EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 26. VE 31. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
26- (Yusuf) Dedi ki: “Onun kendisi benden murad almak istedi.” Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti:(24) “Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.
27- Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir. (25)
28- Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası) : “Doğrusu bu, sizin düzeninizden (biri) dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür” dedi.
29- “Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sende (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkârlardan oldun.”(25/a)
30- Şehirde (birtakım) kadınlar: “Aziz (Vezir’) in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görmekteyiz.” dedi.
31- (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler(26) hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün) ” dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler.
AÇIKLAMA
24. Öyle görünüyor ki, evin efendisi manzarayla karşı karşıya geldiğinde eşinin ev halkından biri kendisine eşlik etmekteydi ve olayı dinlediğinde şu teklifi yapmıştı. “İkisi de birbirini suçluyor ve aralarında ne geçtiğini gören bir şahit de yok. Bu durumda etraftan bir ipucu bularak karar vermeliyiz, Yusuf’un gömleği olayı aydınlatmak için iyi bir ipucudur.” Açıktır ki, bu, mesele hakkında hükmedebilmek için zekice bir yoldu ve bu yüzden mucizeye de gerek kalmamıştı. Bazı rivayetlere göre bu şahit, beşikte yatan bir çocuktu ve Allah olayın gerçeğine tanıklık edebilsin, bir delil getirsin diye ona konuşma gücü vermişti. (Bkz. Talmud’dan iktibas, Paul İzak Harşuni Londra, 1880, sh: 256) Fakat bu rivayet herhangi bir hüccet tarafından te’yid edilmemiştir. Bilakis bu rivayet israiliyata dayanmaktadır. Apaçık, sarih ve makul olan dururken, sahih dururken, sahih olmayan rivayetlere dayalı mucizevi bir yoruma gitmek için hiçbir sebep yoktur; şahit, kadının aile efradından akıllı, tecrübeli biriydi. Öyleki görürgörmez olayın gerçeğini hemen kavramıştır. Kendisinin yargıç olma ihtimali sözkonusudur.
25. Öne sürülen delilde şu tazammun ediliyor: “Eğer Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa, saldırgan olan Yusuf’tur ve kadın namusunu korumak için mücadele vermiştir. Yok eğer gömlek arkadan yırtılmışsa, çok açıktır ki, Yusuf kadından kaçmaya çalışmış ve kadın onun arkasından kuvvetlice çekmiştir. “Bu ipucu başka bir şeyi daha tazammun etmektedir. Şahit, efendisinin dikkatini yalnızca Hz. Yusuf’un (a.s) gömleğine çekerken kadının bedeninde ve elbisesinde şiddet kullanıldığına dair herhangi bir emarenin bulunmadığını da göstermek istemiştir. Öyle ya, saldıran Hz. Yusuf olsaydı kadının bedeninde de, elbisesinde de bir takım işaretler bulunması gerekmez miydi?
25/a. Olayın Kur’an, Kitab-ı Mukaddes ve Talmud’ta zikredilişini karşılaştırmalı olarak göstermek faydalı olacaktır.
Kitab-ı Mukaddes şöyle der: “Ve kadın benimle gel, diyerek onun elbisesinden tuttu. (Yusuf) giysisini kadının elinde bırakarak kaçtı, dışarı çıktı. Kadın onun giysisini elinde bırakıp kaçtığını görünce evin hizmetkârlarını çağırarak “bakın” dedi, “kocam bizi eğlendirsin diye bir İbrani getirmişti ya bize, benimle yatmayı teklif etti ve ben ağlayıp çığlık atmaya başladım. Sonra bağırıp ağladığımı görünce giysisini bende bırakarak kaçıp gitti”. Ve kadın kocası gelinceye dek (Yusuf’un) giysisini elinde alıkoydu. Daha sonra efendi, karısının “senin kölen bana şunları şunları yaptı” diye anlattıklarını dinledi ve kanı beynine sıçradı. Ve Yusuf’un efendisi onu alıp kralın mahkumlarının bulunduğu zindana tıktırdı. ” (Tekvin, 39:12-16, 19-20)
Yukarıdaki rivayetin beceriksizce düzenlendiği ortadadır. Bu rivayete göre Hz. Yusuf’un (a.s) öyle bir elbisesi varmış ki, asılınca hepsi kadının elinde kalıvermiş. Sonra Hz. Yusuf (a.s) elbisesini kadında bırakarak çırılçıplak kaçmış olmalı (!) adeta kendi cürmüne apaçık delil teşkil etsin diye elbisesini kadının ellerinde bırakarak (!) .
Şimdi de Talmud’a dönelim. Şöyle diyor Talmud: “… suçlamaları dinleyen Potifar hemen delikanlının şiddetli şekilde kamçılanmasını emretti. Muhakeme etmeden Yusuf’a yükledi suçu… Yırtık elbisenin kendisine getirilmesini emrettiler ve yaptıkları tahkikat sonunda Yusuf’u “suçsuz” ilan ettiler”. (The Talmud Selections, H. Polano, sh: 8l-82) . Besbelli ki bu rivayet de hatalıdır. Çünkü böyle yüksek mevkideki bir kimsenin tutup da kölesinin, karısına tecavüz edip etmediği davasını mahkemeye getirmesi düşünülemez. Görülüyor ki, hikayenin Kur’anî versiyonu, onun sözde oryantalistlerin ileri sürdüğü gibi İsrailî bir kaynaktan alınmadığının, aksine, bu muharref rivayetleri tashih edip dünyaya işin hakikatını anlattığının apaçık bir delilidir.
26. Eski Mısırlılar bu tür şölenlerde misafirlerin yaslanması için yastık ve minderler kullanırlardı. Mısır’da ele geçen arkeolojik bulgular bunu teyid etmektedir.
Bu şölenden Kitab-ı Mukaddes’te hiç söz edilmez; fakat Talmud’da Kur’an’dakinden az bir farkla zikredilmiştir. Kur’an’da anlatılanın tabii, hayata uygun ve ahlaki dersler veren yönünü ayrıca belirtmeye, Talmud’dakinde ise bu özelliklerin bulunmadığını söylemeye gerek yok.