Allah(cc)’nun El-Mâni Sıfatı
Mâni: kökünden türeyen ism-i faildir, mastar “menan” olur. Kelime olarak; vermemek, engel olmak, alıkoymak, mahrum etmek, önlemek, savmak ve korumak gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Mani’; koruyan, kurtaran, yardım eden, himaye eden, mahrum eden, engel olan, önleyen ve alıkoyandır.
Allah’ın el-Mani’ ism-i şerifinin aynı lafızla ifade olunduğu Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerime yoktur. Ancak aynı manayı içeren ayetler mevcuttur. Bunlardan bir tanesini okumakla iktifa edelim.
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, merhamet sahibidir.( Yunus Suresi 107)
Allah Teala’nın el-Mani’ ism-i şerifi fiili olarak geçtiği gibi, İslam uleması kullar için de kullanılabileceğini söylemişlerdir. Allah (c.c) gerçek manada Mani’ olandır. Bu kelimenin anlamını kısıtlayacak herhangi bir gerekçe yoktur. Men etmek, vermenin zıddıdır. Allah bir şeyi vermek istediği zaman O’nu men edecek kimse olmadığı gibi, O’nun men ettiğine de verecek kimse yoktur. Allah ( c.c) dünyada da ahirette de Mani’ sıfatıyla tecelli eder.
Allah ( c.c) kimi dünyada izzetli kılmış ise o bütün hayırlara nail olmuştur. Her kimi de zelil kılmış ise O’na izzet verecek yoktur. Allahu Teala kime bir izzet veya zillet verirse O’na engel olacak yoktur. Hem dünyada hem ahirette Yüce Allah’ın izzet ve şeref vermesinden men edilenler dünya ve ahiret saadetini kaybetmiş olurlar.
Yüce Allah’ın el-Mani’ ism-i şerifinin fiili sıfatı olarak iki hadis-i şerif okuyalım.
Hennad (r.a.), aynı senedle bu hadisin benzerini bize aktardı ve “Tebarekte” kelimesinden sonra “Ya” yı ilave etti. (Müslim, Mesacid: 27) Bu konuda Sevban, İbn Ömer, İbn Abbas, Ebu Said, Ebu Hüreyre ve Muğire b. Şu’be’den de hadis rivayet edilmiştir. Halid el Hazza Aişe’nin hadisinin bir benzerini Abdullah b. Haris ve Asım yoluyla bize aktarmıştır. Yine Rasülullah (s.a.v.)’den; selamdan sonra: Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur sadece O vardır O’nun ortağı yoktur, her türlü otorite ve saltanat O’nundur, her türlü eksiksiz övgüler de O’na aittir. Hayat veren ve ölümü de meydana getiren O’dur. O’nun gücü her şeye yeter. Allah’ım senin verdiğine engel olabilecek kimse yoktur, vermediğini de verebilecek yoktur, senin yardımın olmadan hiçbir
kuvvet sahibine kuvveti fayda vermez. Yine Rasulullah (s.a.v.)’den rivayet edildiğine göre namazın bitiminde o şöyle derdi. Çok güçlü ve üstün olan Rabbin tüm kafirlerin vasfettiklerinden yücedir. Selam, gönderilen tüm Peygamberlere olsun, eksiksiz tüm övgüler alemleri yaratan Allah’a mahsustur. (Saffat 180-182)( Sünen-i Tirmizi: 299)
Allah ( c.c) kullarına nimet vermeye veya vermemeye, kulların birbirine zarar veya yarar vermelerine mani olmaya kadir olandır. Allahu Teala’nın kullarına nimet vermemesi (haşa) cimriliğinden değildir, bilakis bir hikmetinin mucibindendir. Nimet vermesi ise lütfundan ve merhametindendir.
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) olgunlaşmazdan önce meyvenin ağacın başında iken satılmasını yasakladı. Kendisine (aleyhissalatu vesselam) meyvenin olgunlaşması ile ne kastediliyor? diye sorulunca: “Onun kızarması ve sararmasıdır” diye açıkladı ve ilave etti: “Cenab-ı Hakk bir afet vererek meyveye mani olacak olsa, kardeşinden aldığın parayı nasıl helal addedeceksin?”( Buharı, Büyü’ 83, Selem 4; Müslim, Müsakat 15-17 (1555), Büyü 49, 50 (1534-1554); Muvatta, Büyü 11 (2, 618); Ebu Davud, Büyfı 23, (3367); İbnu Mace, Ticaret 61)
Bazı alimler Mani’ isminin, koruyan, kuşatan ve yardım eden anlamında olduğunu söylenınişlerdir. Yani Mani’ olan Allah, düşmanlarına karşı dostlarını koruyup himaye eden ve onlara yardım edendir. Araplar bu sözcüğü koruma ve himaye etme anlamında kullanmışlardır. Mesela “fülanun fi menatin min kavmih” (Filanca, kendisini koruyan, himaye eden ve yardım eden bir topluluğun himayesindedir) denilir. Yine Tufeyl b. Amr ed-Devsi, Hz. Peygamber’e: “Senin sağlam bir kalen ve koruman var mı?” demiştir. Beyhaki der ki: “Bu anlamda Mu’ti ismi olmadan sadece Mani’ ismi ile dua etmek caizdir. Bu yüzden Allah’ın isimlerinin sayıldığı haberleri zikrederken, Mani’ ismini Mu’ti isminden ayrı olarak zikrettik.” Kimisi de Mani’ ismi yerine Dafi’ ismini tercih etmiştir. Bu da, Mani’ isminin korumak ve himaye etmek anlamını güçlendirmektedir.( El-Camiu li esmaillahil husna, bakınız; el-Mani’ ismine)
Yüce Allah’ın el-Mani’ ism-i şerifini bilen her Müslüman bütün nimetleri verenin Allah olduğuna inandığı gibi O’ndan başka, o nimetlere mani olan kimsenin olamayacağına da inanır. Bu kimse kalbini insanlarla meşğul etmeyip, Allah’tan başkasına dayanıp güvenmez. Sadece Rabb’ine yönelir.