Hamd kendisinden başka İlah bulunmayan, yerleri, gökleri ve ikisi arasındakileri emsalsiz bir şekilde yaratan,Güneş ve ayı emrine boyun eğdiren ve bir hesap ile onlara hükmeden,gökten indirdiği yağmur ile yeryüzünü ölümünden sonra dirilten,rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendiren Allah(cc)’a mahsustur. Salat ve selam yaratılmışların en şereflisi, ebedi saadet yolunun önderi Hz. Muhammed (sav)’e ve selam ona tabi olmuş,olan ve olacak olan tüm müminlerin üzerine olsun.
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber(sav) şöyle buyurdu:
“Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” (Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1)
Bu hadisi şerif insanın dünya hayatında Allah(cc)’ı razı etmek için yola koyulduğu vakit karşılacağı zorluk hakkında fikir vermektedir. Nefsin isteklerinin doğru bir şekilde analiz edilmesi ve faydalı-zararlı kararının hak bir ölçüye dayanması gerekliliğini hatırlatır. İnsan nefsi rahatı ve konforu sever. Eğer kendisinde fayda gördüğü bir amaç uğrunda yönlendirilmemişse nefsi fiil için harekete geçirmek mümkün olmaz. Nitekim kişi dünyadaki ihtiyaçlarını dahi elde etmek için nefse ihtiyaç duyar. Kış mevsimi gelmeden ihtiyacı olan yakıt,yiyecek,giyecek gibi şeyleri elde etme çalışması, gelecekte karşılacağı durum hakkındaki endişe ve inancına bağlı olarak gerçekleşir. Bu konudaki endişe ve inancı ne kadar yüksek ise kış mevsimine hazırlığı da o kadar yoğun olur. Eğer bir endişe duymaz ise yeterli bir hazırlık gerçekleştiremez. İşte bunun gibi , bizlerin de ahirete hazırlığımızın yoğunluğu ancak hesap gününe olan iman ve o günden duyduğumuz endişe ile orantılıdır.
Ahirette karşılacağımız sahne bu dünya hayatındaki çalışmalarımızın sonucu olacaktır.
Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. (İsra,13)
Şaşmaz hak bir terazi,küçük,büyük demeden her işi değerlendiren bir hakim, en ince detayına kadar vakıf olunan bir hayat,sadece insanların katında görüneni değil onların gör(e)mediği niyetler dahi dikkate alınmış bir halde kusursuz bir hesap. Böylesine bir mahkeme gününe hazırlık için her daim hazır olunması gereken nefse karşı uyanıklık şuuru ancak nefsin o günden önce şiddetli bir şekilde hesaba çekilmesi ile mümkün olacaktır.
Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter. (İsra,14)
Hesap gününden önce hesabını yapmayan,amel kitabını okumayan için o gün kitabını okumak, nefsini hesaba çekmek fayda vermeyecek. Bugün elindeki imkanı, ömrü, sağlığı, vakti doğru kullanmayan için artık o imkanlar tükenmiş sadece dünyada iken yapıp ettiklerinin karşılığını kendi kendisine itiraf etmek kalacaktır. Yolculuğa çıkarken azıksız ve hazırlıksız çıkan yolcunun yolda karşılaştığı açlık,susuzluk anında duyduğu pişmanlık için şöyle bir tabir kullanılır: “Azıksız yola çıkanın, iki gözü el torbasında olur.”
“Cehennem ehli cennet ehline, ‘Suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin!’ diye seslenirler. Onlar da ‘Allah bunları kafirlere haram kılmıştır.’ derler.” (Araf,50)
Dünya hayatındaki fırsatları değerlendirmek zorundayız. İnsan, kendisi ile insan olduğu akıl,görme,işitme gibi vasıtaları doğru bir şekilde değerlendirmek zorundadır. Bu konuda alternatifi dahi yoktur. Çünkü yolun sonu cennet ya da cehennemdir.
Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. (İsra,15)
Hidayet ve sapkınlık kişinin kendi iradesi,çalışması,aklını doğru kullanması neticesinde vuku bulmaktadır.Ve hidayet ve sapıklık da ancak gönderilen peygamber üzerinden tesbit edilecektir. Peygamberi önder edinen hidayet, peygamberin davetine kulak asmayan, gerekli dikkati göstermeyen ise sapkınlık tarafında kalacaktır. Bu davete uymak için de başlangıçta kişinin kendi nefsini ciddi bir şekilde hesaba çekmesi gerekir. Bundan kendini müstağni görenlerin ise hidayet yoluna girmeleri şöyle dursun bu doğru yolun şeklini ,vasfını dahi görmeleri mümkün olmayacaktır.Unutulmaması gereken nokta, hesap gününde bize karşı dürüst olacak olan nefsimizin bugün de dürüst olması ceza gününün ölçüsü olan vahiy ile nefsin hesaba çekilmesi sonucu mümkün olacaktır.
Allah(cc) nefsini hesaba çeken ve ahirete O’nun bildirdiği gibi inanıp ,hazırlık yapan kullarından eylesin.
Elhamdulillahirabbilalemin