sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 34. VE 37. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 34. VE 37. AYETLER ARASI
02.04.2020
588
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

34- Ey iman edenler, gerçek şu ki, (Yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar.(33) Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar ise, onlara da acıklı bir azabı müjdele.
35- Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) “işte bu, kendileriniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın” (denilecek) .

AÇIKLAMA

33. Bu dini önderler şu iki günahtan dolayı suçludurlar: Birincisi, bunlar aslı esası olmayan fetvalar satarak, rüşvet, hediye ve mükafatlar alarak halkın elindeki serveti yiyip tüketirler. Aynı şekilde bu kimseler, halkı kendilerinden, henüz hayattayken kurtuluş ve beratlarını satın almaya teşvik eden ve ölümlerini, evlenmelerini bu cennet ‘tekelciler’inin koyduğu bir fiyatı ödemeye bağımlı kılan dini tören ve düzenlemeler icad ederler. Bu günaha ilaveten ikinci olarak da, kendi çıkarları için çeşitli sapıklıklara meydan vermek ve her hakiki tebliğ yolu üzerine alimane hilelerini “muttaki” gibiymişcesine şüphelerini dikmek suretiyle insanları Allah yolundan alıkoyarlar.

36- Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında on ikidir.(34) Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin(35) ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın.(36) Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.
37- (Haram ayları) Ertelemek ancak küfürde bir artıştır. Bununla kâfirler şaşırtılıp-saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar.(37) Yaptıklarının kötülüğü kendilerine ‘çekici ve süslü’ gösterilmiştir. Allah, küfre sapan bir topluluğa hidayet vermez.

AÇIKLAMA

34. Bu, Allah’ın güneşi, ayı ve yeryüzünü yarattığı günden beri, yeni ayın sadece ayda bir kez belirdiği ve böylece yılın da daima oniki aydan oluştuğu anlamına gelir.
Burada bu noktaya değinilmesinin nedeni, putperest Arapların, helal saydıkları haram aya karşılık takvime fazladan koydukları aylarla yılın aylarını 13’e veya 14’e yükseltmelerini sağlayan “nesi” (37. ayet) uygulamasının reddedilmesidir. (Daha geniş açıklama için bkz. an: 37)
35. “…kendinize zulmetmeyin…”: “Haram aylarda sonuçta size de zararı dokunacak karışıklıklar çıkararak, bu aylarda savaşın haram kılınmasına sebep olan iyiliklerin boşa gitmesine izin vermeyin.” Haram aylardan; Zilkade, Zilhicce ve Muharrem hacc için; Recep ayı Umre içindir.
36. Yani, “Eğer müşrikler bu aylarda savaşmaktan vazgeçmezlerse, siz de onlarla savaşabilirsiniz ve onların size karşı oluşturdukları birlik gibi siz de birlik olup bir saf halinde onlara karşı koyabilirsiniz.” Bu ayet, Bakara suresi 194. ayet ile açıklanmıştır.
37. Putperest Araplar ” ” uygulamasını iki şekilde yapıyorlardı. Ne zaman işlerine gelse bir haram ayı; kendi arzularına göre savaş ve intikam için adam öldürmenin helal olduğu normal bir ay gibi kabul ediyorlardı. Daha sonra haram ayların sayısında oluşan eksikliği tamamlamak üzere, bu ayın yerine başka bir ayı haram ay ilan ediyorlardı.
Nesî’nin ikinci şekli ise, ay yılı ile güneş yılını dengeye getirmek için yıla bir ay daha eklemeleriydi. Böylece hacc, her yıl aynı mevsime denk geliyor ve haccı ay yılına göre tayin etme sırasında karşılaşılan tüm güçlük ve zahmetlerden kurtulmuş oluyorlardı. Bu şekilde hacc 33 yıl boyunca gerçek tarihinden başka bir tarihte yapılmış oluyordu. Ancak 34. yılda Hacc olması gereken tarihte Zil-Hicce’nin 9 ve 10’unda ifa edilebiliyordu. Hz. Peygamber’in (s.a) veda haccını yaptığı yıl, tarihler bu şekilde dönerek, ay takvimine göre gerçek Hacc mevsimine denk gelmişti. Bu nedenle Hz. Peygamber (s.a) Arafat’taki tarihi hutbesinde şöyle demişti: “Bu yıl hacc günleri, uzun müddet devir yaptıktan sonra gerçek ve tabii tarihine rastladı.” H. 9. yılda Veda Haccı’ndan beri de hacc günleri, asıl tarihine denk gelmekte, ay takvimine göre belirlenmektedir.
İslam hukuku nesî’yi haram kılıp yasaklayarak, bu uygulamanın nedenini oluşturan iki amacı da günah olarak ilan etmektedir. Birincisi, onlar sadece Allah’ın haram kıldığını helal saymakla kalmamışlar, aynı zamanda kanuna uyarmış gibi görünüp Allah’ı kandırmaya çalışmışlardı. Hacc mevsimini güneş yılına göre sürekli aynı zamana denk getirmekten oluşan ikinci gayeleri ise, kamu yararına yapılan zararsız bir şeymiş gibi görünmesine rağmen aslında ilahi kanuna karşı en büyük isyanlardan biriydi. Bu uygulama, zorunlu ibadetlerin zamanını belirlemede güneş takvimini değilde ay takvimini ölçü tayin eden ilahi kanunun asıl gayesini ortadan kaldırmış oluyordu. Allah bunu müslümanlara birçok hayırlar ihsan etmek için emretmişti. Bu hayırlardan biri de kullarının, yılın her anında ve her koşulda O’nun emirlerine itaat edecek şekilde eğitilmeleriydi. Mesela Ramazan ayı dönüşümlü olarak yılın tüm mevsimlerine denk gelir ve müslümanlar, kış olsun yaz olsun, mevsim yağışlı veya kurak olsun O’nun emirlerine itaat etmeye alışırlar. Bu, onlara ilahi kanunun zorunlu kıldığı tüm ibadetlerin asıl gayesi olan mükemmel bir ahlak eğitimi verir. Aynı şekilde Hacc günleri de ay takvimine göre çeşitli mevsimlere denk gelir. Böylece Allah’ın kulları şartları olsun veya olmasın tüm mevsimlerde yolculuk yapmak zorunda kalırlar. Bunun sonucunda müslümanlar, ilahi imtihanı her tür koşulda başarı ile verirler ve bu emirlere itaat etmekte sabır ve sebat göstermeyi öğrenirler.
Tabii ki böyle bir eğitim onların, kişinin Hak uğrunda savaş vermesi gerektiği diğer alanlarda başarılı bir konumda olmalarını sağlar.
İşte şimdi nesî’nin neden haram kılınıp yasaklandığı açıklığa kavuşmuş oldu. Bu uygulama, haccın ve haram ayların asıl gayesini hiçe sayarak, müşriklerin kendi çıkarlarına uygun olması için hacc mevsiminin sürekli (güneş yılına göre) belirli bir tarihe denk gelmesi için yapılıyordu. Bu, onların Allah’a isyan ettikleri ve kendilerinin ondan bağımsız kıldıkları anlamına gelir ki, bu da küfürdür. Bunun yanısıra İslam evrensel bir dindir ve tüm insanlar içindir. Eğer oruç ve hacc dönemleri, güneş yılının aylarına göre belirli zamanlara yerleştirilse, bu dönem herkese eşit olarak uymaz. Bunun sebebi de bu dönemlerin değişik ülkelerde her yıl aynı mevsime yani sürekli kış veya yaz, çok sıcak veya çok soğuk, yağmurlu veya kurak, ekim dönemi veya hasat dönemine denk gelmesidir.
Bu bağlamda, nesî’nin yasaklanmasının H.9. yılın hacc mevsimine denk geldiğine ve bir sonraki yıl haccın ay takvimindeki tarihlere uygun bir zamanda yapıldığına da dikkat edilmelidir. O zamandan beri hacc vazifesi her yıl tam zamanında yapılmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.