Hamd âlemlerin Rabbi, Maliki, ölümü ve hayatı biz kullarının hangisinin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için yaratan, yolundan gidildiği takdirde emniyetin elde edildiği Allah (Celle Celaluhu)’a aittir.
Salat ve selam rehberimiz ve önderimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden Ashabına, bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan tüm Müslümanların üzerine olsun.
ALLAH cc ahiret hayatında, sırat köprüsünden sonra insanoğlunun ebedi kalacağı iki yurt, Ya cennete ALLAH’ın cc lütfuyla girecek olanlar, Yada (ALLAH muhafaza)cehennemi hak edenlerin girecekleri O çılgın ateş olacak, buda kişinin dünya hayatında kendisine imtahan olarak verilen irade’i ALLAH’a cc karşı doğru bir iman ve salih amellerle değil de şeytanın peşine takılıp nefsinin istek ve arzularına uyarak kendi akıbetini kendisi belirledi.
Müddessir 38:Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir
Evet.. Muhakkak bir meseledir ki: (Her nefis, kazanmış olduğu şeye bağlıdır.) Dünyadaki ibâdet ve itaatine göre mükâfata erer, inkâr ve isyanına göre de cezaya uğrar Yani her nefis ameli karşılığında alıkonulmuş ve onun karşılığında rehin olarak alınmış, kıyamet gününde daha önceden işlemiş olduğu ameller sebebiyle tutuklanmış olacaktır. Eğer hayır işlemişse bu onu kurtarır ve hürriyetine kavuşturur, şayet işlediği şer ise bu da onu helâka sürükler
Zümer 70 – Herkese ne amel yaptıysa karşılığı tam olarak ödenmiştir. O (Allah), onların yaptıklarını en iyi şekilde bilmektedir.
Demek ki orada insanlara bir hak, bir ayrıcalık tanınmayacaktır. ALLAHcc orada amelleri tartılacak, değerlendirilecektir. Çünkü dış görünüşü itibariyle aynı ameli işleyen pek çok insan vardır ki, iç dünyaları, niyetleri farklıdır. Kişilerin o amelleri hangi niyetle, hangi amaçla yaptıklarını bilen sadece Allah’tır. İhlâs ve samimiyetinin derecesini bilen sadece Allah’tır.
Zümer 71 – İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara: “İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” derler. Onlar da: “Evet geldi” derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu.
Size sizlerden, içinizden, sizin cinsinizden elçiler gelmedi mi? Size Allah’ın âyetlerini okuyan, Allah’ın âyetlerini duyuran, Allah’ın âyetlerini izleyen, izlettiren peygamberler gelmedi mi? Sizi Allah âyetleriyle uyaranlar gelmedi mi? Karşı karşıya geleceğiniz bu günle sizi uyaranlar gelmedi mi? Size kıyameti, kıyametin hesabını, kitabını duyuranlar, cenneti ve cehennemi anlatanlar gelmedi mi?
Evet, bize içimizden peygamberler geldi ve Allah’ın âyetlerini getirip okudular, cenneti ve cehennemi haber verdiler. Biz, onları yalanladık, söylediklerini kabul etmedik
Zümer 72 – (Onlara): “Ebedî olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapılarından” denir. Bak, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!
Cehennem zebanileri, kâfirlere işte o sırada şöyle diyeceklerdir: “Siz, cehennemin yedi kapısından, cehennemdeki yerlerinize göre girin. Orada ebedi olarak kalacaksınız. Dünyada iken Allah’ın bir olduğunu söylemeye karşı böbürlenenlerin karargâhı ne kötür bir yerdir.
Günahkarlar, işledikleri suça göre, Cehennemin kapılarından girmek üzere çeşitli grublara ayrılacaklardır. Örneğin ateistler Cehenneme kendileri için ayrılan kapıdan gireceklerdir. Aynı şekilde münafıklar, müşrikler, nefse tapanlar, zalimler, gösterişliler, küfrün liderleri… vs. hepsi kendileri için ayrılan kapıdan Cehenneme gireceklerdir.
Hicr 44: Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapıdan girecek gruplar ayrılmıştır.
Hz.Ali’den rivayet edildiğine göre cehennem üst üste konmuş yedi kattır. Cehennem gittikçe alçalan derekelerdir. İblis’e tabi olanlardan herbir grubun belirli bir kapısı vardır.
İbn Kesir şöyle der: Herkes ameline göre bir kapıdan girer. Yine amel derecesine göre bir derekeye yerleşir.
İbn-i Cüryec ise bu yedi kapıdan her birinin, ait olduğu cehennem katlarının adlarını şöylece saymıştır: İlkinin adı “Cehennem” ondan sonra gelen “Leza” ondan sonra gelen “Hutame” ondan sonra gelen “Saîr” ondan sonra gelen “Sakar” ondan sonra gelen “Cahim” ondan sonra gelen “Hâviye” dir.”
1-Cehennem: “Derin kuyu” demektir. Cehennem adı sıcaklığından ve soğukluğundan dolayı verilmiş bir isimdir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Burası tevhid ehli şirkten uzak dumuş ama günahkâr mü’minlerin azap yeri olacak, Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır
(Kur’an-ı Kerim’de 77 ayette geçmektedir.)
Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim demiştir:Şüphesiz kıyamet gününde cehennemliklerin azâbı en hafif olanı, ayaklarının altına iki kor konulup da bu sebeple beyni kaynayan kişidir. Oysa o, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli azâb gördüğünü zannetmez. Halbuki kendisi, cehennemliklerin azâbı en hafif olanıdır.” (Buhârî, Enbiyâ 1, Rikak 51; Müslim, Îmân 362-364. Ayrıca bk. Tirmizî, Cehennem 12)
2- Lâzâ (alevli ateş): “Hâlis ateş” anlamına gelen kelime Kur’an’da bir yerde geçmekte ve “bedenin iç organlarını söküp koparan” diye nitelendirilmektedir ALLAHcc kendisine ihsanda bulunduğu nimetlere şükretmeyen(iman etmeyen) kişiler
Meariç 15:Fakat ne mümkün, çünkü o; halis alevdir. (Yani,o kâfir bu kuruntulardan vazgeçip bıraksın. Hiçbir fidye onu Allah’ın azabından kurtaracak değildir
16:Deriyi soyup kavurandır.
17:Yüz çevirip arkasına döneni çağırır.
18:Malını toplayıp kap içinde saklayanı da. Malı toplayıp onu kasa ve sandıklarda saklayıp depo eden ve o maldan Allah’ın ve fakirlerin hakkım ödemeyenlere seslenir.
Tefsirciler şöyle der: Bu âyet, cimrilik yapıp malı vermeyen, onu biriktirmeye düşkün olup hayır yolunda harcamayan ve Allah’ın ve fakirlerin hakkını ondan çıkarmayan kimseler için bir tehdittir.
Hasan Basrî şöyle derdi: Ey Âdemoğlu! Allah’ın tehdidini işittin. Sonra da helal-haram demeden dünya malını topladın.
19:Gerçekten insan; hırsına düşkün yaratılmıştır. Şüphesiz insan sabırsız ve telaşlı bir tabiatla yaratılmıştır. Belâya sabredemez, nimetlere de şükretmez.
Tefsirciler şöyle der. Hela’, çok hırslı ve sabrı az olmaktır Buradaki “insan” dan maksat, istisnanın da gösterdiği gibi, bütün insanlardır.
20:Başına bir fenalık gelince, feryadı basandır. Yani ona fakirlik isabet ettiğinde sabretmez.
21:Kendisine bir hayır dokununca da çok cimridir. Allah onu zengin kılınca da, Allah yolunda harcamaz
Rabbim bu zümrelerden bizi uzak tutsun inşaALLAH DEVAMI GELECEK