sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 180. VE 187. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 180. VE 187. AYETLER ARASI
23.09.2019
626
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

180- Allah’ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır.(127) Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.
181- Andolsun; “Gerçek, Allah fakirdir, biz ise zenginleriz” diyenlerin sözlerini Allah işitmiştir.(128) Onların bu sözlerini ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve: “Yakıcı olan azabı tadın” diyeceğiz.
182- Bu, sizin ellerinizin önden sunduklarıdır. Allah, gerçekten kullara zulmedici değildir.
183- “Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamız konusunda and verdi,” diyenlere, de ki: “Şüphesiz, benden önce nice peygamberler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, şu halde onları ne diye öldürdünüz?”(129)

AÇIKLAMA

127. Her şey kendi mirası olarak, sonuçta, Allah’a dönecektir. Çünkü o, gerçekte Allah’a aittir. O’nun kullarından birinin mülkiyetinde olan şey, sadece geçici bir emanettir. Herkes şu kısa dünya hayatında kendisinin olduğunu zannettiği servet ve zenginliği bir gün bırakmak zorunda kalacaktır; bu servet ve mal ise, onların gerçek sahibi olan Allah’a dönecektir. Bu nedenle akıllı olan kişi, Allah’ın serveti’ni Allah yolunda harcayandır, aptal kişi ise onu biriktirip yığmaya çalışandır.
128. Yahudiler bu sözü Bakara suresinin 245. ayetinin nazil olması üzerine söylemişlerdir: “Aranızda Allah’a güzel bir borç verecek olan kimse…” Onlar bu sözü alaya aldılar ve şöyle dediler: “Ah, evet! Allah servetini kaybetti, şimdi de kullarından borç istiyor.”
129. Bu, Yahudiler tarafından Allah’a yöneltilen bir iftira ve yalandır; çünkü, Allah böyle bir şeyden beridir. Kitab-ı Mukaddes’te yakılmış kurbanlardan bahsedilmesine rağmen, bunlar, peygamberliğin asıl işaretlerinden kabul edilmezler. Bunlar sadece Allah’ın kurbanları kabul ettiğini gösteren sembollerdir. (Bkz. Hakimler, 6:20-21, 13-19-20; Leviler, 9;24 II, Tarihler, 7:1-2) .
Bu isteğin Hz. Muhammed’in (s.a) peygamberliğini reddetmek anlamına geldiği ortadadır. Onların samimi olmadıklarının bir delili olarak, onlara yakılmış kurbanı bir işaret olarak gösteren kendi peygamberlerinden bazılarını da öldürdükleri hatırlanmalıdır. Hz. İlyas’ın (s.a) durumu bir örnek olarak gösterilebilir; “Ashab, kendinden önceki bütün krallardan daha çok Tanrı’yı (Eternal) önemsememeye başlayınca, İlyas ona gitti ve Tanrı’ya karşı gelerek İsrail’i bozduğunu söyledi. Tabii ki Baal’ın (eski Sami ırkının tanrılarından biri -çev-) “Peygamberleri” imtihanı kaybettiler. Allah’ın nuru kurbanı yaktı ve bütün İsrail bunu seyretti. Yine de İlyas’a karşı çıktılar ve O, hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kaldı.” (Ayrıntılı bilgi için bkz. I Krallar, 18 ve 19) .

184- Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen peygamberleri de yalanlamışlardır.
185- Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metâdan başka bir şey değildir.(130)
186- Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız,(131) (bu) emirlere olan azimdendir.
187- Hani kendilerine kitap verilenlerden: “Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu gizlemeyeceksiniz” diye kesin söz almıştı.(132) Fakat onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür.

AÇIKLAMA

130. Bu dünya hayatı fitneye sebep olan bir şeydir. Çünkü yapılan iyi ve kötü amellerin nihaî sonucu ile ilgili yanlış izlenimler uyandırır. Bu nedenle kişi, dünya hayatında sahip olunan varlık veya yokluğu hak ve bâtılın ölçüsü olarak kabul etmek gibi yanlış bir düşünceye yönelebilir. Bir kişinin bu dünyada refah ve servet sahibi olması, onun doğru yolda olduğu ve Allah’ın da onu desteklediği anlamına gelmez. Diğer taraftan, eğer bir kimsenin şanssızlıklara kurban gitmesi ve servet sahibi olmaması, onun yanlış yolda olduğu ve Allah’ın yardımından yoksun olduğu anlamına gelmez. Çünkü çoğunlukla bu dünyadaki sonuçlar, ahiret’te karşılaşılan sonuçların hemen hemen tam tersi niteliğindedir. Bu nedenle sonraki sonuçlar (yani ahiret’te elde edilenler) asıl değerlerdir ve insanın önemsemesi gereken sonuç da budur.
131. Yani “Yüksek karakterinizin sağlamlığını, tahrikler karşısında bile hiddetinizi kontrol ederek ispat etmelisiniz. Onların suçlamalarına, sataşmalarına, alaylarına, kötü laflarına ve propagandalarına sabırla karşılık verin. En zor durumlarda bile yanlış, adaletsiz, gayri medenî ve ahlâkdışı söz ve hareketlerde bulunacak şekilde hiddetlenmeyin.”
132. “Allah’ın onlarla yaptığı ahdi ve onlara emanet edilen büyük görevi hatırlat. Çünkü onlar, bazı peygamberlere verilen ateşin yediği kurbanların işaretlerini hatırlamalarına rağmen, onu (verilen görevi) unuttular.”
Bu ayette sözü edilen Ahid’e, Kitab-ı Mukaddes’te sık sık değinilir, özellikle Tesniye’de tekrar tekrar adı geçer. Musa Peygamber (a.s) onlara “kelimeye bir şey eklememeyi” ve “ondan hiçbir şey eksiltmemeyi” ve “Rabbin emirlerini muhafaza etmeyi” nasihat etti (4:2) . Çocuklara bu emirleri hararetle öğretmelerini, onların evlerinde otururken, yolda yürürken, yatarken ve kalkarken bu emirleri çocuklara anlatmalarını, ayrıca evlerinin girişine ve kapılarına yazmalarını da tavsiye etti. (Tesniye, 6:4,9) . Bu son istekle İsrail’in yaşlılarını, Filistin’in sınır çizgisini geçtikten sonra Ebel dağına büyük kayalar dizmeye teşvik etti. (27:2-4) .
İşte onların Tevrat’ı bilmediklerini gösterir bir örnek daha: Hz. Musa (a.s) Tevrat’ın bir kopyasını Levi’lere emanet etti ve onlara kitabı her yedi yılda bir Fısıh bayramına denk gelen günde İsrailoğulları’nın erkek, kadın ve çocuklarının yer aldığı bir topluluk önünde açıktan okumalarını emretti. Fakat onlar görevlerinden o kadar gafildiler ki, Hz. Musa’nın (a.s) ölümünden yediyüz yıl sonra artık Tevrat adında bir kitabın varolduğunu bile unutmuşlardı. Hatta tapınağın başrahibi ve Kudüs’ün Yahudi kralı bile böyle bir kitabın varolduğunu bilmiyordu. (II. Krallar, 22:8-13) .

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.