sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

ALLAH’IN (C.C.) RIZASINI GÖZETENLER

A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd; Alemleri yoktan var eden,  Rahman ve Rahim, Din günün sahibi, kendisinden başka bir ilah bulunmayan, yarattıklarını rızıklandıran, yegâne Hakimiyetin sahibi olan Allah (c.c)’ya mahsustur.

Salat ve Selam;  Alemlere rahmet olarak gönderilen, kendisine itaat edilmedikçe kurtuluşun asla mümkün olmayacağı, Allah (c.c)’ın dininden asla taviz vermeyen, , müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı ise şiddetli olan Rasulullah(sav)’a, aline, ashabına ve onun izinden giden müminlerin üzerine olsun inşaAllah.
Dinimiz İslam’ın gayesi yeryüzünde yaşayan bütün insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Bu mutluluğun yolu bireyin yaratıcısı ve yaratılanlar ile iletişiminde ortaya koyduğu tutum ve davranışlara ve bunların özünde bulunan niyetine bağlıdır. Yüce kitabımız Kur’an’ı örnek ahlakıyla hayata taşıyan Peygamberimiz ’in(sav) ortaya koyduğu mükemmel insan profili ile bizleri Allah katında değerli kılacak olan tutum ve davranışlar konusunda aydınlatmıştır. Ayrıca Allah katında makbul sayılan amellerde bulunması gereken niyet konusunda da dikkatimizi çekmiştir. Buna göre ortaya koyduğumuz bütün tutum ve davranışlarımız ancak Allah rızasına yönelik olursa Allah katında değer bulur. Özünde Allah rızası bulunmayan hiçbir ibadetimiz veya davranışımız Allah katında değer bulmaz. Şurası bir gerçektir ki, dünya hayatında bizler için en büyük kazanç Allah rızasını elde edebilmektir. O’nun rızasını kazanabilmek demek iyi ve güzel olan her şeyi kazanmak demektir. Bu sebeple Allah rızasına nail olmak hepimizin gayesi olmalıdır. Çünkü Allah’ın(cc) kulundan razı olması, o kul için dünya ve ahirette en büyük bahtiyarlık ve en büyük nimettir. Bu nimeti elde edenlerden birini hatırlatacak olursak;

Sa’d bin Ebu Vakkas(ra) Uhud harbinde Abdullah bin Cahş(ra) ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: Uhud’da, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Birdenbire yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekip şunları söyledi:
-“Şimdi burada sen dua et, ben “amin” diyeyim Ben dua edince, sen de “amin” de!” Bende; “Peki” dedim. Ben şöyle dua ettim: “Allah’ım! Bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gazi olarak, geri döneyim.”
– Benim yaptığım bu duaya bütün kalbiyle “âmin” dedi. Sonra kendisi dua etmeye başladı;
-“Allah’ım, bana zorlu kâfirler gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihâdın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim. En sonunda bir tanesi de beni şehid etsin. Sonra benim burnumu, kulaklarımı kessin. Ben kanlar içinde senin huzuruna geleyim. Sen bana; “Abdullah burnunu, kulaklarını ne yaptın?” diye sorduğunda, “Allah’ım, ben onlarla, çok kusur işledim, yerinde kullanamadım. Senin huzuruna getirmeye utandım. Sevgili Peygamberimin de bulunduğu bir savaşta, toza toprağa bulandım ve öyle geldim diyeyim” dedi. Gönlüm böyle bir duaya “âmin” demeyi istemiyordu. Fakat o istediği ve önceden söz verdiğim için “âmîn” dedim.
Sad bin Ebu Vakkas(ra):”onun duası beni duamdan hayırlıydı, günün sonunda onu gördüğümde burnu ve kulağı bir ipte asılıydı.”
SübhanAllah…Nasıl bir teslimiyet düşünebiliyor muyuz ?Onlar bu din uğruna canlarını gözü kırpmadan feda ederken  sen neleri feda edebildin? anlayabilmek için onlar gibi irademizi Allah’a(cc) teslim etmemiz gerekirken bugün dualarımız ne üzerine araba mı, ev mi, yoksa iyi bir iş istemek mi bir düşünelim?
Allah(cc) buyurmaktadır ki;
“Sen ondan razı, o da senden razı olarak Rabbine dön! kullarımın arasına gir.” “Cennetime gir.” [Fecr 28-29-30]
Müslüman, hayatı boyunca huzurlu bir şekilde Rahmân’a kavuşmanın hesaplarını yapmalı ve davranışlarının Allah için olmasını prensip haline getirmelidir. İslam dininin gayesi yeryüzünde yaşayan bütün insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Dünya ve ahiret mutluluğunun yolu kulun yaratıcısı ve yaratılanlar ile münasebetlerinde ortaya koyduğu tutum ve davranışlara ve bunların özünde bulunan niyetine bağlıdır. Ortaya koyduğumuz bütün tutum ve davranışlarımız ancak Allah rızasına yönelik olursa Allah katında değer bulur. Özünde Allah rızası bulunmayan hiçbir ibadetimiz veya davranışımız Allah katında değer görmez.
 “Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.” [Maide-16]
Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek öncelikle O’nun gönderdiği son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e teslim olmakla olur. Yine Rabbimizin gönderdiği son ilahi kitap olan Kur’an’a tabi olmak, onu okumak, anlamak ve içerdiği insanlara hayat veren ilahi hakikatlere gönül vermekle olur. Okuduğumuz ayet-i kerimede de yüce Rabbimiz göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim ile rızasını arayanları mutluluk yollarına ulaştıracağını ve karanlıklardan aydınlığa çıkararak doğru yola sevk edeceğini haber vermektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki, Allah’ın rızasına ulaşmak çok önemlidir. Ancak ona ulaşabilmek de Kur’an’a ve Peygambere tabi olmaktan geçmektedir. Yüce Rabbimiz bizim herhangi bir davranışımızı niçin yaptığımızı ve kalbimizin derinliklerinde hangi niyeti taşıdığımızı bilir. Şunu unutmayalım ki, içinde Allah’ın rızası bulunmayan hiçbir davranış ve ibadet Rabbimizin katında değer bulmaz.
Rabbimiz bizleri rızasına uygun düşen tutum ve davranışları yapmayı ve rızasını kazanmayı nasip etsin inşaAllah..
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.