sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

CAHİLİYE ALLAH’I İDRAK EDEMEME İDEOLOJİSİDİR

18.03.2019
818
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

CAHİLİYE ALLAH’I İDRAK EDEMEME İDEOLOJİSİDİR

Ham Âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim Din gününün sahibi insanları öldürecek diriltecek ve hesaba çekecek olan Allah (c.c)’a mahsustur.

 Salat ve selam Âlemlere Rahmet olarak gönderilen müminlerin örneği ve önderi Hz. Muhammed (s.a.v)’e aline ashabına ve onları takip eden Muvahhidlerin üzerine olsun inşallah.

Bu yazımda insanlığın her çağ ve zamanda içine düşmesi muhtemel bir kavram olan cahiliyeden bahsedeceğim inşallah.

Cahiliye cehl fiilinden türemiş bir mastardır. Yaygın olarak bilgisizlik anlamında kullanılmaktadır ancak daha başka manaları da vardır.

Ragıb el-isfahani cehl’e üç anlam vermektedir:

Birincisi, nefsin bilgiden boş olması,

İkincisi, gerçeğin dışında bir şeye inanma,

Üçüncüsü, bir konuda yapılması gerekenin veya hakkın tersini yapmadır. (Müfredat, s:143)

Birçok tefsir ve tercümede bilgisiz olma, ilimden uzak olma diye anlaşılan cahiliyye; islama inanmayan kişi ve toplumların tutumu, davranış, yaşantı, anlayış ve sistemlerini nitelemek üzere kullanılan bir kavramdır.

İslam kültüründe cahiliyye kendinden önceki dönemin inanç, tutum ve davranışlarını niteleyen ayırdedici önemli bir kavramdır.

Bu niteleme olmuş-bitmiş bir dönemin adı olmaktan ziyade; islam dışı inanç ve davranışların genel adıdır. İnsanların düşünüş ve davranışlarına inançları ya da dünya hayatını algılayışları yön verir. Kişi hangi dünya görüşüne inanıyorsa tutum ve davranışları ona uygun olur. Onun kabul ettiği değer yargıları, ahlak ilkeleri, inancından kaynaklanır.

İşte bir takım değer yargılarını, inanç esaslarını, düşünme ve davranış biçimlerini, ahlak kurallarını bünyesinde toplayıp onlara yön veren iki sistem vardır. Bunlardan biri Allah’ın dini islam, diğeri de hangi ad altında olursa olsun cahiliye sistemleri, ya da cahiliyye dinleridir. Şirk bu sistemin daha çok inanç yönüne ad olurken, cahiliyye ise bu gibi sistemlerin tutum, davranış ve değer yargılarına ad olmaktadır.

İslamdan uzak olan kişi ve toplumlar genellikle hevalarına uyarlar. Onlar canlarının, yani keyiflerinin istediğini yapmaktan başka bir şey bilmezler. Dolayısıyla, hak-hukuk, erdem ve iyilik, başkasına saygılı davranma ve olgunluk gösterme onların yapacağı iş değildir. Üstelik bu gibiler hevalarına uydukları için yanlış inançlara düşerler, uydurma ilahlar bulurlar ve Allah’tan başkasına ibadet etmekten çekinmezler. Bütün bunlar cahiliyenin görüntüsüdür.

Cahiliye, iyiyi kötüden ayırmasını bilmeyen bir anlayışın adıdır. Bu anlayışa sahip olanlar kör bir inat üzerindedirler. Onlar gerçeğe karşı kör ve sağır gibi davranırlar. İslam öncesi müşrikler öylesine kin ve saplantı içinde idiler ki, bu yüzden sonu gelmez kavgaların, kan davalarının, şiddet ve baskıların arkasından koşup duruyorlardı.

İslam ile şereflenen sahabeler cahiliyye dönemine ait her şeyi terkettiklerini söylerlerken, cahiliyenin kibir ve taassubunu, sürekli sürtüşmeye yol açan kabilecilik anlayışını, kaba ve hayırsız barbar davranışlarını, vahşi karakterini ve putçuluğuna ait her şeyi kasdediyorlardı.

Nitekim Habeşistan’a hicret eden Cafer ibn Ebi talip (ra) oradaki krala:

“ Ey hükümdar! Biz cahiliye düşüncesine sahip kimselerdik; putlara tapar, ölü hayvan eti yer, fuhuş yapardık. Akrabalık bağlarını keser, komşu haklarına uymazdık, içimizde güçlü olanlar zayıfların hakkını yerdi. İşte biz böyle iken, Allah (c.c) bize içimizden bir elçi gönderdi.”  (ibn hişam, 1/336)

Kur’an; cahil, cahiliyye, cahillik etme kelimelerini farklı yerlerde benzer anlamlarda kullanmaktadır. Bu kullanımlardaki ortak nokta, cehaletin yalnızca bilgisizlik olmadığı, düşüncesizce hareket etme, işin doğrusu dururken yanlış yapma, ilme değilde zanna(sanılara) ve hayallere (ümniyye ye) dayanma ön plana çıkmaktadır. Zaten böyle yapmak cahillerin davranış özelliğidir.

Hz. Musa (as), israiloğullarını denizden ve firavunun zulmünden kurtardıktan sonra, onlar puta tapan bir kavim (topluluk) gördüler ve Hz. Musadan da onların ki gibi bir tanrı istediler.  Hz Musa (as) onların bu yanlış isteklerine “ siz gerçekten cahillikte bulunan bir kavimsiniz” dedi. (Araf 138)

Hz. Musa gibi bir Allah rasulünün yanında iken putları ilah diye istemek cahillikten başka bir şey olamazdı.

Allah’tan başkasına kulluk edenler cahillerdir: “De ki: “Ey cahiller! Allah’dan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz?” (Zümer 64)

Allah’ın vahy yoluyla bildirdiği ayetlerinden yüz çevirenler, yaptıkları hatanın farkında değillerdir. Allah’ın dışında başka ilahlara ibadet yaparak elde ettikleri zararı hesap etmiyorlar. Allah’a ibadette bulunarak elde edecekleri mükâfatları da bilmiyorlar. Bu konuda duyarsız ve Hakka karşı kör ve sağır gibi davranıyorlar.

Hz. Musa (as) kavmine  “Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor “ deyince onlar, “bizimle alay mı ediyorsun?” dediler.  Hz. Musa ‘nın cevabı şöyle oldu: “ cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” (Bakara 67) Allah adına yalan uydurmak O’nun emretmediği bir şeyi O’nun adına ortaya atmak ve O’nun adına din ve yeni ibadet türleri uydurmak cahiliyenin ta kendisidir.

Cahiliye dönemimde birbirlerine düşman olan ve uzun seneler boyu süren kan davaları sebebiyle birbirlerine saldıran Evs ve Hazreç kabileleri Müslüman olduktan sonra kardeş oldular ve düşmanlığa son verdiler. Bir gün onların tatlı tatlı sohbetlerini gören ve bunu kıskanan bir Medineli Yahudi, birisini göndererek onlara eski günlerini hatırlatmalarını söyledi. O gönderilen kişi de denileni yapınca her iki taraf silaha sarılarak savaşa kalkıştılar. Bunu öğrenen peygamberimiz (sav) : “Ey Müslümanlar! Allah Allah! (Allahtan korkun) ben aranızda iken, Allah (cc) size hidayet verdikten sonra birbirinizi cahiliye ye mi davet ediyorsunuz. ?buyurmuştur.

Yine Hz. Bilal-i Habeşi’ye (ra) siyah kadının oğlu diyerek hakaret eden Hz. Ebu zerr’e (ra) peygamberimiz (sav): “Onu annesinin renginden dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sende hala cahiliyye ahlakı bulunmaktadır. (Buhari) buyurmuştur.

Yine Allah Rasulü(sav) cahiliyye davası; cahiliye zamanında olduğu gibi kavmiyetçilik ve asabiyye güdenler için “bizden değildir” buyurmaktadır. (müslim, Buhari)

Kur’an Müslüman kadınlara cahiliye döneminde olduğu gibi açılıp saçılmayın diye emretmektedir.

Evlerinizde oturun, ilk cahiliye dönemi kadınlarının açılıp-saçılması gibi açılıp-saçılmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah’a ve Peygamberine itaat edin. Ey ehl-i beyt (Ey Peygamberin ev halkı) şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister.” (Ahzap 33)

Müminler, inançta, düşüncede, ahlak ve davranışlarda, karar vermede ve insanlarla ilişkilerde Allah’ın indirdiği hükümlere uyarlar. Cahiliye düşüncesine sahip olanlar ise Alla’ın hükümlerini tanımazlar, onları beğenmezler ve kendi hevalarına uyarlar.  

 Cahiliye zihniyetine sahip kimseler, şu gördükleri evrenin var edicisinin, herşeyi bir düzen ve ölçüyle yaratanın, herşeyi emri Altında tutanın kısaca mülkün sahibinin kim olduğunun şuurunda olmadıkları için, O’nun mülkünde O’na söz hakkı tanımazlar. Bu da Allah Azze ve celleyi ne kadar tanımadıklarının yani Cehaletlerinin en bariz delilidir.

Rabbim bizleri kendisini tanıyıp itaat eden kullarından eylesin. ÂMİN.

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.