EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA EN’AM SURESİ 62. VE 72. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
62- Sonra da gerçek mevlâları olan Allah’a döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O’nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır.
63- De ki: “Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz.”
64- De ki: “Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız.”(41)
AÇIKLAMA
41. Yani, “Allah’ın herşeye Kadir olduğuna bizzat kendiniz şahitsiniz. Otorite yalnızca O’nun elinde, sizin rahatınız ve sıkıntınız bütünüyle O’nun gücü dahilinde ve kaderinizi belirleyen yalnızca O. Bu yüzdendir ki, hiçbir kurtuluş çaresi bulamadığınız sıkıntı anlarında O’na yönelirsiniz. Böylesine apaçık bir ayet ortadayken, ama daha başka rızık vericiler de kabul ediyorsunuz. İhtiyacınız anında O’ndan yardım istiyor, fakat daha başka yardımcı ve koruyucular ediniyorsunuz. Sizi her türlü dertten kurtaran O iken, siz kalkıp O’ndan başka kurtarıcılar da var sayıyorsunuz. Sıkıntı anında yalnızca O’nun önünde boyun eğdiğiniz halde. O bu sıkıntıyı giderdiğinde yine daha başka şeylere adaklarda bulunuyorsunuz. Kısaca, gece gündüz O’nun tek bir ilah olduğunun delilleri şahit olup dururken, başkalarının da önünde boyun eğip hizmet sunmaktan geri durmuyorsunuz.
65- De ki: “O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize taddırmaya güç yetirendir.” Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayeteri nasıl çeşitli biçimlerde açıklamaktayız?(42)
66- Senin kavmin, O (Kur’an) , hak iken onu yalanladı. De ki: “Ben, üzerinize bir vekil değilim.”(43)
AÇIKLAMA
42. Görünürde Allah’tan bir azap olmadığı için Hakka düşmanlıkta küstahlaşanlara bir uyarıdır bu. Allah’ın azabının gelmesi uzun zaman almaz diye uyarılmaktadırlar. Ani bir fırtına hepsini birden helâk edebilir. Oluverecek bir deprem tüm konutlarını yere geçirebilir. Bir kıvılcım silah depolarını ateşe verebilir ve kabileleri, halkları ve ülkeleri sonu gelmez bir kanın içine çekebilir. Bu yüzden, “eğer şimdi bir azap gelmiyorsa, bu çiğnediğiniz yolda onun doğru mu yanlış mı olduğuna bakmadan körükörüne yürüyüp gidecek kadar küstah ve gafil olmanızı gerektirmez. Böyle yapacağınıza, size tanınan süreyi ve önünüze serilen ayetleri iyi değerlendirmeli ve gerçeği tanıyarak, Doğru Yol’u izlemelisiniz.”
43. Yani, “benim görevim, görmediğinizi size göstermek ve anlamamakta direndiğinizi illâ da size anlatmak değildir. Siz görüp anlamadıktan sonra ben üzerinize azap getirmekle de yükümlü değilim. Bana verilen görev Hakk’la bâtıl arasındaki farkı açıkça ortaya koymaktadır. Ben görevimi yaptığım siz de Hakk’ı reddettiğinize göre, uyarıda bulunduklarımın kötü sonuçları gelmesi gerektiği zaman mutlaka gelecektir.”
67- Her bir haber için ‘kararlaştırılmış bir zaman (müstakar) ‘ vardır. Siz de bileceksiniz.
68- Ayetlerimiz konusunda ‘alaylı tartışmalara dalanlar:’ -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa,(44) bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma.
69- Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki korkup-sakınırlar.(45)
70- Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis,kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne de bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır.
71- De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan Alahtan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartıp-iğdiş ederek yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz âlemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk;”
72- Bir de: “Namazı kılın ve O’ndan korkup-sakının (diye de emrolunduk.) Huzuruna (götürülüp) toplanacağınız O’dur.
AÇIKLAMA
44. Yani, “eğer şu geçen emri unutur da, böyle insanların yanında oturmaya devam edersen.”
45. Buradaki muttaki kişilerin oldukça önemli ve en önde gelen görevi Allah’a karşı her türlü itaatsızlıktan kaçınmaktır; itaatsizliklerinden sorumlu olmadıkları isyancı kişiler için de boşu boşana üzülmemelidirler. Bu yüzden, böylelerini itaat yoluna girmeleri için ne pahasına olursa olsun delillerle ikna etmeyi bir görev olarak üzerlerine yüklememelidirler. Müminlerin görevi karşılarındakilerin saçma itirazlarına cevap vermek değil, yalnızca onlara Hakk’ı sunmaktır. Bundan sonra yine onlar kabul etmemekte direnirlerse, yararsız polemiklere, tartışmalara girerek zamanlarını ve enerjilerini tüketmek dindar kişilerin yapacağı şey değildir. Bunun yerine, zamanlarını ve enerjilerini Hakk’ın içten arayıcılarını eğitmek, öğretmek ve düzeltmekte harcamalıdırlar.