sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah(cc)’nu El Gaffâr sıfatı

Allah(cc)’nu El Gaffâr sıfatı

Gaffar; kökünden gelen ve mübalağalı ism-i fail sığasıyla okunan “Gaffar” kelimesi lugatta; örtmek, gizlemek, ıslah etmek, çok affeden, çok bağışlıyan gibi manalara gelir.

Yine Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Gaffar; tevbe edenleri çok affeden, mağfiret dileyen, kullarını çok çok bağışlayan, günahlarını kökten silen, tekrar tekrar affeden, kulun günahları ne kadar çok olursa yinede onları affeden ve günahları bağışlayan demektir. Yüce Allah’ın el-Gaffar ismi Kur’an-ı Kerimde dört ayet-i kerimede geçmektedir. Bunlardan iki tanesini okuyalım;

 

رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ

O, göklerle yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, Aziz’dir, Gaffar’dır = mağfireti boldur.( Sad Suresi: 66)

Dağlar kadar günahları olan kimseler tevbe ve istiğfar diledikleri vakit Allah (c.c) onları mağfiret eder, Allah’ın mağfireti geniştir. Mübalağalı ism-i fail sığasıyla “Gaffar” isminin gelmesi kulun günahlarının çok olmasına rağmen Yüce Allah’ın çok affedici olduğu ve mağfiretinin geniş olduğunun açık bir ifadesidir.

Çoğu kez de Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın bu ism-i şerifi “Gafur” şeklinde gelmektedir.

 

وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ

Musa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı (zelzele) yakalayınca, Musa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helak ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı (günahlar) yüzünden bizi helak mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.( Araf Suresi: 155)

Yüce Allah’ın kıyamete kadar tevbe kapılarını açık tutması ve yine yeis vaktine kadar tevbeleri kabul etmesi O’nun mağfiretinin çokluğundandır. Allah (c.c) dünya da kullarının günahlarını mağfiret ettiği gibi, ahirette de o günahlar sebebiyle kulları için bir defa itap edilmemekle Yüce Allah’ın mağfiretinin büyüklüğü anlaşılmaktadır.

Yüce Allah’m mağfireti ve Gaffar ism-i celilinin kullan üzerindeki teceliyatına mazhar olmak için kulların da tevbe edip Allah’dan mağfiret dilemeleri gerekir. Bu hususa işaret eden bir hadis­i şerif okuyalım;

 

İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselüm)’a, Hz, Ebu Bekir (radıyallahu anlı) gelerek:”Bana namazda okuyacağım bir dua öğret” dedi. Resülullah (aleyhissalatu vesselam) ona şu duayı okumasını söyledi:”Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve la yağfiru’zzünübe illa ente fa’ğfir li mağfireten min indike verhamni inneke ente’lğaffiru’rrahim. (Allahım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiretle bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin.( Buharı, Sıfatu’s-Salat 149, Daavat 17, Tevhid)

 

Allahu Teala (cc), ne kadar büyük olursa olsun günah işleyip de kendisine yönelen kulunu affeder, günahlarını bağışlar. Allahu Teala (cc) kuluna son derece merhametlidir.

Yorumlar

  1. Hafsa dedi ki:

    Çok güzel ve anlamlı ama biraz uzun olsa daha iyi olur