sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 15. VE 19. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 15. VE 19. AYETLER ARASI
09.10.2020
739
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

15- Sizi sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar(12) bıraktı, ırmaklar ve yollar(13) da (kıldı) . Umulur ki doğru yolu bulursunuz.
16- Ve (başka) işaretler(14) de (yarattı) ; onlar yıldız(lar) la da doğru yolu bulabilirler.(15)
17- Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir?(16) Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz?
18- Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.(17)
19- Allah, saklı tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı bilir.(18)

AÇIKLAMA

12. Burada dağların gerçek işlerinin, yeryüzünün devinim ve hızını düzenlemek olduğu gösterilmektedir. Bizim bu sonuca varmamızın nedeni Kur’an’ın birçok yerinde dağların bu yararlılığından açıkça bahsetmiş olmasıdır. Bu nedenle dağların diğer faydaları arızî olarak kabul edilmelidir.
13. Doğal yollar; akarsular, nehirler ve derelerin yataklarının oluşturduğu yollardır. Her ne kadar bu tip yollar ovalarda da büyük öneme sahipse de, özellikle dağlık bölgelerde bu tip yollara daha büyük ihtiyaç duyulur.
14. Bu Allah’ın bir ayetidir: O, çeşitli bölgeleri birbirinden ayırmak için işaretler koyarak arzın tekdüzeliğini ortadan kaldırmıştır. Bunların birçok faydaları vardır, bu faydalardan biri de yolcuların ve denizcilerin yollarını bulmalarına yardımcı olmalarıdır. Özellikle, yol gösteren hiçbir nesnenin olmadığı ve her an kaybolunabilecek olan kumlu bir çölde yolculuk edinilirken bu işaretlerin önem ve değeri daha da iyi anlaşılır. Bu işaretlerin eksikliği en çok deniz yolculuğunda hissedilir. İnsan ancak denizde ve çölde yolculuk yaparken “yıldızlarla varacağı yere ulaşma”nın gerçek önemini anlayabilir.
Bu ayet tevhidle ilgili delilleri, Allah’ın merhamet ve inayeti ve peygamberlikle ilgili işaretleri gözler önüne sermektedir. Çünkü insan ister istemez şöyle bir soru yöneltmektedir: “İnsanın doğru yolu maddi anlamda bulması, yani gideceği yere ulaşabilmesi için bu denli geniş imkânlar hazırlayan Allah’ın onun ahlâkî ve ruhî ihtiyaçlarını görmezlikten gelmesi mümkün müdür?” Bu mümkün değildir, çünkü yanlış bir yöne yöneldiği için karşılaşılan büyük kayıplar, doğru yoldan sapma sonucu karşılaşılan ahlâkî ve ruhî kayıpların yanında hiç kalır. İnsanların karada ve denizde yollarını bulabilmeleri için dağlar, nehirler, yıldızlar ve başka nesneler vareden, Allah’ın insanın ahlâkî ve ruhî ihtiyaçlarını görmezden geldiğini düşünmek, Allah’ın lütuf ve rahmetinden şüphe etmekten başka bir şey değildir. Mantıkî olarak Allah’ın, insanı başarısının kendisine bağlı olduğu doğru hayat tarzına yönelten işaretler göstermiş olması gerekir.
15. Burada insanın dikkatini, kendi yaratılışına, göklerin ve yerin yaratılışına çekmek için bir dizi ayetten (işaretten) bahsedilmektedir. Bu şekilde insan herşeyin, Hz. Peygamber’in (s.a) söylediklerinin doğruluğunu desteklediğini farkedecektir. Bu işaretler yakından incelendiğinde, ateistlerin iddia ettiği gibi olmadığı aksine bunların bir tek yaratıcı ve bir tek varlık tarafından yaratıldığı ve bu konuda onun ortağı olmadığı anlaşılır. Bu konuyu yaradılışın merkezi konusunu oluşturan insan açısından ele alalım. Diliyle konuşabilen ve kendisini onunla savunabilen bu mükemmel varlık önemsiz bir damla sudan bir sperm parçasından yaratılmıştır. Daha sonra tüm hayvanlar onun ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaratılmışlardır. Bu yaratıklar onun giyecek, yiyecek gibi ihtiyaçlarını karşılarlar, aynı zamanda onun estetik zevkini de giderirler. Bundan başka insanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeryüzünde meyveler, tahıllar ve bitkiler yetişmesi için gökten yağmur yağar. Hem yeryüzündeki çeşitli bitkilerin üretimi ile hem de insanın genel menfaatı ile yakından ilgili mevsimler, düzenli geceler ve gündüzler yaratılmıştır. Bundan başka insanın estetik ve fiziksel ihtiyacını karşılayan ve ona ulaşım yolları sağlayan okyanuslar vardır. Aynı şekilde dağlar da insanlara birçok yararlar sağlamak üzere yaratılmışlardır. Yolcuların ve denizcilerin yollarını bulmasını sağlayan gökte yıldızlar ve yerde işaretler de yaratılmıştır. Kısacası, yeryüzünde ve göklerde insanın refahı ile ilgili hayatı için kaçınılmaz işaretler vardır.
Tüm bunlar, bütün evreni bir tek yaratıcının düzenlediği ve bu düzene göre de yarattığını göstermektedir. Bu düzene uygun olarak sürekli yeni şeyler yaratan ve yeryüzünden sonsuz uzaya doğru uzanan bu muhteşem evreni yöneten O’dur. Aptal ve inatçı olanlar dışında kim bütün bunların sadece tesadüfen meydana geldiğini söyleyebilir? Veya kim, mükemmel bir sistem içinde birbirine bağlı ve dengeli bir şekilde işleyen tüm bu farklı yönlerin, farklı tanrılar tarafından yaratıldığını ve farklı hakimlerin kontrolünde olduğunu söyleyebilir?
16. Yani, “Eğer siz, ey Mekkeliler, sizin ve herşeyin yaratıcısının Allah olduğunu kabul ediyor (onlar da diğer müşrikler gibi bunu kabul ediyorlardı) ve ona ortak koştuğunuz şeylerden hiçbirinin evrende hiçbir şey yaratmadığına inanıyorsanız, nasıl oluyor da O’nun yarattığı evrende, yaratıcının sıfatlarından birini veya benzerini yaratıklardan birine atfedebiliyorsunuz? Nasıl olur da Allah’ın yarattığı bir evrende yaratıkların hakları ve güçleri yaratıcının hak ve güçlerine eşit olur? Nasıl olur da yaratıcının ve yaratılanların aynı özellik ve niteliklere sahip oldukları veya baba ve oğul ilişkisi içinde oldukları söylenebilir?
17. Burada belirtilen Allah’ın “el-Gafur” ve “er-Rahim” sıfatlarının bir önceki ayetle olan ilgisi çok açıktır, bu nedenle değinilmemiştir. “Allah insanlara sayısız nimetler ve lütuflar ihsan eder, buna rağmen insanlar O’na karşı nankör, inançsız ve isyankâr bir tavır takınırlar. O insanları hemen cezalandırmaz, aksine onlara mühlet verir, çünkü (O Rahimdir, Halimdir.) ” Bu, hem bireyler hem de toplumlar için geçerlidir. Allah’ın varlığını bile inkâr eden nice insan vardır ki, yine de Allah onlara nimetlerini vermeye devam eder. Bir de sıfatlarında güç ve haklarında O’na ortak koşan, nimetleri nedeniyle O’na değil başkalarına şükreden insanlar vardır, Allah bunlara da nimetlerini bağışlamaya devam eder. O’nu yaratıcıları olarak kabul ettikleri halde O’na isyan eden kimseler de vardır. Fakat Allah tüm bunlara rağmen sayısız nimetlerini fertlere ve toplumlara asırlarca vermeye devam eder.
18. Allah’ın, kendisini inkâr eden ve ona ortak koşanlara neden hâlâ nimetlerini vermeye devam ettiği konusunda bir yanlış anlama ortaya çıkabilir. Bazı bilgisiz kimseler, O’nun böyle kimselere nimetlerini vermeye devam ettiği, çünkü onların yaptıklarından haberdar olmadığı gibi yanlış bir düşünceye kapılabilirler. Kur’an bu konuyu şu şekilde açıklığa kavuşturur: “Gizli ve açık yapılan herşeyi Allah bilir. Buna rağmen nimetlerini günahkârlardan esirgemez, çünkü O merhametlidir; bağışlayandır. O halde, ey akılsızlar, bu yanlış düşünceyi bırakın ve durumunuzu düzeltin.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.