sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah(cc)’nun El Hamid Sıfatı

Allah(cc)’nun El Hamid Sıfatı

Hamid: kökünden türeyen feilun vezninde mübalağa manasında olan bir ism-i faildir. Yine mübalağa manası bulunan ism­i mef’ul olarak da kullanılır. Kelime olarak; övülen, övgüye layik olunan, daha anlaşılır bir mana ifade ederek ism-i fail vezni ism-i mef’ul vezninden ayrıldığında bu sıfat kadimi gelen bir özellik ve kalıcı bir sıfat özelliğini gösterir.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Hamid; zat, sıfat ve bütün fiileriyle övgüye layık olan, başkası hamd etmese de hamd’e ve övgüye layık olan dolayısıyla Allah (c.c), kendi zatında Hamid’dir. Aynı kökten gelen “Mahmud” ise hamdeden kimselerin hamdirıe bağlı olandır. Yüce Allah (c.c) için hamd tamamen kemale dayanmaktadır.

Bütün mahlukattan gelen ve her türlü hamd mükemmel olarak tamamıyla Allah’a aittir. Hamd tamemen Allah (c.c) içindir denilmesinin iki anlamı vardır. Birincisi; O’nun herkes tarafından övülmüş olmasıdır. İkincisi; bütün hamdlerin sadece Allah’a mahsus olmasıdır. Böyle bir hamd Allah’tan başkası için mümkün olmaz.

El-Hamid ismi Kur’an-ı Kerim’de 17 ayet-i kerimede geçmektedir. Bunlardan iki tanesini okuyalım.

وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ

 

Onlar hem sözün hoş olanına ulaştırılmışlar, hem de övgüye layık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir.( Hacc Suresi: 24)

Yüce Allah’ın el-Hamid ism-i şerifi Kur’an-ı Kerim’de yalın olarak sadece bu okuduğumuz ayet-i kerimede geçmektedir. Diğer 16 ayet-i kerimede Mecid, Gani, Aziz gibi isimlerle beraber zikr olunmaktadır. El-Hamid; bütün kemal sıfattan ile muttasıf olup sevilmeye ve övülmeye yegane layık olan demektir. Allah (c.c)’ı övmeyenler olsa bile O hamidtir. Severek övmeyenlerde övseler bile hamd etmiş olmazlar.

قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ

Dediler ki: “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamid’dir, Mecid’dir.”( Hud Suresi: 73)

 

Yüce Allah hamd edilmeyi hakkeden ve hamde layık olandır. Çünkü hiçbir şey yok iken O vardı. Bütün mahlukatı yoktan var edip hayat veren ve sayısız nimetlerle nimetlendiren O’dur. Hamd ancak O’nadır, O’ndan başka kimse hamd edilmeye layık değildir.

Bu okuduğumuz iki ayet-i kerimeden sonra Yüce Allah’ın el­Hamid ism-i şerifiyle ilgili bir hadisi şerif okuyalım:

Ebu Mes’ud el Bedri (radıyallühu anh) anlatıyor: “Biz Sa’d İbnu Ubade’nin meclisinde otururken Resülullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa’d: “Ey Allah’ın Resulü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamızı emretti. Sana nasıl salat okuyabiliriz?” diye sordu. Efendimiz şu cevabı verdi: “Şöyle söyleyin: “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammedin kema bürekte ala al-i İbrabime inneke hamidun mecid, (Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in aline rahmet kıl, tıpkı İbrabim’e rahmet kıldığın gibi. Muhammed’i ve Muhammed’in alini mübarek kıl.

Tıpkı İbrahim’in alini mübarek kıldığın gibi.)” (Resulullah ilaveten şunu söyledi): “Selam da bildiğiniz gibi olacak. “( Müslim.Salat 65, (405), Kasru’s-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi.Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49)

Tirmizi dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebu Humeyd es-Süldi (radıyallahu anh)’den gelen bir rivayet şöyle: “Ashab sordu: “Ey Allah’ın Resülü sana nasıl salat okuyalım?” Resülullah (aleyhissalatu vesselam): Şöyle söyleyin, dedi:

“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte ala İbrahime ve bürık ala Muhammedin ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte ala İbrahime inneke hamidun mecid. (Allabım! Muhammed’e zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim’e rahmet kıldığın gibi. Muhammed’i, zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim’i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye layıksın, şerefi yücesin). “( Buharı, Daavat 33, Enbiya 8; Müslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru’s­Salat 66, (1, 165); Ebu Davut, Salat, 183, (979); Nesai, Sebv 54)

 

Ka’b İbnu Ucre’den gelen bir rivayet de şöyle: “Resülullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza gelmişti: “Ey Allah’ın Resulü, dedik, sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Ama sana nasıl salat okuyacağız (bilmiyoruz)? “Şöyle söyleyin! Dedi: “Allahümme salli ala Muhammed’in ve ala al-i Muhammedin kema salleyte ala İbrahime inneke hamidun mecid. Allahümme barik ala Muhammedin ve ala al-i Muhammed, kema barekte ala ali İbrahime inneke hamidun mecid. “( Buhari, Daavat 33: Müslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesaı, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20)

El-Hamid Yüce Allah’ın sabit sıfatlarından biridir. Bazen sözleriyle bazen de zatıyla ilgili olarak her iki durumda da özel tamlama şeklinde kullanılır. Hamd sözleriyle kullanıldığında; Yüce Allah’ın kendini övmesidir ki O’da Allah’ın hakkıdır. Başka bir mana ile mahlukatın hamd etme görevini yerine getirmesi de Allah (c.c) için bir övgüdür. Çünkü mahlukatın hamd etmeside Yüce Allah’ın bir fiili sonucu gerçekleşmiştir.

Şayet hamd Yüce Allah’ın zatı ile ilgili kullanılırsa Mahmud (hamd edilen) manasına gelir. Böylece Allah (c.c) kendi zatını sözleriyle över. Bu durumda hamid kullann O’nu övdüğü meth ettirdiği ve saygı duyduğu mahmud demektir.

Yüce Allah (c.c)’ın el-Hamid ismini bilmek; zerresinden kürresine kadar bütün kainatı yaratan, nizam ve iltizam veren, canlıları nzklandıran, bütün mahlukata nimet veren Allah ( c.c) hamd de layıktır. Canlı cansız, görünür ve görünmez bütün mahlukat Yüce Allah (c.c)’a hamd ve tesbih etmektedir. Mahlukat içerisinde akıl sahibi ve mükerrem olarak yaratılan insan ise en güzel bir şekilde Allahu Teala’ya hamd etmelidir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.