sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 12. VE 15. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 12. VE 15. AYETLER ARASI
08.05.2020
615
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

12- İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken yada ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.
13- Andolsun, sizden önceki nesilleri,(16) peygamberleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulme(17) saptıkları ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu-günahkâr olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

AÇIKLAMA

16. Arapçada “karn” kelimesi genel anlam itibariyle “aynı dönemde yaşayan insanlar” için kullanılır. Fakat Kur’an bu kelimeyi başka bir nisbet için de kullanmaktadır. Kur’an’da “karn” ile güç ve iktidar sahibi kılınmış bütünüyle ya da kısmen dünya liderliğine getirilmiş bir topluluk kastedilmektedir. Böyle bir topluluğu yıkıma uğratmanın bir yolu, bütünüyle helak etmektir, fakat başka yıkım biçimleri de vardır.
17. Burada “zulm” kelimesi bilinen sınırlı anlamıyla kullanılmamıştır. Kelime Allah’a kul olmanın hadlerini aşan insanların işlediği tüm günah biçimlerini kapsamına almaktadır. (Lütfen bkz. Bakara. an: 49)

14- Sonra, nasıl yapıp-davranacaksınız diye gözlemek için, onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık.(18)
15- Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: “Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir.”(19) De ki: “Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem, benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, kuşkusuz ben, büyük günün azabından korkarım.”(20)

AÇIKLAMA

18. Surenin 13. ve 14. ayatleri, belirli bir topluluğu göstermek üzere Araplar’a adeta şöyle hitab etmektedir: “Ey Arabistanlı peygamber, sizden önce gelip geçmiş kavimlerden bir ders al. Kendi dönemlerinde onlara iyi amellerde bulunmaları için bir fırsat verilmişti. Fakat onlar bu fırsatı kullanacak yerde, kendilerine kılavuzluk etmek üzere gönderilen peygamberlerin getirdiklerini inkar edip zulüm ve isyan tavrını benimsediler. İmtihanımızı kazanamayınca biz de onlardan liderliği kaldırdık.
Şimdi ey Araplar, tam dönüm noktasındasınız ve onların yerine geçirildiniz. Size de Rasulümüz Muhammed’in (s.a) önderliğinde aynı salih amellerde bulunabilmeniz için fırsat verilmiştir. Seleflerinizin kaybettiği imtihanın bir benzerini geçirmekte olduğunuzu anlamalısınız. Eğer onların akıbetine uğramak istemiyorsanız, bu akıbetten bir ders çıkararak ve onların helakine neden olan hatalardan kaçınarak bu fırsatı değerlendirmek zorundasınız.”
19. Onlar bu sözleriyle iki şeye atıfta bulunmaktaydı ve öncelikle demek istedikleri şey şuydu: “Muhammed’in ilahi vahy olarak sunduğu şey aslında kendi aklının bir ürünüdür fakat onu, sırf iddiasını güçlendirmek için Allah’a bağlıyor.” İkinci olarak da şunu kastetmekteydiler: “Eğer kavmine lider olmak istiyorsan onlara öyle bir mesaj sun ki, bu dünyada mülk içinde yaşasınlar. Ayrıca Tevhid akidesinden, ahiret inancından ve öğretinde yer alan ahlaki kurallardan vazgeç. Bu mümkün olmayacaksa, Kur’an’da öyle değişiklikler yap ki, bizimle senin aranda değiş-tokuş usulü bir uzlaşma meydana gelsin. Bu değiş-tokuş öyle gerçekleşmeli ki, senin Tevhid’in içinde bizim şirkimize bir yer açılabilsin; kendi ibadetlerimizi yapabilelim; ahirette kurtuluşumuz sağlansın, dünyada yaptıklarımıza da bakılmasın. Senin mutlak ahlakını kabul etmediğimizi de bilesin: Bu yüzden önyargılarımıza, ibadet törenlerimize geleneklerimize, şahsi ve kavmi çıkarlarımıza ve dahi şehvetlerimize meşruiyet vermelisin. Biz karşılıklı ittifakla, bu dini taleplerin bir listesini çıkarmalıyız, diyoruz, bu ittifakın Allah’ın haklarını icra etmek üzere üzerimizde bir yaptırımı olmalı; bununla birlikte de dünya işlerimizi kendi istediğimiz gibi özgürce yönetebilmeliyiz. Böyle bir uzlaşma zorunludur çünkü insan hayatının tüm yönlerini Tevhid öğretisinin ve ahiret inancının gereklerine ve İslami şeriatın düzenlemelerine göre tanzim edilmesini öngören isteğini kabul etmemiz imkansız.”
20. Bu yukarıda geçen iki isteğe cevaptır: “Benim bu kitaptakilerde herhangi bir değişiklik yapma yetkim yok; çünkü onun sahibi ben değilim; ancak bu kitabı bana gönderen Allah’tır. Bu yüzden onun hakkında herhangi bir uzlaşmaya mahal yoktur. Onu kabul edecekseniz, nasılsa öyle kabul etmelisiniz. Yoksa ister kabul edin, isterseniz reddedin.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.