EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 61. VE 64. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
61- İçlerinden peygamberi incitenler ve: “O (her sözü dinleyen) bir kulaktır” diyenler vardır.(69) De ki: “O sizin için bir hayrın kulağıdır.(70) Allah’a iman eder, müminlere inanıp-güvenir(71) ve sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah’ın Resulüne eziyet edenler, onlar için acıklı bir azab vardır.”
62- Sizi hoşnut kılmak için Allah’a yemin ederler; oysa mü’min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve Resulü daha layıktır.
63- Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve Resulüne karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur.
64- Münafıklar, kalblerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin aleyhlerinde indirilmesinden çekiniyorlar.(72) De ki: “Alay edin. Şüphesiz, Allah, kaçınmakta olduklarınızı açığa çıkarandır.”
AÇIKLAMA
69. Bu, münafıkların Hz. Peygamber’e (s.a) yönelttikleri suçlamalardan biriydi. Hz. Peygamber (s.a) herkesi dinlediği ve herkesin istediği şeyi söylemesine izin verdiği için onlar bunu hata olarak görürler ve şöyle derlerdi: “O saf bir adam. Herkes ona rahatça yaklaşıp dilediğini söyleyebilir, o da hemen her duyduğuna inanıyor!” O’nun herkesi dinlemesi aslında iyi birşeydi, Fakat münafıklar fakir ve mütevazi müslümanların Hz. Peygamberin (s.a) yanına yaklaşmalarını engelleyebilmek için, bunu sanki kötü bir özellik imiş gibi yaydılar. Münafıklar, bu gerçek müminlerin kendi düzenlerini, kötülüklerini ve düşmanca konuşmalarını gidip Hz. Peygamber’e (s.a) haber vermelerinden hoşlanmıyorlardı. Hz. Peygamber’in (s.a) kendileri gibi “saygın” kimseleri değil de, bu fakir ve basit insanları dinleyip onlara inanmasına çok kızıyorlardı.
70. Bu suçlamaya verilen cevap iki noktayı ifade etmektedir. Birincisi: “Gerçi Peygamber (s.a) herşeyi dinler, ama sadece hayırlı ve toplum yararına olan şeyleri dikkate alır. Çünkü o kötü ve günah olan şeyleri dinleyen veya bunları teşvik eden bir kimse değildir. İkincisi: “Onun sabırla herbirinizi dinlemesi sizin hayrınızadır. Aksi takdirde sizin Allah yolunda savaştan geri kalabilmek için bahaneler öne sürmenize izin vermezdi. Eğer o sabırlı olmasaydı sizin sahte iman iddialarınızı ve İslam hakkındaki iki yüzlü dileklerinizi dinlemez ve sizi yaptığınız kötülüklerden hesaba çekip Medine’de yaşamanızı imkansız hale getirebilirdi. O halde, onun herkesi dinlemesinin sizin hayrınıza olduğu apaçık bir gerçektir.”
71. Yani, “Siz onun herkesi dinlediği konusunda yanılıyorsunuz. O sadece gerçek müminlere güvenir. Bu nedenle sizin hakkınızda, sadece yalan ve dedikodudan uzak iyi ve güvenilir kimselerin ulaştırdığı haberlere inanır. Onların sizin hakkınızda söyledikleri şeyler doğruydu ve doğru olarak kabul edilmeliydi.”
72. Münafıklar, gizli planlarının Kur’anda, kendilerini büyük bir hezimete uğratacak şekilde açığa çıkarılacağından korkuyorlardı. Gerçi Hz. Muhammed’in (s.a) Allah’ın Rasulü olduğuna inanmıyorlardı, ama dokuz yıllık tecrübeler onlara, Hz. Peygamber’in (s.a) kendi gizli sırlarını öğrenebildiği doğaüstü güçlere sahip olduğunu ve bunları Kur’an’a yerleştirdiğini göstermişti. (Münafıklar Kur’an’ı, Hz. Peygamber’in (s.a) yazdığına inanıyorlardı.)