sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

DÜNYADAN SONRAKİ HAYAT-2

23.12.2019
841
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd gerçek hayatın sahibi ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran ve hesap vermek üzere insanları huzuruna toplayacak olan alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Salat ve selam dünya hayatının şekillenmesinde insanlara rol model olan rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) in üzerine olsun.

Peygamberimiz hadisi şeriflerinde ”Akıllı kimse ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için çalışandır.” buyurmaktadır. Bu hadisi şerifte aklı başından olan her insanın bir gün öleceğini ve bunun için hazırlık yapması gerektiğini bilmesi gerekir. Çünkü yeryüzünde baki kalacak olan hiçkimse yoktur. Ölüm kişinin küçük kıyametidir. Kişi ölümle birlikte bitmeyen sonsuz bir hayata tekrar dirilmeyle birlikte gözlerini açar. Artık geride bırakdığı dünya zelzeleler geçirsede, başına göktaşlarıda düşse, kıyametide kopsa dünya onu ilgilendirmez. Öyle ise bu aldanmışlık neden? EY NEFSİM SAKIN ZAMAN DEĞİŞMİŞ ASIR BAŞKALAŞMIŞ DEME. KABİR KAPANMIYOR ÖLÜM ÖLDÜRÜLMÜYOR sözü bu hakikate vurgu yapıyor. Dünya sevgisi ve tuli emel ile başımıza gelecek olan hakikatleri göz ardı ettik. Neydi dünyadan sonraki hayat yani dünyanın son bulmasıyla başımıza gelecek hakikatler?

KIYAMET ALAMETLERİ

  1. Kıyametin kopması yaklaşınca, ortalığı bir duman kaplayacak, bunun üzerine müminler nezleye yakalanmış bir hale gelecek, kafirler ise çok kötü ve zor bir duruma geleceklerdir.
  2. Deccâl’ ortaya çıkacak ve ilahlık iddiasında bulunacaktır.
  3. Dâbbetülarz denen bir mahluk çıkacaktır. Şu ayette bu konu açıkça bildirilmektedir:

(Kıyametin kopacağına dair) o söz başlarına gelince, onlar için kendilerine yerden bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler.” (Neml, 27/82).

  1. Güneş Batı’dan doğacaktır. Hz. Peygamber bu konuda şöyle buyurmuştur:

Güneş battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmayacaktır.”  Güneş Batıdan doğup ta insanlar bunu gördüklerinde hepsi iman edecek fakat bu iman onlara fayda sağlamayacaktır. Şu ayette işte bu anlatılmaktadır:

“Rabbinin ayetlerinden bazısı geldiği gün daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye  (o günkü) imanı fayda vermez.” (En’âm,6/158).  İşte bu an,  tövbe kapısının kapandığı andır.

  1. Hz. İsa’nın yer yüzüne inerek Hz. Peygamber’in dîni üzere amel etmesi, Deccâl’i öldürmesi. Hz. İsa’nın inişi, Kuranda işaret yollu bildirilmiş, sahih hadislerde ise açıkça ifade edilmiştir.
  2. Y’ecüc ve Me’cüc adlı iki kavmin ortaya çıkıp yer yüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaları. Şu ayet-i kerimede bu olaya işaret vardır:

Nihayet Yecüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkar edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır…” (Enbiyâ, 21/96-97)

7, 8, 9: Yeryüzünün Doğusunda, Batısında ve Arap Yarımadasında üç bölgede yer çöküntülerin meydana gelmeside kıyametin büyük alametlerindendir.

10.Yemen’de büyük bir ateşin ortaya çıkması. Aşağıdaki hadis bu alametleri topluca bildirmektedir.

Hüzeyfe b. Üseyd (r.a.) anlatıyor: Resülullah (s.a.v.);

Kıyamet, kopuşundan önce on alameti görmediğiniz sürece kopmayacaktır, buyurdu ve Duman,. Deccâl’i, Dâbbetü’l-Arz’ı, Güneşin Batı’dan doğmasını, İsa b. Meryem’in inişini, Ye’cüc ve Me’cüc’ü, üç güneş tutulmasını, Doğudakini, Batıdakini ve Arap Yarımadasındakini ve son olarak da Yemen’de çıkacak ateşi zikretti.”

Bu saydıklarımız, kıyametin “büyük alametleri” diye nitelenen alametlerdir. Bunların dışında, hadisi şeriflerde zikredilen ve “kıyametin küçük alametleri” diye anılan alametler de vardır. Şu hadiste bunlardan bir kaçı zikredilmektedir:

İlmin kaldırılması, cehaletin yerleşmesi, zinanın açıkça yapılması ve içkinin (çok) içilmesi kıyametin alametlerindendir.”

 BERZAH ALEMİ

Dünya hayatının sona erdiği ölüm ile ebedi ahiret hayatının başladığı zaman arasında, Kur’ân’ın “Berzah” adını verdiği bir dönem bulunmaktadır. Berzah, “engel”, “perde” anlamlarına gelir. Kuran’da şöyle buyuruluyor:

Nihayet onlardan birine ölüm gelince, ‘Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım’ der. Hayır! Bu sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar diriltilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır” (Mü’munûn,23/99-100).

KABİR HAYATI

Akıllı ve buluğa ermiş bir insan ölüp kabre konulunca “Münker-Nekîr” adlı iki melek gelip, onu sorguya çeker.

“(Mümin) kul kabre konulup dost ve yakınları ayrılıp gittikleri zaman -ki meyyit gidenlerin ayak seslerini duyar- ona iki melek gelir ve meyyiti oturturlar ve ona sorarlar: Muhammed hakkında ne diyorsun?

Mü’min, ben şahitlik ederim ki o Allah’ın kulu ve elçisidir der. Bunun üzerine melekler ey mü’min! Cehennemdeki yerine bak Allah onu senin için cennetten bir makamla değiştirdi derler.

Peygamber (a.s.) o mümin cehennem ve cennetteki o iki makamını birden görür buyurmuştur.

Kâfir ve münafık meyyit,  meleklerin sorularına, Muhammed hakkında bir şey bilmiyorum,der.

Kâfir ve münafık meyyite, hay sen anlamaz ve duymaz olaydın denir.

Sonra bu kâfir ve münafığın iki kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. Topuz vurulunca şiddetle bağırıp feryat edeR.

Bunların feryadını insan ve cin hariç ölüye yakın her şey duyar”.

KIYAMET AHVALİ

Kıyametin gerçekleşmesi ile daha sonra meydana gelecek olan bir takım olaylara ve yaşanacak hallere kıyamet ahvali denir. Bunları söyle sıralamak mümkündür:

KIYAMETİN KOPMASI

Mahiyetini ancak Allah’ın bildiği “sûr” denilen bir boruya Allah’ın emri ile, İsrafil adlı meleğin üfürmesi ile kainatın düzeni bozulacak, kıyamet kopacak, bütün canlılar ölecek, Allah’tan başka her şey yok olacaktır

Şu ayetlerde sûra birinci defa üfürülmesi ve  kıyametin kopuş anı anlatılmaktadır:

Sûra üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında, göklerdeki herkes ve yerdeki herkes  ölür”  (Zümer, 39 / 68).

“İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmektedirler. Rablerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki onlar mutlaka onu alaya alarak (kalpleri de gaflette olarak) dinlemesinler. (Enbiya, 21/1-2)

“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir” (Hac,22 / 1-2).

ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLTİLME (BA’S)

Yine Allah’ın emri ile, İsrafil adlı meleğin “Sûr”a ikinci defa üflemesi ile bütün insanlar tekrar diriltileceklerdir.Bu dirilme, ruhların cesetleri ile buluşup birleşmesi ile gerçekleşecektir. Kur’an’ın şu ifadesi de ikinci defa sura üfürüleceğini haber vermektedir: “Sonra ona bir daha üflenir. Bir de bakarsın, onlar (insanlar) kalkmış bekliyorlar” (Zümer,39/68).

Öldükten sonra dirilmek, yok olan bedenlerin tekrar var edilmesi ve onlara hayat verilmesi olduğuna göre, her normal akıl, bir şeyi baştan yaratmakla onu tekrar var etmenin eş değerde olduğunu, bir şeyi ilk defa yaratanın, onu tekrar var edebileceğini kabul eder. Şu ayetler bu gerçeği ifade etmektedir:

O başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır.” (Rûm, 30/ 27 ayrıca bk. Ahkâf, 46/33).

Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah kabirdeki kimseleri diriltecektir” (Hac,22/7).

 HAŞR

Yeniden dirilişin ardından, bütün mahlukat, hesap vermek üzere bir araya toplanırlar. Bu toplantı yerine “mahşer” denir. Şu ayette bu gerçek ifade ediliyor:

O gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp ayrılır. Bu (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır.” (Kâf, 50/ 44). Haşr hali, çok zor ve sıkıntılı bir hal olacaktır. İnsanlar, melekler, cinler ve bütün hayvanlar bir arada haşrolacaklardır Herkes kendi derdine düşecek, kimsenin kimseye bakacak hali olmayacaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.):

Kıyamet gününde insanlar çıplak, sünnet olmamış ve yalın ayak bir halde (mahşere) geleceklerdir” deyince Hz. Aişe;

“Ey Allah’ın Resulü, kadın ve erkeklerin hepsi bir arada olunca birbirlerine bakmazlar mı?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.v.) de;

Ey Aişe! O gün, insanların birbirlerine bakamayacakları kadar şiddetlidir”cevabını vermişlerdir.

Burada haklı haksız ayrılacak, dünyada hakkı yenenler, zulme uğrayanlar kendilerine haksızlık edenlerden haklarını alacaklardır. Resülullah şöyle buyurmuştur.

Kıyamet gününde hakları sahiplerine mutlaka ödeyeceksiniz. Öyle ki, boynuzsuz koyunun hakkı,  tos vuran  boynuzlu koyundan alınıp kendisine verilecektir.”

ŞEFAAT

Özür dilemenin ve kurtuluş fidyelerinin bir değer taşımadığı, dillerin tutulup konuşamayacağı  kıyamet gününde ancak kendilerine, insanlar için şefaat etme izni verilenler konuşabilir. Peygamberler, melekler, Allah’ın sevgili kulları şefaatte bulunacaklardır. Şu ayette buna işaret edilmektedir:

Rahmanın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.” (Meryem, 19/ 87)

İnsanlar Adem, Nuh, İbrahim, Musa ve İsa peygamberlere, kendilerine şefaat etmeleri için giderler, onlar bu konuda özür beyan edince bu defa Hz. Muhammed’e gelirler.

Hz. Peygamberin iki yerde şefaati olacaktır. Birincisi, mahşerde toplanan insanların hesaplarının bir an evvel görülmesi ve o dehşet halinin bitmesi için edeceği şefaat. Buna “şefaat-i uzmâ” (büyük şefaat) denir.  Bir de  Peygamberimiz (s.a.v.)ın kendi ümmetine özel şefaati olacaktır.Bu şefaat sayesinde sorguya çekilmeden cennete gerenler olacaktır. Bir kısmının derecesi yükselecek, bir kısmının da günahları affolacak ve cennete girecektir. Resülullah,Benim şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir” buyurmuştur. Küçük günahları, nafile ibadetlerin affettireceğini yine Peygamberimiz haber vermiştir.

KİTAP-AMEL DEFTERİ

Dünya hayatında herkesin yaptıkları görevli melekler tarafından kaydedilmektedir:

Halbuki üzerinizde, muhakkak, bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler” (Tekvîr,81/10-12) İşte kıyamet gününde bu kayıtların tutulduğu “amel defterleri” (kitap) herkese teslim edilecek ve kimse yaptıklarını inkar etme imkanı bulamayacaktır:

Her insanın amelini boynuna yükledik.Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. ‘Oku kitabını! Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter’ denilecektir” (İsrâ, 17/ 13-14)

Kitapları sağ yanından verilenlerin hesapları kolay olacaktır. Sol yanından verilenler ise zorda kalacaklarıdır.

Yaptıklarını inkar etmeye kalkışanlara karşı dilleri, elleri ve ayakları şahitlik edecektir. Yüce Allah bu gerçeği şöyle haber veriyor:

İşlemiş oldukları günahtan dolayı, dillerinin, ellerinin ve ayaklarının, kendi aleyhlerine şahitlik edeceği günde onlara çok büyük bir azap vardır.” (Nûr,24//24)

 SUAL, HESAP VE MİZAN

Mahşerde toplanan insanlar muhakeme edilecekler, sualler sorulacak ve herkes dünyada yaptıklarının hesabını verecektir. Şu ayetler sual ve hesabın hak olduğunu göstermektedir:

“Rabb’ine and olsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.” (Hicr, 15/92-93).

Herkesin dünyada yaptığı ameller, mahiyetini ancak Allah’ın bildiği bir “terazi” ile “tartılacak”tır. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiç bir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek, (yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü  olarak biz yeteriz.” (Enbiya,21/47)

SIRAT

Hesapların görülmesinden sonra herkes, cehennemin üzerinde bulunan ve mahiyetini bizim bilemediğimiz “sırat” üzerinden geçecektir. Günahı sevabından az olanlar buradan güvenli bir şekilde geçecek, diğerlerini cehennem kendine çekecektir. Şu ayetlerde “sırat” yolculuğuna işaret vardır:

“(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabb’in için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.”(Meryem, 19/71)

CENNET VE CEHENNEM

Kıyamet gününün son merhalesi, en büyük mükafat ile en büyük cezanın gerçekleşeceği merhaledir. O ana kadar tamamlanan işlemler sonunda, mümin olup sevapları günahlarından çok olduğu ortaya çıkanlar ebediyyen içinde kalmak üzere cennete girerler. Günahları sevaplarından çok olan müminler cezaları miktarınca kalmak üzere cehenneme girerler. Cezaları bitince cehennemden çıkıp cennete girerler:

Mutlu olanlara (müminlere) gelince, gökler ve yeler durdukça içinde ebedi kalmak zere cennettedirler.Ancak Rabb’inin dilemesi başka. Bu onlara ardı arası kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir” (Hûd, 11/108)

Kafirler ise ebedi olarak cehennemde kalacaklardır. Allah hepimizi bu kötü sonuçtan korusun. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

Mutsuz olanlara (kafirlere) gelince, onlar cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır. Onlar, gökler ve yer durdukça orada ebedi olarak kalacaklardır.” (Hûd,11/106-107).

SONUÇ

Kısaca söylemek gerekirse; bu dünya hayatı geçicidir. İnsan imtihan için yaratılmıştır. Herkesine davranışlarının adaletli bir  şekilde karşılığını görmesi için, hiçbir yan etkinin bulunmayacağı adil bir mahkemenin ve adalet ortamının gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Aksi taktirde, yer yüzündeki haksızlıklar ve zulümler, yapanın yanında kâr kalır. Böyle bir durum akla aykırıdır. İşte bu sebeple, herkesin yaptıklarının hesabını vereceği bir ikinci hayat zorunludur. Bütün semavi dinlerin temel ilkeleri arasında, öldükten sonra dirime ve ebedi olan ikinci bir hayatın varlığı inancı yer almaktadır.

Ahiret inancı, insanı boşluktan ve ümitsizlikten kurtarır, ilahi adaletin gerçekleşecek olması azmi ve gayreti arttırır.

Ölüm bir yok oluş değil, asıl ve sonsuz hayatın bir başlangıcıdır.

ÖLÜM GERÇEĞİNDE DİRİLMEK DUASI İLE….

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.