçış esnasında Firavun’un ordusu ile deniz arasında kalan İsrailoğulları ‘gerçekten yakalandıklarını’ zannetmişlerdir. Fakat Allah Hz. Musa’nm duasına icabet etmiş, bir mucize göstererek denizi yarmış ve İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden kurtarmıştır. Üstelik bunun ardından Firavun’u ve ordusunu yok etmiş, onların çıktıkları yerlere İsrailogullarını mirasçı kılmıştır.
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Halk Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e müracaatla: “Ey Allah’ın Resulü, fiyatlar yükseldi, bizim için fiyatları siz tesbit edin” dediler. Resülullah (aleyhissalatu vesselam) onlara şu cevabı verdi: “Fiyatları koyan Allah’tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O’dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz olduğu halde Allah’a kavuşmamı diliyorum.” (Ebu Davud, Büyü 51, (3451); Tirmizi, Büyü 73, (1314). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir.)
Azab ve mükafat, darlık ve bolluk, huzur ve sıkıntı, Yüce Allah’ın kudretindedir. Allah (c.c) dilediğine bol imkanlar ve nimetler verir. Ebedi saadetlere nail eder. Yüce Allah’a kullukta kusur yapan veya Allah’a karşı nankörlükle isyan edenleri cezalandırıp azaba düçar eder. Bütün bunları yapmak adaletindendir. Kabid ve Basit ismi şeriflerinin tecelileridir.