BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
Cahiliyye; Bilgisizlik ve gerçeği tanımamaktır. İslâm, tam bir aydınlık ve bilgi devri olduğu için, Arabistan’da İslâmiyet’in yayılmasından önceki devre “cahiliyye devri” adı verilmiştir.
Cahiliyye; İnsanın Allah’ı gereği gibi tanımaması, ona kulluk etmekten uzaklaşması, onun ilâhî hükümlerine değil de kişinin kendi hevâ ve hevesine uyması veya insanların hevâ ve heveslerinden ürettikleri emir ve yasaklara uyması kısacası vahiyden uzak siyasî sistem ve düşüncelere inanmasıdır.
Günümüzde cahillik değince akla ilk gelen şey bilgisizliktir. Bu bakış açısıyla bir soru yöneltelim. Bir doktor arabasının motorundan anlamıyorsa ne kadar cahil diyebiliyor muyuz? Cevap hayır olacaktır. Çünkü herkesin bilgili olduğu bir alan olduğu gibi cahil kaldığı alanlarda mevcuttur. Kendi ile ilgili alanlarda bir yerlere gelmişse cahil diyemeyiz.
Peki cahil vasfını kimler için kullanıyoruz?
Toplumun genelinin bilgisinde olupta bir kaç kişinin haberdar olmadığı durumlar için kullanılmaktadır. Bununla alakalı en başta genel kültür bilgileri gelmektedir. Gerek teknoloji gerekse popüler kişilerin tanınmaması kişilerin cahil sıfatıyla anılmasına sebep olmaktadır. Ve bu durumu da şaşkınlıkla ifade ederek şu cümleleri kurarlar; “Aa sen bunu bilmiyor musun? Ne kadar cahilsin” gibi.
Oysa ki bir müslüman için celaletten kurtulmanın ölçüsü teknoloji veya medyanın popüler olarak sunduğu kişiler olmamalıdır.
Peki bizleri yaratan ve bizlere bir kitap ve peygamber gönderen Allah azze ve celle kimlere cahil demekte veya cehalet vasfını kimlere yakıştırmaktadır? Bizler için tehlikeli olan insanlar katında cahil olmak mı yoksa Allah katında cahil olarak anılmak mı?
Kendisini islama atfeden bir kişinin 20,30,40… yıldır inandığı dini bilmemesi kadar kötü bir durum olabilir mi? Cehalet eğer bu değilse nedir? Evi, işi, ailesi, teknoloji, sanat, futbol, müzik, sinema, dizi vs konular hakkında bilgi sahibi olan bir kişi nasıl olurda yıllardır inandığı dine ait bir kaç ayet veya hadis bilmez. Nasıl olurda bu alanlarda olan bilgisinin yarısı kadar Rabbini, kitabını, resulunu ve dinini bilmez. Çünkü onları benimsemiş, kabullenmiş, onlarla içiçe olmuş. Kısacası benim diyerek benimsediği şeyler hakkında bilgi edinme zaruretini hissetmiştir. Peki dinimiz islam için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Hem benim dinim diyeceğiz, hemde dünyalık bir çok şeyi bildiğimiz gibi dinimizi bilmeyeceğiz.
BAKALIM ALLAH (AZZE VE CELLE) CEHALET KELİMESİNİ KİMLER İÇİN KULLANIYOR.
“İsrailoğulları’nı denizden karşıya geçirdik. Yolda putlarına tapan bir topluma rastladılar, bunun üzerine “Ey Musa, bu adamların nasıl ilâhları varsa bize de öyle ilâhlar yap ” dediler. Musa’ da onlara dedi ki: “Siz gerçekten cahil bir toplumsunuz.”(Araf/138)
Ayeti kerime de bir toplumun cahil olarak vasıflanmasının nedeni, Allah’ı gereği gibi tanınmaması ve peygamberin gönderiliş gayesini anlamamalarından kaynaklanmaktadır. Peygamberleri onlara “bir tek Allah’a boğun eğip, O’nun dışında hiç bir varlığı ilahlaştırıp tapmamalarını emrederken, onlar peygamberlerinden kendilerine Allah’a ortak koşulacak bir ilah seçmelerini!!! yani yapmalarını istediler. Bu cehalet değil de nedir. Cehaletin zirvesinde olan bir topluluğun, takım elbiseli, diplomalı ve lüks bir hayat içinde yaşamaları sakın bizleri aldatmasın.
Cehalet parayla, mevki ve makamla giderilmez. Ancak ilimle cehaletten kurtulur insan.
…Bu, Hz. Musa’nın 40 yıl ve peygamber Yuşa b. Nun’un 28 yıllık talim ve rehberliğinden sonra bile İsraillilerin, (Mısır Firavunlarının hakimiyeti altında geçirdikleri uzun kölelik sırasında), hayatlarına bulaşmış olan (şirkin) kötü tesirlerinden kendilerini temizleyemediklerini gösterir. (Mevdudi)
“Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.” (Bakara 151)
Ayetler bizi temizlemezse kalplerde ki buzağılara olan meyil zamanla tekrar hortlayacaktır. Cahiliyede bulunmak sadece bilgisiz kalmak değil aynı zamanda bilgisiz kişilerle aynı amelde bulunmaktır. Eğer kişiye bilgisi fayda vermiyor onu harekete geçirmiyorsa sonuç olarak bilgisizden bir farkı yoktur.
Yine meselenin daha iyi anlaşılması için bir başka ayeti kerime okuyalım.
Hani Musa, kavmine: “Allah size bir sığır kesmeyi emrediyor” dedi de kavmi kendisine: “Bizimle alay mı ediyorsun? ” deyince, o da onlara: “Cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım” dedi.(Bakara/65)
Peygamberleri kendilerine: “Allah size bir sığır kesmeyi emrediyor” dedi. Bu söz, bu biçimi ile içeriğini onaylayıp yerine getirilmesi için yeterlidir. Çünkü sözü söyleyen peygamberleri aynı zamanda kendilerini yüce Allah’ın rahmeti, gözetimi ve direktifi ile onur kırıcı bir işkence hayatından kurtarmış olan liderleridir. Üstelik bu peygamber, bu direktifin kendi emri, kendi görüşü olmadığını, bu emrin kendilerini hidayet doğrultusunda ilerletmek isteyen yüce Allah’tan geldiğini belirtiyor. Buna karşılık verdikleri cevap, küstahlıktan, edepsizlikten ve şanlı peygamberlerini alaycılıkla, dalgacılıkla suçlamaktan ibaret oldu. Sanki peygamber olması bir yana, yüce Allah’ı tanıyan sıradan bir insanın bile yüce Allah’ın adını ve emrini alay ve maskaralık malzemesi yapması düşünülebilirmiş gibi Peygamberlerine şöyle soruyorlar:
“Bizimle alay mı ediyorsun?” (Seyyid Kutub)
İsrailoğuları’na, etraflarındaki putperest milletlerden etkilenerek edindikleri ineğe tapma ve ineğin kutsiyeti inançlarını kırmak için bir inek kurban etmeleri emredilmişti. Bu, onların imanlarının sınanmasıydı. Eğer gerçekten Allah’ın birliğine inanıyor ve ibadette başka bir şeyi O’na ortak koşmuyorlarsa, daha önceden taptıkları putu kendi elleriyle kırmalıydılar. Fakat bu çok zor bir sınavdı. Onlar inek kurban etmekten kaçınmaya çalıştılar; çünkü, bir tek Allah’a inançları henüz tam sağlamlaşmamıştı. Bu görevden kurtulmak için ayrıntı üzerine ayrıntı sordular, fakat çok soru sordukça daha da köşeye sıkıştılar. O kadar ki, sonunda onlara açıkça, o dönemde özellikle tapmak için seçilen altın renkli ineği kurban etmeleri söylendi.(Mevdudi)
Evet bir tarafta Allah azze ve celle cahil bir toplumun durumundan bahsederken bir taraftan da cehaletten Allah’a sığınan bir peygamberden bahsediliyor. Yalnız iki ayette de iman ettiğini söyleyen fakat cehaletleri dolayısıyla şirk bataklığından kurtulamayan bir topluluktan bahsedildi. Rabbim cehaletin bizler için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu idrak edebilmeyi nasip etsin.
Hamd Âlemlerin Rabbi Olan Allah’a Mahsustur.
Yazımız devam edecek…