EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 74. VE 80. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
74- “(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz.(59) Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın da, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.”(60)
75- Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) , içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz’aflara) dediler ki: “Sâlih’in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?” Onlar: “Biz, gerçekten onunla gönderilene inananlarız.” dediler.
AÇIKLAMA
59. Semud halkı an: 57’de de zikredildiği gibi tepe yamaçlarında büyük evler oyarlardı. Onların bir kısmı hâlâ olduğu gibi Medain-i Salih’de bulunmakta olup, o insanların mühendislikte ulaştıkları üstün dereceleri göstermektedir.
60. Yani “Siz Ad kavminin akıbetinden bir ibret almalısınız. O sapıtmış kavmi yokedip sizi onlara halef kılan aynı Allah, Ad kavmi gibi sapkınlığa düşerseniz aynı şekilde sizi de yok edip yerinize başkalarını geçirecek güce sahiptir.”
76- Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: “Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız.”
77- Böylelikle dişi deveyi(61) öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih’e de şöyle) dediler: “Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım.”
78- Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı(62) tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
79- O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: “Ey kavmim, andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz.”
80- Hani Lut da kavmine şöyle demişti:(63) “Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?”
AÇIKLAMA
61. Hz. Salih’in (a.s.) dişi devesini yalnızca bir kişi öldürdüğü halde (Bkz. Nisa: 27-29, Şems: 12-14) bütün kabile bu suçun ortağı sayılmıştır. Çünkü bütün kabile o kişiye arka çıkmış, desteklemişti. Bir birey tarafından işlenmiş olsa bile, bir toplum tarafından tasvip görülen veya bir toplumun iradesini yansıtan her suç, toplumun suçudur. Onu yapan kişi ise burada sadece bir maşadır. Kur’an’a göre, bir birey tarafından işlenen ve ilgili toplum tarafından da kabul gören bu suç bir millî suç sayılmaktadır.
62. Semud kavminin başına gelen musibete”” (şiddetli sarsıntı) ismi verilmiş, fakat başka yerlerde “” (korkunç ses) , “” (şimşek) ve “” (kulakları patlatan ses) diye de geçmektedir.
63. Bu insanlar, şimdi Ürdün’ün doğu yakası denilen ve Irak ile Filistin arasında yer alan topraklarda yaşamışlardı. Kitab-ı Mukaddes’e göre merkezleri Ölü Deniz’e yakın yerlerde, ya da tamamıyla suyun altında kalmış Sodom şehridir. Talmud, bunların Sodom’un dışında dört büyük şehirlerinin daha olduğunu ve bu şehirler arasındaki arazilerin, kilometrelerce devam eden büyük bir bahçeyi andırdığını ve seyredenleri büyülediğini anlatır. Fakat zamanımızda şehirlerin yerleri tam olarak belli değildir. Çünkü bu alanların tümü, Lût Gölü ya da diğer bir adıyla Ölü Deniz’in altında kalmıştır.
Hz. Lût (a.s.) , Hz. İbrahim’in (a.s.) yeğeni idi. Hakka davet’in tebliği, hususunda tecrübe kazanmak için Suriye, Filistin ve Mısır’ı ziyaret etmek üzere amcası Hz. İbrahim’le (a.s.) birlikte Irak’tan ayrıldı. Daha sonra Allah tarafından bir rasûl olarak tayin edilip, kendileriyle bir kan bağı olmasından dolayı onun “kavmi” diye nitelenen günahkâr topluluğa ıslah etmek için gönderildi.
Ne yazık ki, Yahudiler tarafından tahrif edilmiş olan eldeki Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lût’un (a.s.) şahsiyeti lekelenmiştir. Başka hususlar bir tarafa, Ürdün topraklarında icra ettiği vazife, İbrahim’in sığır sürüleri ile Lût’un sığır sürüleri arasında çıkan bir anlaşmazlık sonunda” (Tekvin/Bölüm, 5:12, 13) münbit bir toprağa göç olarak tanımlanmıştır. Fakat Kur’an bu iddiayı çürütür ve Hz. Lût’un (a.s.) bir resûl olarak tayin edilmiş olduğunu ve oraya, halkı ıslah etmek için gönderildiğini söyler.