Hamd Alemlerin rabbi Rahman ve Rahim Din Gününün Sahibi olan Allah(C.C)‘a mahsustur. Salat ve selam Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed sav’e aline ashabına ve onları takipo edenlerin üzerine olsun inşallah.
Allahü Teala (C.C)’nın kitabı Kur’an-ı Kerim insanları esenliğe kavuşturan bir kitaptır.. Kur’an-ı Kerim’de Allahü Teala (cc) şöyle buyurmaktadır:
“Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip iletir.” (maide 15 16)
Ayet-i kerime’de geçen “sübül-es selam”; selamet yolları demektir. Her fitneden her şiddet ve azabtan, mihnet vemeşakkatten selamate çıkaran yollar demektir. O halde mana, makamın tealukuna nispetle kitaba i’tisam (sarılma) lazımdır.421 Kur’an-ı Kerim’in insanlığa faydaları saymakla bitmez. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim insanlığın zararına olan şeyleri de engelleyen bir kitaptır. Allahü Teala (cc) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Şu halde O’na uyun ve korkup sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.”(Enam 155)
Resul-i Ekrem (sav) hem Kur’an-ı Kerim’in ezberlenmesini hem de sık sık tekrar edilmesini teşvik etmiştir. Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Şu Kur’ân’ı muhafazaya itina gösterin. Muhammed’in nefsini kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl’e kasem olsun Kur’ân-ı Kerim’in (hafızalardan) kaçması, develerin bağlarından boşanıp kaçmasından daha kolaydır.” (Buhari)
Beşeri sistemlerin zulmünden ve küfürden korunmanın yolu Kur’an-ı Kerim’e sıkı sıkıya yapışmaktan geçmektedir. Nitekim Haris el-Aver (ra) şöyle bir olay ve hadis nakletmektedir:
“Mescide uğramıştım, gördüm ki halk, zikri terkedip malâyanî konulara dalmış, konuşuyor. Hz. Ali (ra)’ye çıkıp durumdan haberdâr ettim. Bana:
“Doğru mu söylüyorsun, öyle mi yapıyorlar?” dedi, Ben:
“Evet, dediğim doğrudur” deyince:
“Ben Resûlullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim:
“Haberiniz olsun bir fitne çıkacak!” Ben hemen sordum:
“Bundan kurtuluş yolu nedir Ey Allah’ın Resûlü?” Buyurdu ki:
“Allah’ın Kitabı (na uymak)dır. O’nda sizden önceki (milletlerin ahvâliyle ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyâmet ahvâli ile ilgili haberler mevcut. Ayrıca sizin aranızda (iman-küfür, taat-isyân, haram-helâl vs. nevinden) cereyân edecek ahvâlin de hükmü var. O, hak ile batılı ayırdeden ölçüdür. O’nda herşey ciddîdir, gâyesiz bir kelâm yoktur. Kim akılsızlık edip, O’na inanmaz ve O’nunla amel etmezse, Allah onu helâk eder. Kim O’nun dışında hidâyet ararsa Allah onu saptırır. O Allah’ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir, O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan hevaları koymaktan, kendisini (kıraat eden) delilleri iltibastan korur. Alimler ona doyamazlar. Onun çokca tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez, O öyle bir kitaptır ki, cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini alamadılar: “Biz, hiç duyulmadık bir tilâvet dinledik. Bu doğruya götürmektedir, biz onun (Allah kelâmı olduğuna) inandık” (Cin: 72/1). Kim ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ücrete mazhar olur. Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. Ey A’ver, bu güzel kelimeleri öğren.(Tirmizi)
Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’in hayata egemen olması için çeşitli eğitim müesseseleri açmalıdırlar. Bu durum Allahü Teala (cc)’nın rızasını kazanmanın bir yoludur. Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:
“Bir grup, Kitâbullah’ı okuyup ondan ders almak üzere Allah’ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah’ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar”(Ebu Davud)
Kur’an-ı Kerim’den öğrenilecek bir ayet bile dünya mallarından hayırlıdır. Ukbetu’bnu Amir (ra) şöyle anlatıyor:
“Biz Suffa’da iken Resûlullah (sav) (dışarı) çıkarak: “Hanginiz hergün hiç günah işlemeden ve akrabalık bağlarını da bozmadan Buthân’a veya Akik’e gidip oradan (zahmete ve masrafa girmeden) iki adet iri hörgüçlü dişi deve tutup getirmeyi ister?” diye sordu. Biz: “Ey Allah’ın Resûlü bunu hepimiz isteriz” dedik. Hz. Peygamber (sav):
“O halde birinizin mescide gidip orada Allah’ın kitabından iki âyeti öğrenmesi veya okuması, kendisi için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun için üç deveden, dört âyet onun için dört deveden ve okunacak âyetler kendi sayılarınca deveden daha hayırlıdır” buyurdular.”(Müslim)
Kur’an-ı Kerim’in her harfi bile mü’min için hayır kaynağıdır. Nitekim Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuşlardır:
“Kur’ân-ı Kerîm’den tek harf okuyana bile bir sevab vardır. Her hasene on misliyle (kayde geçer). Elif-Lâm-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lâm bir harf ve mim de bir harftir.”
Kur’an-ı baştan sona kadar okuyan ve sonra tekrar tekrar okuyan kimse Allahü Teala (cc) katında en sevimli kullardan birisidir. Nitekim İbn-i Abbas (ra) şöyle anlatmaktadır:
“Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü, Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Resûlullah (sav): “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan” cevabını verdi. “Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?” diye ikinci sefer sorunca:
“Kur’ân’ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar” cevabını verdi.”(Tirmzi)
Kur’an öğrenen ve öğreten bir kimse ümmetin en hayırlısıdır. Nitekim Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:
“Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.”(Buhari)
Bütün bu açıklamalardan sonra Kur’an-ı Kerim’in tefsirini ilme dayanmadan sırf kendi aklı ile tefsir etme ile ilgili bazı hadisleri okuyalım. Resulullah (sav) Kur’an-ı Kerim’i kendi şahsi reyi ile tefsir edenin daima hatalı olduğunu beyan etmiştir. Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim Kitabullah hakkında şahsî re’yi ile söz ederse, isâbet bile etse hatâdadır.”(Ebu davud)
“Kim Kur’ân hakkında ilme dayanmadan söz ederse ateşteki yerini hazırlasın.”
Bir mecliste Resûl-i Ekrem (sav): “Ümmetimin helâkı kitab’ta ve Sût’te olacaktır” buyurmuştur. Sahabe-i Kiram: “Ey Allah (cc)’ın Resûlü, buradaki kitab ve Sût nedir?” diye sorunca, Resûl-i Ekrem (sav): “Kur’an-ı Kerim’i öğrenip, O’nun ayetlerini Allahû Teâla (cc)’nın indirdiği gayeden başka şekilde te’vil etmektir” cevabını vermiştir.Yine bir başka Hadis-i Şerif’te: “Her kim Kur’an-ı Kerim’i (Hiçbir ilmi olmadan) kendi şahsi reyiyle tefsir ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın”buyurduğu ve mü’minleri uyardığı sabittir . İmam-ı Şafii (rha) “Allahû Teâla (cc)’nın kitabında yer alan ilim, icma cümlesindendir. Kur’an-ı Kerim’in tamamı, Arap lisanı üzerine nazil buyurulmuştur. Bu sebeble Kur’an-ı Kerim’in nasihi ve mensûhu, nüzûl sebebleri ve farz kıldıkları, edebi belağatı, irşadı ve mübah kıldıkları iyi bilinmelidir. Ayrıca Allahû Teâla (cc)’nın peygamberine verdiği mevki’inin de iyi bilinmesi gerekir. Zira Allahû Teâla (cc)’nın kitabında vaaz ettiği hükümleri Resûl-i Ekrem (sav)’in lisanı üzere beyan buyurmuştur. Binaenaleyh Allahû Teâla (cc) farz olan hükümlerle neyi kasdetmiştir? Kimin için farz kılmıştır? Bütün insanlar bu farzların kapsamına giriyor mu, girmiyor mu? Mükellef olan kullarının neye itaat etmeleri gerekir ve neden sakınmaları icabeder? Bütün bunların hepsi iyice bilinmelidir”diyerek, önemli inceliklere işaret etmiştir. Dolayısıyla kat’i bir ilim olmadan, Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmek caiz değildir. Son yıllarda birçok “Meal” yayınlanmıştır. “Meal” kelimesi en yakın mana veya eksik olan terceme manasınadır. Hiç kimse bu yayınlanan “Meal”ler ile amel edemez.
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.