Allah(cc)’nun El-Müntekim Sıfatı
Müntekim: fiilinden türeyen ifti’al babından bir ism-i faildir, mastan “intikam” gelir. Kelime olarak; suçluyu cezalandırmak, öc almak, ayıplamak, bir işi kerih görmek ve yadırgamak gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Müntekim; zalimleri, zorbaları, suçluları ve azgınları cezalandıran, insanları kötülüklerden sakındıran ve hallerini düzelten, mazlumun hakkını zalimden alan, mücrimlere mühlet vermekle beraber ceza ile tehdit edendir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c) için bu kelime 7 ayette geçmektedir. Bunların üçünde “muntakimun” şeklinde azamet cemisiyle zikrolunmaktadır. Geri kalan dört tanesi ise “zuntikam” şeklinde geçmektedir. Bu hususta iki ayet-i kerime okuyalım;
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ ثُمَّ أَعْرَضَ عَنْهَا إِنَّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ مُنتَقِمُونَ
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkarlara, layık oldukları cezayı veririz.( Secde Suresi: 22)
Yüce Allah’ın el-Muntekim ism-i şerifi; isyankar, zalim ve zorbaların belini büküp, azgın tağutların akıbetlerini bildiren bir tehdittir. Bu tehdit onların acilen cezalandırılmalarından daha ağırdır. Zira çoğu kez ani cezalar onların cürümlerinin devamlarını önler, bu da, suçlarının çoğalması ve dolayısıyla azablarının şiddetlenmesine mani olur.
فَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ
Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi: 47)
Yüce Allah, bizzat kendisini Muntakim olarak nitelendirmektedir. Bu ilahi nitelendirme zalimler için bir tehdit olduğu gibi aynı zamanda müminler içinde bir tesellidir. Bazen intikam, kınamak ve kötülemek manalarına gelmektedir. Şayet intikam Allah için olursa adalettir, ancak nefis için olursa tekrar zulme dönüşebilir.
“Allah’ın ‘Muntekim ve züntikam’ sıfatları, inkar ve isyan edenlere yöneliktir. Allah; kafirleri, müşrikleri, münafıkları, mücrimleri, günah işleyenleri cezalandırır. Allah zalim değildir. Hak etmeden hiçbir kuluna ceza vermez. İsyan eden fert ve toplumlara dünyada afetler, musibetler ve belalar vermesi Kur’an’da Allah’ın intikamı olarak ifade edilmiştir.”( Esma-i Hüsna-Dç. Dr. İsmail Karagöz, sh: 352)
Bu hususta okuduğumuz ayet-i kerimelerden sonra yine Allah’ın el-Muntakim ismiyle doğrudan olmasa da aynı kapsamda sayılan bir hadis-i şerif okuyalım:
Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki iş arasında muhayyer bırakılırsa, mutlaka en kolayını tercih ederdi. Yeter ki bu günah olmasın. Eğer bir iş günah idiyse, günaha karşı insanın en uzak duranı idi. Aleyhissalatu vesselam kendisi için hiç intikam aramadı. Ama Allah’ın bir haramı ihlal edilince o zaman Allah için intikam alırdı.”( Buharı, Menakıb 234, Edeb 80, Hudud 10, 42; Müslim, Fezail 77, (2327); Muvatta, Husnü’l-Hulk2, (2,903); Ebu Davud, Edeb 5, (4785))
İslam alimleri Yüce Allah’ın el-Müntekim isminin mevcudiyetinden müttefik: olmakla beraber ancak bu isimle Allah’a yalvarmaya ve dua yapmaya vesile olarak değil de Allah’a karşı isyan eden zalimlere ancak beddua için okunacağını belirtmişlerdir. Bilhassa bu hususta Allah Rasulu (s.a.v) bütün hususlarda olduğu gibi dua ve bedduada da örnek oluşunu açıkça göstermiştir. Allah Rasulu (s.a.v) dünyalık veya kendisi için değil de Allah için ve Allah’ın dini için bu isimle kafir olan zalimlere beddua etmiştir. Fiili olarak dahi ancak Allah için intikam almıştır. Bununla beraber haksızlığa uğrayan bir kişinin uğradığı haksızlık miktarınca düşmanından intikam alması caiz görülmüştür.
Allah’ın el-Muntekim ism-i şerifıni bilen bir kul, hiçbir suçun karşılıksız kalmayacağını idrak edip, kendisini zulmetmekten sakındırdığı gibi gücü nispetinde zalimlere engel olup, gücü yetmediği vakitte Allah’ın ondan intikam alacağı inancıyla teselli bulur.