EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 42. VE 45. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
42- İkisinden kurtulacağını, sandığı kişiye dedi ki: “Efendinin katında beni hatırla.” Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.(35)
43- Hükümdar(36) “ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin”(37) dedi.
44- Dediler ki: “(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz.”
45- O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve: “Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) (38) gönderin” dedi.
AÇIKLAMA
35. Bazı müfessirler bu ayeti şöyle yorumlar: “Şeytan Hz. Yusuf’a (a.s) Rabbini (Allah’ı) unutturdu. Allah’tan daha çok bir insana güvendi. Köleden efendisine kendisini serbest bırakması için hakkında sözetmesini istedi. Bu yüzden Allah onu, bir süre daha zindanda tutarak cezalandırmış oldu.” Aslında böyle bir yorum tümüyle hatalıdır. Allame İbn Kesir, ilk müfessirlerden olan Mücahid, Muhammed İbn İshak ve bir takım müfessirlerin dediklerine göre ayette geçen “ona” (hu) zamiri (Yusuf’a (a.s) değil) , serbest kalacak olan adama racidir. Bu durumda ayetin anlamı şöyle olacaktır: “Şeytan onu (yani serbest kalacak adamı) öylesine ihmale daldırdı ki adam ondan (yani Hz. Yusuf’tan (a.s) ) rabbine (yani efendisi olan krala) bahsetmeyi unuttu.” İlk görüşte olan müfessirler, bu türlü yorumlarını teyid etmek için bir de hadise başvururlar. Bu hadise göre Rasulullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer Yusuf peygamber söylediğini söylememiş olsaydı daha yıllarca zindanda kalmayacaktı.” Ne var ki Allame İbn Kesir şöyle demektedir: “Bu hadis, kabul edilemez çünkü rivayet zinciri zayıftır. Dahası ravilerden ikisi, Sufyan bin Vakıı ile İbrahim bin Yezid, güvenilir kişiler değildir”. Bırakalım rivayetin teknik temelindeki zayıflığı, hadis sağduyuya da aykırıdır. Haksızlığa uğramış böyle bir kimse kurtulmak için birtakım yollara başvuruyorsa bu, onun Allah’ı unutması, O’na dayanmaktan vazgeçmesi demek değildir.
36. Hapis yıllarındaki olayların değerlendirilmesi bırakılarak kıssa, tekrar Hz. Yusuf’un (a.s) dünyevi mertebesini yükseltmeye başladığı zamandan başlatılıyor.
37. Kitab-ı Mukaddes ve Talmud’a göre kral gördüğü rüyalardan ötürü oldukça ürkmüş ve kafası karışmıştı. Bu yüzden ülkesi çapında bir ferman çıkararak tüm bilgin, kahin ve sihirbazları bu rüyaları yorumlamaya çağırmıştı.
38. Kur’an, aşçıbaşının ricasını çok öz olarak anlatmakta, fakat Kitab-ı Mukaddes ve Talmud ayrıntılarıyla vermektedir. Bu iki kitaba göre (ki böyle olması bir nedene dayanmaktadır) aşçıbaşı Hz. Yusuf’un (a.s) hapisteki yaşantısını ve rüyalarını nasıl isabetli biçimde yorumladığını anlatmış ve kendisinden Hz. Yusuf’un (a.s) bu amaçla zindandan çıkarılması için niyazda bulunmuştu. Böylece hapise gidip, Hz. Yusuf’tan (a.s) rüyanın tabirini sormak için müsaade istemişti.