sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 4. VE 6. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 4. VE 6. AYETLER ARASI
05.09.2020
704
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

4- Biz hiç bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın.(5) Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır, dilediğini hidayete yöneltip-iletir.(6) O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.(7)
5- Andolsun biz Musa’yı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat”(8) diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden(9) herkes için gerçekten ayetler vardır.(10)
6- Hani Musa kavmine şöyle demişti: “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır.”

AÇIKLAMA

5. Bu ayet iki noktayı ima eder: Birincisi, Allah insanların daveti anlayamama gibi bir bahaneleri olmaması için vahy, peygamberin gönderildiği kavmin diliyle indirilmiştir. İkincisi, bu ayet, mucize olsun diye hiçbir peygamberin başka bir dille kavmine gönderilmediğini göstermektedir. Çünkü Allah, insanların meraklarını gidermekten daha çok davetin anlaşılmasına ve doğru yola ulaşılmasına, ihtimam göstermiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için o kavmin dilini bilen peygamber aracılığıyla vahyi insanlara sunmuştur.
6. Yani, “Peygamberler daveti; o kavmin herkes tarafından anlaşılan ana diliyle sunmuş olmalarına rağmen, yine de herkes doğru yola ulaşmamıştır. Bunun nedeni, daveti anlayan herkesin o daveti kabul etmemesidir. Çünkü daveti ile dilediğini hidayete ulaştırmak, dilediğini de saptırmak tamamen Allah’ın elindedir.
7. Allah, Aziz ve çok güçlü olduğu için hiç kimse tek başına doğru yolu bulma veya sapma gücüne sahip değildir. Çünkü hiç kimse sınırsız, bağımsız değil, bilakis Allah’ın kudreti dahilindedir. Fakat Allah hikmet sahibi olduğu için, kudreti, gelişigüzel bir şekilde, hiçbir şeye dayanmaksızın dilediğine hidayet verip dilediğini saptırmakta kullanmaz. O’ndan hidayet alan kişi, bu hidayeti kendi çabası ile kazanmıştır, hidayetten sapan kimse ise sapıklığı kendisi seçtiği için doğru yoldan ayrılmıştır.
8. Arapça ” ” kelimesi ıstılahta, hatırlanan tarihi olaylar anlamına gelir. Bu nedenle “”, geçmişteki büyük şahsiyet ve toplumlara amellerine göre verilen ceza ve mükafatlara değinen insanlık tarihinin önemli olaylarını kasteder.
9. Bu olaylar şu anlamda birer ayettiler. Bu olaylar akıllıca incelendiğinde, bunların sadece bir tek Allah’ın var olduğunu gösteren birer delil oldukları, cezalandırma kanununun evrensel olduğu ve Hak ile batılın, bilgi ile ahlaki uygulamalarındaki farklılıklara dayandığı ve bu kanunun uygulanabilmesi için bir öte dünyaya (Ahiret) ihtiyaç olduğu anlaşılır. Ayrıca bu olaylarda, kişiyi, yanlış inanç ve teoriler üzerine kurulan hayat sistemlerinin kötü sonuçlarına karşı uyaran ve onlardan ders almasını sağlayan ayet ve işaretler vardır.
10. Bu ayetlerin her an gözönünde bulunmasına rağmen, sadece denemeler sırasında sabreden, Allah’ın nimet ve lütuflarını hakkıyla değerlendiren ve O’na şükreden kimseler onlardan ders alabilir. Şükretmeyen insanlar ise bu olayların önemini kavrasalar bile, onlardan ders alamazlar.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.