EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 34. VE 37. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
34- Ve size her istediğiniz şeyi verdi.(45) Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.
35- Hani İbrahim(46) şöyle demişti: “Bu şehri(47) güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut.”
36- “Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birçoğunu şaşırtıp-saptırdı.(48) Bundan böyle kim bana uyarsa, artık o bendendir, kim de bana isyan ederse kuşkusuz Sen, bağışlayansın, esirgeyensin.”(49)
37- “Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım) , böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır.(50) Umulur ki şükrederler.”
AÇIKLAMA
45. “O size bütün istediklerinizi verdi”. O size hayatınızı, hayatınızın gelişmesi ve ilerlemesi için gerekli olan herşeyi sağlamıştır.
46. Bundan önceki ayetlerde (32-35) Kureyş’e bütün insanlara verdiği bunca nimete karşılık Allah’a şükretmeleri için bir çağrı yapılmıştır. Fakat bu pasajda aynı çağrı Kureyşlilere verilen özel nimetler hatırlatılarak tekrarlanmaktadır. Onlara İbrahim’in atalarının Kabe yakınlarına yerleştirdiği, Mekke’yi “emin bir belde” yaptığı ve İbrahim’in (a.s.) duasına karşılık Allah’ın Kureyşlilere nimet ve lütuflarını bahşettiği hatırlatılmaktadır. Onlardan bu “nimetleri” hatırlamaları ve doğru yola uymaları istenmektedir.
47. Mekke
48. Bu, putların Allah’ın yolundan sapık yollara döndüren birer araç olduklarını söylemenin mecazi bir anlatımıdır.
49. Doğru yoldan başka yollara uyanlara karşı gösterilen yumuşaklık, İbrahim (a.s.) ın insanlara duyduğu şefkatin bir göstergesidir. İbrahim (a.s.) onların durumunu Allah’ın merhamet ve bağışlamasına bırakmıştır, çünkü onları ilahi azab içinde görmeye dayanamazdı. Sonra onlar için af dilemiş ve rızk konusunda Allah’a şöyle dua etmiştir. “Rabbim, Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandırır.” (Bakara, 126) . Ahiret azabı gelince İbrahim (a.s.) benim yolumda, yürüyemeyenleri cezalandır dememiş ve onlar hakkında ‘Yarabbi! Sen bilirsin, sen af edici ve merhametlisin’, demiştir. İbrahim (a.s.) in bu merhamet ve şefkat dileği sadece kendi evlatları için değil, bütün bir insan topluluğu içindi. Buna benzer bir başka örnek de Hud suresinde yer almaktadır. Melekler Lut kavminin sapık topluluğunu helak etmek üzere yola çıktıklarında İbrahim (a.s.) onlar için dua etmeye başlamıştır. “…..İbrahim, Lut kavmi konusunda bizimle tartışmalara girişti, çünkü o yumuşak huylu ve merhametli biriydi. (Hud: 74-75) . Aynı şekilde Hz. İsa (a.s.) da çok yumuşak kalpliydi. Hatta Allah ona, kendisine uyanların doğru yoldan saptıklarını gösterdiğinde yine de onlar için dua edip yalvaracaktır. “Eğer onları azaplandırırsan, kuşkusuz onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, kuşkusuz Aziz olan, Hakim olan da sensin”. (Maide: 118)
50. Allah İbrahim (a.s.) ın duasını kabul etti. Bu surenin indirildiği dönemde Arabistan’ın her tarafından bir çok insanın hac ve umre için Mekke’ye gitmesinin ve bugün de dünyanın her tarafından insanın orada toplanmasının nedeni bu duadır. Bunun yanısıra o bölgenin tamamen kurak olmasına ve hayvanlar için bile hiç bitki yetişmemesine rağmen, yılın her mevsiminde çeşit çeşit meyve ve sebzelerle doludur.