EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 80. VE 85. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
80- Allah, size evlerinizi (içinde) “güvenlik ve huzur bulacağınız yerler” kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem de yerleşme gününde(74) kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler;(75) yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir meta kıldı.
81- Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler,(76) sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler(77) de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır,(78) umulur ki teslim olursunuz.
82- Fakat onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir.
83- Onlar, Allah’ın nimetini bilmektedirler, sonra da inkâr etmektedirler;(79) onların çoğu küfre sapanlardır.
84- Her ümmetten bir şahid(80) göndereceğimiz gün; (artık ondan) sonra ne küfredenlere (özür dilemeleri için) izin verilecek,(81) ne de (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecek.(82)
85- O zulmedenler, azabı gördüklerinde, ne (azab) onlara hafifletilecek, ne de onlara süre tanınacak.
AÇIKLAMA
74. Evler: Arabistan’da çok kullanılan deriden çadırlar.
75. Yani, “Yolculuğa çıkmak istediğinizde kolayca çadır bozup onları taşıyabilirsiniz. Kısa bir mola vermek istediğinizde hemen çadırlarınızı kurup onları dinlenme ve gölgelenme yeri olarak kullanabilirsiniz.”
76. Kur’an şu iki sebep yüzünden soğuktan korunmaya değinmemiştir:
(1) Yaz mevsiminde giyeceklerin kullanılması, yüksek bir kültür seviyesine işaret eder ve daha aşağı kültür seviyelerinin burada anılmasına gerek yoktur.
(2) Sıcak ülkelerde elbisenin kullanılması özellikle anılmıştır. Çünkü bu tür ülkelerde giyecekler, sıcak ve şiddetli rüzgardan korunmak için giyilir. Bu nedenle kişi sıcak rüzgardan korunmak için başını, boynunu, kulaklarını ve tüm vücudunu örtmek zorundadır; aksi takdirde bu sıcak rüzgar insanı öldürebilir.
77. Yani, “Zırh”,
78. “Allah üzerinizdeki nimetini böylece tamamlıyor.”: Allah insanın hayatının her yönüyle ilgili en ufak ihtiyaçlarını ve gerekli olan şeylerini karşılar. Sözgelimi insan vücudunun dış etkilerden korunmasını ele alalım. Allah’ın bu konuda, geniş bir kitap yazılacak kadar çok düzenlemeler yaptığını görüyoruz. Bu düzenlemeler giyinme ve barınma gibi nimetlerde mükemmele ulaşır. Yiyecekleri ele alırsak, bunların da her ihtiyacı karşılayacak kadar çok çeşitli olduğunu görürüz.
Bunun da ötesinde Allah’ın insanların yiyecek ihtiyacını karşılamak için ihsan ettiği araçlar o denli çoktur ki bu çeşitlerin listesi ve değişik yiyecek türlerinin isimlerini yazabilmek için ciltler dolusu kitaba ihtiyaç vardır. Bu yiyecek nimetinin tamamlanmasıdır. Aynı şekilde insan, Allah’ın, insan hayatının her yönü ve her ihtiyacı için verdiği tüm nimetlerin mükemmele eriştiğini ve tamamlandığını görebilir.
79. Burada Allah’ın nimetlerinin inkâr edilmesi ile Mekkeli kâfirlerin pratik hayatlarındaki nimetleri inkâr etmeleri kastedilmektedir. Çünkü onlar tüm bu nimetlerin Allah katından olduğunu inkâr etmiyorlar, fakat bunun yanısıra meleklerin, azizlerin ve ilâhların bunda katkısı olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle de Allah’ın nimetlerine karşı şükürde bu aracıları da ortak yapıyorlardı. Bilakis onlara, Allah’tan daha çok şükran gösteriyorlardı. Allah, onların bu ortak koşmasını, Allah’ın nimetlerini inkâr etme, nankörlük ve O’nun nimetlerini unutma diye nitelemektedir.
80. “Şahit”, o ümmetin peygamberi veya o topluluğu tevhide ve Allah’a ibadete çağıran ve onları şirk, bâtıl inanç ve geleneklerin sonuçlarına karşı ikaz eden ve kıyamet günündeki hesap ile uyaran, Peygamber’in takipçilerinden biri olacaktır. O, topluluğa doğru mesajı verdiği, fakat onların bilerek ve isteyerek o günahları işlediği konusunda şahitlik edecektir.
81. Bu, suçluların kendilerini temize çıkarmaya hiç bir fırsatları kalmayacağı anlamına gelmez, fakat onların suçlarının güçlü belgelerle ıspatlanacağı ve onların mazeret öne sürmeye fırsatları kalmayacağı anlamına gelir.
82. Yani, “Onlara, işledikleri günahlar nedeniyle Rablerinden özür dileme fırsatı verilmeyecektir. Çünkü o gün hüküm günü olacak ve özür dileme ve tevbe etme zamanı çoktan sona ermiş olacaktır.” Kur’an ve hadisler, tevbe etme ve özür dileme yerinin ahiret değil, bu dünya olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu dünyada bile, ölüm alametleri görülür görülmez bu fırsat sona ermektedir. Çünkü kişi ölümün yaklaştığını anladığında, tevbe etmenin ve özür dilemenin bir anlamı olmaz. Günahlarına tevbe zamanı, kişi ölüm sınırına girer girmez sona erer, ondan sonra artık sadece ceza veya mükafat hükmü kalır.