EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 1. VE 4. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
1- Elif, Lâm, Râ, (Bu,) Ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi olan ve her şeyden haberdar bulunan (Allah) tarafından birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış bir Kitap(1) ‘tır (ki:) (2)
2- Öyle ki, Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben, sizi onun tarafından uyarıp-korkutan ve müjdeleyenim;
3- Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta ile metalandırsın(3) ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin.(4) Eğer yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.
4- Sizin dönüşünüz Allah’adır. O, her şeye güç yetirendir.
AÇIKLAMA
1. Arapça “Kitab” kelimesi metnin bağlamı gereği “emir-ferman” anlamına alındı. Çünkü bu kelimenin anlamı yalnızca “kitab” ya da “yazılı metin” karşılıklarıyla sınırlandırılamaz; aynı zamanda “emir” ve “yüce ferman” anlamını da içerir. Nitekim, “kitap” kelimesi Kur’an’ın başka yerlerinde de aynı anlamda kullanılmıştır.
2. Bu “ferman” muhtevası sabit, sağlam ve değişmezdir. Tüm esasları birbiriyle uyumlu ve dengelidir: İçine ne bir söz kalabalığı, ne teferruat, ne cerbeze, ne şiirsel hayal ve ne de hitabi aşırılık karışmıştır. Hakikat net biçimde zikredilmiştir ve hakikatten ne bir fazla ne bir eksik bir şey vardır. Ötesi, bu muhteva ayrıntılarıyla verilmiş ve herşey öylesine açık ve net hale getirilmiştir ki, herhangi karışıklık, karmaşıklık ve muğlaklığa rastlanmaz.
3. “Allah size güzel geçim vasıtaları sağlayacak” şeklindeki güvence, şeytan’ın bu dünyaya tapan akılsızların kalbine, “dindarlık, gerçi insanı Ahiret’te felaha ulaştırır ama dünya hayatını harap eder” şeklindeki batıl fikri bertaraf etmek için verilmiştir. Allah müminleri temin etmektedir ki, rahmet ve bereketini, kendisinden korkan insanlar üzerinde tecelli ettirecek, onları mutluluk ve barış içinde yaşatacak, onurlandıracak ve her yerde saygın kılacaktır. Aynı şey Nahl: 97’de de biraz farklı biçimde zikredilmiştir: “Erkek olsun, kadın olsun, mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılıklarını yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.” Böylece Allah, şeytan ve bağlılarının, dindarlığın hakkı ve doğruluğunu seçenleri kaçınılmaz olarak ızdıraba, belaya ve zorluklara sürüklediği yolundaki teorisini kesin biçimde reddetmektedir. Ve temin etmektedir ki, O kendisine inanıp doğru yaşayanların hayatını hem bu dünyada hem de ahiret’te felaha ulaştıracaktır. Bilinen bir tecrübedir: gerçek ruh huzurunu tadanlar, onurlu ve saygın bir hayat yaşayanlar, yalnızca Allah’tan korkanlar, nefsini temizleyenler, iş ve ilişkilerinde dürüst ve cömert olanlar, günahlardan uzak bulunanlardır.
Kur’an-ı Kerim’ e göre, hayat ve geçim vasıtaları ya iyi olur ya da aldatıcı.
Burada Allah’a yönelecekler için vadedilen geçim vasıtaları aldatıcı olanlar değil, iyi olanlardır. Eğer bir meta’ Allah’a daha yakın kılıyorsa ve Allah’ın hukuku, insanoğlunun hakları ve bizzat nefsin hakları uğruna kullanılıyorsa “iyi”dir. Bu tür “iyi geçim” kişinin hayatını bu dünyada da öbür dünyada da felaha ulaştırır. Bunun aksine, eğer bir meta’ tüketim ayartısı haline gelir de insanı bir dünyaperest yaparsa “aldatıcı”dır. “Aldatıcı geçim vasıtaları” her ne kadar zahirde mutluluk kaynağı ve “lütuf”muş gibi görünüyorsa da aslında bir kötülük, şer ve gelecek olan azabın hazırlayıcısıdır.
4. Bu ayet temel bir ilahi ilkeyi dile getirmektedir. Karakter ve davranışta daha üstün olan kişi Allah katında da daha üstün bir mevkiye sahiptir. Bu, şu anlama gelir ki, Allah hiç kimsenin amelinin zayi olmasına izin vermez. Herkese kazandıklarının karşılığı verilecektir.