Allah(cc)’nun Mâlik-ül Mülk Sıfatı
Malik: kökünden türeyen ism-i faildir. Kelime olarak; sahip, istila etmek, hükmetmek, melik olursa emir sahibi, hükümran, yönetici, hükümdar gibi manalara gelir.
Mülk: ise üzerinde tasarruf yetkisi bulunan şeye denir.
Yaklaşık olarak aynı manaya gelen “meleküt” ise sadece Allah (c.c)’ın mülkünü ifade eder. Her Melik, Malik’tir ancak her Malik Melik değildir. Çünkü Meliklik zevil ukul (akıl sahibi) varlıklara mahsustur Melik ismi Malik ism-i failinin mübalağalı şeklidir. Ancak Melik ism-i şerifi yukarıda izah edilmişti. Buradaki konumuz Malik-ul Mülk’tür.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak Malik-ul Mülk; bütün varlıkların sahibi, bütün melekütun tasarruf yetkisi elinde olan dünya ve ahirette bütün alemleri yöneten, dilediğini yapan ve dilediği şekilde hükmedendir.
Bütün kainatı yoktan var edip dünya ve ahiret hayatı veren, çekip çeviren, dilediği gibi mülkünde tasarruf eden manalarında Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerime vardır. Malik-ul Mülk ifadesi ile bir tek ayet bulunmakla beraber aynı manayı ifade eden 2 ayet-i kerime okuyalım.
قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
(Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin.( Ali-İmran Suresi: 26)
Allahu Teala (c.c)’nın Malik-ul Mülk ismi mülkün daimi ve ebedi sahibi manaları kapsamaktadır. Bilindiği gibi Arapça’da “milk” ve “mülk” kavramları ayrı ayrı mahiyet arz etmektedir. “Milk” genel olarak mal demektir. Mülk ise hakimiyet ve iktidar manasında da kullanılmıştır. Allah ( c.c) hakimiyetin yegane sahibidir. Yeryüzünde İslam’a dayanmayan bütün iktidarlar ve devletler de gayrı meşrudur ve iktidar olup toplumlar üzerinde tahakküm etmeye hakları yoktur. Mü’minlerin, masivai hükümlerin tahakkümünü ortadan kaldırıp sadece Allah ( c.c )’ın hükümlerini hakim kılmaları farzdır.
De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı korunulmaz olan kimdir?” (Derler ki; yer ve göklerin mülkü) ‘Allah’ındır” diyecekler. “Öyle ise nasıl aldanıyorsunuz?” de.( Mü’rninun Suresi: 88-89)
Görülen ve görülmeyen, büyük- küçük bütün varlıkların sahibi Allah olduğu gibi onların yönetimi, müdebbiratı, nizamlarının yok edilme yetkisi ve imkanları da sadece Allah’ a aittir. Her şeyin hakiki sahibi Allah ‘tır. Kürreler içerisinde en küçük bir gezegenlerden biri olan Dünya’da yaşayan insanlar içerisinde bazıları bir imkan ve yetkiye sahip olunca, kimileri şımarırarak o mülkün kendilerine ait olduğunu sanarak hatta ellerinden hiç gitmeyeceğini zannedip zulüm işleyerek Allah’a karşı küstahlık yaparlar. Akıl sahipleri olarak tarihte nice cihangir hükümdarların gelip gittiğini ve aynı akibetin kendi başlarına geleceğini düşünemezler mi? Hal bu ki kulların yeryüzünde bazı imkanlara sahip oluşu izafidir. Hakiki malik Allah (c.c)’tır. İnsanın kendi bünyesindeki devam eden sistemlere bile sahip olmadığı açıktır. Esasen insanın kendisinde dahi kendine ait hiçbir şey yoktur. Vücudunda ölen bir hücreyi bütün insanlar toplansa diriltemezler.
Cansız bir maddeden, canlı bir hücrenin meydana gelmesi karşısında bugünkü bilim dahi şaşırıp bir cevap bulamadığı gibi canlı bir hücrenin ölümüne de bütün insanlar bilim ve teknolojileri ile engel olamazlar, hatta bu ölümün nasıl vaki olduğu hakikatini idrakten acizdirler, ancak vaki olduktan sonra sebeblerini tesbit etmeye çalışırlar. Bütün kürrelerin nizamı Allah (c.c) ait olduğu gibi zerrelerin de nizamı Allah’a aittir.
Yüce Allah’ın Malik-el Mülk ism-i şerifi ile ilgili okuduğumuz ayet-i kerimelerden sonra konumuzla alakalı olarak bir hadis-i şerifte okuyalım.
Ebu Hüreyre (radıyallahu anlı) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah katında en düşük (alına’) isim Melikü’l-ernlük (mülklerin maliki) ismidir. Allah’tan başka Malik yoktur. “Süfyan merhum dedi ki: Şahan Şah bunun örneğidir. Ahmed İbnu Hanbel merhum dedi ki: “Ebu Amr merhum’a, anha’ ne demek diye sordum, bana “en düşük” diye cevap verdi. “( Buharı, Edeb ı 14; Müslim, Edeb 20, (2143); Ebu Davud, Edeb 70, (4961); Tirrnizi Edeb 65)
Alemi şuhud ve alemi melekutun bütün zerreleriyle beraber mutlak ve hakiki sahibi Allah (c.c)’dur. Allah’ın mülkünden Allah’tan başka tasarruf yetkisine sahip olan hiç kimse yoktur. Toplumları idare etme devletlerde kanun çıkarma yetkisini elinde tutmaya çalışanlar Allah’ın tassaruf yetkisine müdahale edip küstahlık yapmış olurlar.
Yüce Allah’ın malikü’l mülk sıfatını bilen ve inan kimseler Allah’ın kanunlanna tasarruf yetkisine huşu ile teslimiyet gösterir. Bunun aksini yapmaktan ve yapanlardan kesinlikle Allah’a sığınıp, Allah’ın mülkünün sadece Allah’a ait olduğunu haykırır ve bunun için hayatı boyunca mücadele ederler.