sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

CENNETTİN ÜCRETİ

02.01.2022
1.248
A+
A-

 بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

CENNETİN UCRETİ

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Hamd,sena ve övgülerin en güzeli,ezelde ve ebedde var olan ,lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden,sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah(CC)’a mahsustur.Salat ve selam da,Alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp,idrak edebilme nispetince sevebildikleri,efendimiz,önderimiz,rehberimiz hz.Muhammed Mustafa(sav)’e , A’line,ashabına ve onun yolunu takip eden ümmeti üzerine olsun..

CENNETTİN ÜCRETİ TEVHİD!!!!!

Yaşadıgımız şu cografya da insanlara peygamber Efendimiz [sav} ın bir hadisini söyler misin diye sorsak herhalde bir çogunun zikredecegi hadis şu olacaktır´´ Kim La İlahe İllallah derse cennete girecektir´´ Ama yaşadıgımız toplum gerçekten tevhidin özü olan ´Allah ¨tan başka hak bir İlah yoktur.O´´nun dışındaki tüm İlahe´´leri red ediyorum demiş midir!!

Allah[cc}u, yaratılış esnâsında (ruhlar âleminde) yegâne Rab olduğunu bütün insan  lığa onaylatmıştır: “Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şâhit tutmuştu. ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (demişti de) ‘Evet (Rabbimizsin) şâhit olduk’ demişlerdi. (Bu) Kıyâmet günü ‘biz bundan habersizdir’ dememeniz içindir. Ya da bizden önce atalarımız şirk koşmuştu da biz ise onlardan sonra gelen bir kuşağız. İşleri bâtıl olanların yaptıkları yüzünden bizleri helâK mı edersin?’ dememeniz için…” (7/A’râf, 173). Âyette görüldüğü üzere Tevhid fikrinin temelleri insanlığın yaratılışı esnâsında atılmıştır. Yüce Allah biricik Rab oldugunu bütün insanlara tasdik ettirmiş ve Kıyâmet günü yapılabilecek tüm itirazların geçersiz olduğunu daha ilk günden kendilerine bildirmiştir.

Cenâb-ı Allah, kullarından aldığı bu söz üzerine onları bilme, düşünme ve akletme yetenekleriyle donatmış ve ayrıca onlara iyiyi, güzeli ve doğruyu gösteren peygamberler göndermiştir: “Biz her ümmete; ‘Allah’a kulluk/ibâdet edin ve tâğutlardan sakının’ diye tebliğat yapması için bir peygamber gönderdik.” 16/Nahl, 36). Görülüyor ki tevhid inancı, akîdenin esasıdır. Şeriatın tümü onun için indirilmiş, bütün peygamberler, hep o inanca çağırmışlardır. Bu temel akîdeye dayalı olan İslâm dininin ana hedefi, insanları şirkten, tâğutlardan ve küfürden kurtararak Allah’ın birliğine inandırmak, kalplerde bu rûhu yeşertmek, Allah’ın bir tekliği fikrini yerleştirmektir. “Lâ ilâhe illâllah” kelimesi, İslâm dininin temel rüknü olduğuna göre Tevhid olmadan İslâm dininden de bahsetmek mümkün olmaz. Bu yüzden İslâm’da şer’î ilimlerin temeli ve aslı kabul edilen Tevhidin ilk olarak açıklanması, tebliğ edilmesi ve beyan olunması gerekmektedir. Kavram olarak ‘tevhid’, mutlak anlamda Allah’ın bir olduğunu bilmeyi, O’ndan başka ilâh bulunmadığına, ortağı ve benzeri olmaktan uzak bulunduğuna inanmayi ifade eder.

‘Tevhid’ en geniş anlamıyla ‘bir’ Allah inancının, insanların düşündüğü bütün ilâh düşüncelerinden uzak bir dünya görüşünün, tek Yaratıcı, tek Rab tanımanın açıkça ortaya konulmasıdır. ‘Tevhid’ aynı zamanda alemlerin Rabbi Allah (cc) tarafından insanlara gönderilen ilâhí dinin adıdır. Şirk’i anlatırken söylediğimiz gibi, insanlar ya Tevhid Dinine, ya da şirk dinlerine inanırlar. Üçüncü bir yol yoktur insanın hayatında. Şirk, nasıl insanların kendi heva ve heveslerinden uydurdukları bütün dinleri tanımlıyorsa; ‘Tevhid’ de Allah’ın vahy yoluyla gönderdiği dini tanımlar.

‘Tevhid’ hem inanç açısından Allah’ı zatında, sıfatlarında ve fiillerinde ‘bir’lemek, hem de ibadeti yalnızca Allah’a mahsus kılmaktır. Allah’ın birliğini ifade eden ‘tevhid’ kavramı Kur’an’da geçmemektedir. Allah’ın birliği Kur’an’da, ‘Vahid’, ‘Ehad’ gibi sıfatlarla ve başka tarzla açıklanmaktadır.

:EL-ĞANİYY; Zatı,sıfatı ve fiillerinde hiçbir  şeye muhtaç olmayıp her şeyin ve herkesin her an kendisine muhtaç olan… Gerçek zenginlik sahibi olan ve hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir Vahdaniyet, Allah Teâlâ`nın kemal sıfatlarının en önemlisidir. Çünkü bu sıfat, Allah Teâlâ`nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir.Bu sıfatın zıddı olan birden fazla olmak (taaddüd) ve bir ortağı bulunmak (teşerrük) Allah hakkında muhaldir. İslâm dîninde, hattâ bütün hak dinlerde, tevhid, yani, Allah`ın birliği (tevhid) akîdesi, îman esaslarının ve tüm dinî inançların temelini teşkîl eder.Kalbde tevhid akîdesi bulunmadıkça, Allah indinde hiçbir inanç, hiçbir amel, makbûl değildir. Bu sebeble İslâmiyet, beşeriyete her şeyden önce tevhid inancını sunmuş ve bütün insanlığı Allah`ı birlemeğe, şerîk ve nazîrden tenzîhe çağırmıştır. Hak dinler ile bâtıl dinlerin ayrıldığı en mühim nokta da, bu husustur.Çünkü bâtıl dinler de Allah`ın varlığını kabûl etmekte, fakat İlâhî sıfatlarda, bilhâssa, vahdaniyet sıfatında hatâya düşerek, O`na nazîr ve ortaklar koşmaktadırlar. Bu bakımdan, Allah`ın varlığını kabûlden sonra en mühim hakikat, tevhid inancı olmaktadır.

Kur`an`da Allah`ın birliği ve tevhid inancı üzerinde duran âyetlerden bâzıları şunlardır:

قُلْ هُوَ اللّهُ اَحَدٌ “De ki Allah birdir.” (İhlâs, 1).

هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّهِ  “Allah`tan başka bir yaratıcı var mıdır?” (Fâtır, 3).

وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ اِلهٍ اِذًا لَذَهَبَ كُلُّ اَلهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلاَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ “Onunla (Allah ile) birlikte hiçbir ilâh yoktur. (Eğer olsaydı) her ilâh kendi yarattığını kabûllenir (ve korur) ve mutlaka birisi diğerine galebe eder (üstün gelir)di.” (el-Mü`minûn, 91.

لَوْ كَانَ فيهِمَا اِلهَةٌ اِلاَّ اللّهُ لَفَسَدَتَا  “Yer ve gökte Allah`tan başka ilâhlar olsaydı, yerin de, göğün de nizâmı bozulur, harâb olurdu.” (el-Enbiyâ, 22).​

“Senden önce gönderdiğimiz her peygambere; ‘Benden başka ilâh yoktur, Bana kulluk edin’ diye vahyetmişizdir.” (21/Enbiyâ, 25).Kur’an’da ‘ilâh’ kavramı, daha çok şu iki anlamda kullanılmıştır: Birincisi, hak olsun bâtıl olsun, bütün insanların kendisine ibâdet ettikleri ma’bud; İkincisi, gerçek ibâdete lâyık olan, âlemlerin Rabbi olan Allah.

 Tevhid akîdesinin, küçük bir şüpheye yer bırakmadan, saf ve katıksız bir şekilde yerleşmediği bir kalpte hakiki imandan bahsetmek mümkün değildir. Gerçek bir iman için de Allah’a imandan önce tâğutları tanımamak, onları reddetmek gerekir: “Kim tâğutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse, şüphesiz kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah işitendir, bilendir.” (2/Bakara, 256). Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsirinde bu âyetle ilgili şunları söylemektedir: “Muvahhid mü’min olmak için, Allah’a imandan evvel küfre tevbe etmek şarttır ve bu tevbenin şartı da tâğutları asla tanımamaya azmeylemektir. Bu sûretle ‘Kim tâğutu inkâr edip de Allah’a iman ederse’ âyeti ‘Lâ ilâhe illâllah’ kelime-i tevhidinin bir tefsiri demektir.” (Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Y. 2/871).

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.