sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 49. VE 51. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 49. VE 51. AYETLER ARASI
01.02.2021
653
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

49- (Ona gidip aynı şeyleri tekrarladıklarında, Firavun onlara) Dedi ki:(20) “Sizin Rabbiniz kim ey Musa?”(21)
50- Dedi ki: “Bizim Rabbimiz,(22) her şeye yaptılışını veren,sonra doğru yolunu gösterendir”(23)
51- (Firavun) Dedi ki: “İlk çağlardaki kuşakların durumu nedir öyleyse?”(24)

AÇIKLAMA

20. Burada ayrıntılar atlanmıştır. Bu ayrıntılar şu surelerde yer almıştır: A’raf: 103-108; Şuara: 10-13; Kasas: 28-40; Naziat: 15-25.
Firavun ile ilgili gerekli bilgiler için bkz. A’raf an: 85
21. Firavun Musa’ya hitap etmiştir, çünkü peygamberlik yönünden Hz. Musa, Hz. Harun’dan önce idi. Firavun Hz. Musa’nın peltek konuşmasından yararlanmak için ona hitap etmiş ve daha akıcı konuşan Hz. Harun’u görmezlikten gelmiş olabilir. Firavun, bu sorusuyla şöyle demek istiyordu: “Sen Rabbinden bana bir mesaj getirdiğini söylüyorsun. Bu Rab da kim? Şunu bil ki Ben Mısır’ın ve Mısırlıların Rabbiyim.” Onun bu iddiası ile ilgili olarak bkz. Naziat: 24, Zuhruf: 51, Kasas: 38 ve Şuara: 29
Firavun’un bu sözü ile kendisinin halkının tek ilahı olduğunu veya Mısır’da başka hiçbir şeye tapılmadığını kastetmemiş olduğuna dikkat edilmelidir. Aslında o kendi hükümranlığını da kendisinin güneş tanrısının insan şeklindeki sureti olduğu iddiasına dayandırıyordu. Mısır tarihinden o dönemde daha birçok tanrı ve tanrıçaya tapıldığını öğreniyoruz. Gerçekte onun iddia ettiği şey, kendisinin sadece Mısır’ın değil, teoride bütün insanlığın siyasi anlamda rabbi (hakimi) olduğu idi. O halde Musa (a.s) ona kendisine itaat etmesi için bir elçi gönderen başka bir üstün varlığın var olduğunu söylememeliydi. Bu bağlamda bazı kimseler Firavun’un bu mübalağalı iddiasından, Firavun’un Allah’ı inkar edip, kendisini O’nun yerine koymaya çalıştığı anlamını çıkarmışlardır. Fakat Kur’an’da Firavun’un Allah’ı göklerin hakimi olarak kabul ettiği sabittir. Mümin: 28-34 ve Zuhruf: 53. ayetler dikkatlice okunduğunda, onun Allah’ı ve melekleri inkar etmediği açıkça anlaşılır. Firavun’un reddettiği husus, Allah’ın elçiler göndererek emirler vermesi ve yeryüzündeki siyasi hükümranlığına müdahale etmesiydi. İzah için bkz. Kasas an: 53.
22. Yani, “Biz her anlamda sadece O’nu Rabbimiz olarak kabul ediyoruz. O bizim Mabudumuz, yaratıcımız, hakimimiz ve dayanağımızdır. O her şeyden yücedir ve O’ndan başka hiçbir rab yoktur.”
23. Bu kısa cümleye çok dikkat edilmelidir. Bu, herşeyi yaratanın ve ona değişik yapı, şekil, yetenek, özellik vs. verenin Allah olduğunu ifade etmektedir. 1) Mesela, insana gördükleri işlere en uygun yapıda yaratılmış olan eller ve ayaklar verilmiştir. 2) İnsana, hayvana, bitkilere, madenlere vb. havaya, suya ve ışığa kısacası her şeye, evrende gördüğü işlev için gerekli olan şekil verilmiştir. 3) Sonra O, herşeye işlevini doğru dürüst yapması için doğru yolunu göstermiştir. Herşeye, kendi yaratılış amacını yerine getirebilmesi için gerekli olan bilgileri öğreten O’dur. Kulağa duymayı, göze görmeyi; balığa yüzmeyi; kırlangıca uçmayı; toprağa bitki çıkarmayı ve ağaca çiçek açıp meyve vermeyi öğreten O’dur. Kısacası O, sadece herşeyin yaratıcısı değil, aynı zamanda herşeyin rehberi ve öğreticisidir de.
Musa (a.s) Firavun ve çevresindekilere mesajı iletebilmek için kısa, fakat anlamı yoğun cümleyi söylemiştir. O sadece, rabbin kim olduğunu soran Firavun’a yeterli bir cevap vermekle kalmamış aynı zamanda onun neden rab olduğunu ve nasıl O’ndan başka rab olamıyacağını da açıklamıştır. Burada ele alınan fikir şudur: Firavun ve onun tebasından herbiri bedenen Allah’a bağlı olduğu ve Allah’ın yol göstermesi ile çalışan bedeninin çeşitli organlarının işlememesi halinde bir an bile yaşayamayacağı için, işte bu nedenle Firavun’un tebasının rabbi olduğunu iddia etmesi saçmadır. Ve halkın da onu rab olarak kabul etmeleri bir aptallıktır.
Bunun yanısıra Musa (a.s) , Firavun’un reddettiği peygamberliğin gerekli olduğu konusuna da kısaca işaret etmiştir. Allah, evrendeki herşeye doğru yolu gösterdiğine göre insanların doğru yol gösterilme ihtiyacını da karşılamalıdır. Hayvanların ve kuşların hidayeti (yol gösterilmesi) içgüdü ile olur. Oysa akıl sahibi insanlara akla yakın ikna sistemleri ile insanları doğru yola yönelten peygamberler gönderilir.
24. Firavun’un sorduğu soru çok kurnazca bir soruydu. Bu soruyla şöyle demek istiyordu: “Eğer herşeye ayrı ayrı yaratılışını verenden başka rab yoksa, yüzyılardan beri başka ilâhlara tapan bizim atalarımızın hali ne olacak? Tüm bu insanlar hatalı mıydı? Hepsi azabı mı haketti? Onların aklı yok muydu?” Böylece Firavun belki atalarına saygısızlık gösteren Hz. Musa’ya karşı sinirini yatıştırmak istiyordu. Aynı zamanda Firavun saray adamlarını ve diğer Mısırlıları Hz. Musa’nın davetine karşı kışkırtmak istiyordu. Bu oyun, hakka davet eden herkese karşı oynanmış ve aklı ermeyen kişileri kışkırtmakta her zaman etkili olmuştur. Bu kurnazca oyuna burada değinilmiştir, çünkü aynı oyun Mekkeliler tarafından Peygamberimiz’e (s.a) karşı da oynanıyordu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.