sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

CAHİLLER’DEN OLMAKTAN ALLAH’A SIĞINIRIM

CAHİLLER’DEN OLMAKTAN ALLAH’A SIĞINIRIM
10.04.2023
945
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd yaratan ve yaşatan, rızıklandıran ve yöneten, idare eden, çekip çeviren, düzenleyen, Tek büyük Allah Azze ve Celle’ye mahsustur.

Salât selâm Kur’an’ın mücmelini açıklayan, dinin kendisi vasıtasıyla tamamlandığı, tevhid hayatı fert ve toplum olarak yaşamanın yolunu gösteren, son Rasul Hz. Muhammed (S.A.V.) ‘e Ehl-i Beyti’ne. Önce ayaklarına giydikleri, daha sonra ayakları parçalanmasına rağmen Rasul’ün izinden ayrılmayan sahabesine ve bugüne kadar yaşamış, bugün yaşamakta olan ve bundan sonra yaşayacak olan tüm mü’min ve mü’minelerin üzerine olsun.

Yaşadığımız zaman diliminde dünya üzerinde Müslümanların içinde bulunduğu durum bizleri derin düşüncelere sevk etmektedir. Bu düşünceler içerisinde olmak ve çözüm bulmaya çalışmak, aynı zamanda uyanışın sebepleri içerisinde yer almak her Müslümanın zaruri vazifelerindendir. Bu paragrafın içinde barındırdığı manalar ışığında söylenmesi ya da izah edilmesi gerekenlerin istikametini hiç şüphesiz NASIL? Sorusu belirlemektedir. Bu soruya cevap arama gayesiyle tefekküre daldığımızda daha önce izah etmeye çalıştığım gibi Marifetullah ilmi karşımıza çıkmaktadır.

Hiç kimse cehaleti üstünlük sebebi olarak kabul etmez. Fakat Marifet ilminden yoksun olduğu halde cahil olduğunu da kabullenmek istemez. İnsan bu konuda hakikati görüp kabullenmesine engel olan şeytan ve dostlarının vesveselerine çok çabuk yenik düşer. (Allah(C.C)’ın ihsanda bulundukları müstesna). Cehalet kavramı farklı konularda karşımıza çıkan bir kavramdır. Allah Azze ve Celle’yi tanımamak, Dinini tanımamak, Kitabını tanımamak. Rasullerini tanımamak hep cehalet sıfatıyla ifade edilmiştir. Şüphesiz cehaletin zıddı bilmektir. Allah azze ve celle’yi bilmek, Dinini bilmek, Kitabını bilmek, Resullerini bilmek yani bu konularda Arif olmak, Cehaletin izalesi, ortadan kaldırılması için zaruridir. Arifliğin en üstünü de Allah azze ve celle’yi bilmektir. Peki NASIL?

Bu meseleyi daha anlaşılır hale getirmek için bir misal verelim İnşaAllah. Kurban bayramı Zilhicce”nin onuncu günüdür. Zilhicce’nin dokuzuncu gününe Arefe denir. İbrahim (a.s) ertesi gün yani Zilhicce’nin onuncu günü oğlunu kurban etmesi gerektiğini bilmesi anlamına gelir. Hani denir ya Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur diye. Kurban bayramının habercisi olan bir önceki gün yani arefe kurban bayramını bilmemizin işaretidir.

Marifetullah’ın nasıl anlaşılması gerektiğine dair bir örnek daha verelim. Kurban hakkında verdiğimiz örnekle kıyaslanırsa mesele daha iyi anlaşılacaktır. İnşaAllah.

Yasin suresi 40. ayeti celile’de şöyle buyrulmaktadır:

“Ne güneşin aya yetişmesi mümkündür ne de gündüzün geceyi geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzerler.”

Tüm insanlar gece olunca arkasından gündüz olacağını ilmen ya da tecrübeleri ile bilirler. Bu bilginin kişide var olması onun için üstünlük sebebi tabi ki değildir. Daha önceki örnekte olduğu gibi gece gündüzün habercisidir. Yani gündüzün geleceğini içinde bulunduğumuz geceye bakarak söyleyebiliriz. Peki, bu olayda Marifetullah (Allah’ı bilme) nasıl gerçekleşir. Şöyle ki Mü’min-kâfir ayrımı olmaksızın herkesin gece olunca gündüz olacağını bildiğini daha önce belirtmiştik. Fakat arif olan kimse bu bilgiden şu sonuca varmalıdır ki; bu düzeni koyan, geceden sonra gündüzü yaratan ve bu döngünün devamı anlamına gelen gece ve gündüzün oluşmasındaki sebepleri yani güneşi ve dünyayı yaratan ve yöneten, Alemlerin Rabbi Allah azze ve celle’dir. İşte bu sonuç kişinin geceye, gündüze, güneşe, aya ve dünyaya baş gözüyle değil de akıl vasıtasıyla, kalbiyle bakması sonucunda çıkar. Bu ve buna benzer Kur’ân-ı Kerîm’ de karşımıza çıkan bütün âyet-i kerimeler Mârifetullah’ı yani Allah azze ve celle’yi bilmeyi ve tanımayı sağlayan sebeplerle doludur. Ancak sadece kulakla okur ve baş gözüyle bakarsak bize bu Ayet-i Celilelerin hiçbir faydası olmaz. Hayvanın ve kâfirin bakışıyla Müslümanın bakışı aynı olmamalıdır. Tahkik-i İman için bu şarttır. Yine başka bir misalle meseleyi noktalayalım inşaAllah. Evimiz ile iş yerimiz arasında boş bir arsa olsa ve biz evden işe giderken o sırada boş arsaya bir ev yapılmaya başlandığını görsek işten eve dönerken de aynı şeylere şahit olsak. Sabah erken çıktığımız için ustaları göremiyoruz. Akşam geç geldiğimiz için yine çalışanları göremiyoruz. Fakat inşaatta değişiklikler olduğuna dair şahitliğimiz bizlerin bu binayı yapmak için birilerinin çalıştığını kabul etmemize yeterlidir. Evet, kâinattaki bu nizam ve intizam Arif olan kişi için Allah azze ve celle’nin tek İlah olduğunun delilleriyle doludur. Yeter ki bakmasını bilelim.

Rabbim Hakk’a boyun eğen, aklını kullanan, delillerden istifade eden kullarından eylesin.

Âmîn.

Selâm ve Duâ ile….

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.