sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ANKEBUT SURESİ 10. AYET

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ANKEBUT SURESİ 10. AYET
07.10.2021
799
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

10- İnsanlardan öylesi vardır ki, “Allah’a iman ettik” der;(13) fakat Allah uğruna eziyet gördüğü zaman, insanların (kendisine yönelttikleri işkence ve) fitnesini Allah’ın azabıymış gibi sayar;(14) ama Rabbinden ‘bir yardım ve zafer’ gelirse, andolsun: “Biz gerçekten sizlerle birlikteydik” demektedirler.(15) Oysa Allah, âlemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir?

AÇIKLAMA

13. Konuşmacı tekil olduğu halde çoğul zamiri kullanır ve “inandık” der. İmam Razi bu konuda çok ince bir noktaya değinmiştir. İmam Razi, bir münafığın her zaman müminlerden sayılmak istendiğini ve imanından sanki diğerleri gibi gerçek bir müminmiş gibi bahsettiğini söyler. Bu münafığın durumu, iyi bir savaş ortaya koyup düşmanları sürüp götüren bir ordu ile savaş alanına çıkan korkak bir askerin durumu gibidir. Böyle bir asker savaşa hiç katkıda bulunmamış olabilir, fakat evine döndüğünde sanki savaşın en büyük kahramanlarından biri imiş gibi “İyi bir savaş ortaya koyduk ve düşmanı sürüp çıkardık” der.

14. Yani, “Allah’ın azabından korkularak nasıl küfür ve günahlardan sakınılırsa, bu adam da insanların işkencelerinden korkarak iman ve iyilikten sakınıp kaçar. İman ettikten sonra kafirlerin tehditleri, hapsetmeleri ve işkenceleri ile karşı karşıya kalınca, küfrü nedeniyle, Allah’ın, öldükten sonra cehennemde vereceği ceza ve azabın bundan daha şiddetli olamayacağını düşünür. Bu nedenle zamanı gelince öte dünyadaki cezasını çekmeye ve bu dünyadaki azaptan kurtulup kolay bir hayat sürmek için imandan vazgeçip kafirlere katılmaya karar verir.”
15. Yani, “Bugün o bedenini kurtarmak için kafirlere katılmış ve Allah’ın dinini yüceltme yolunda bir diken batmasına katlanmaya bile hazır olmadığı için müminleri bırakmıştır. Fakat Allah, kendi yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlara zafer ihsan ettiğinde, bu kimse zaferin meyvelerinden payını almak için ortaya çıkacak ve müslümanlara: “Kalplerimiz sizinleydi; kazanmanız için dua ettik; sizin göreve bağlılığınızı ve fedakârlıklarınızı takdir ettik” diyeceklerdir.”

Burada, dayanılmaz işkence, zarar ve aşırı korku anında samimi bir kalple imanında sabit kalmak şartıyla kişinin islâm’dan döndüğünü ilan etmesine izin verildiğine dikkat edilmeledir. Fakat baskı anında hayatını kurtarmak için İslâm’dan döndüğünü söyleyen samimi bir müslümanla, ideolojik olarak İslâm’ın doğru bir din olduğuna inanan, fakat iman yolunda karşılaşılan tehlike ve güçlükleri görünce kafirlere katılan bir fırsatçı arasında çok büyük bir fark vardır. Görünüşte birbirlerinden pek farklı değildirler, fakat onları değişik kutuplara yerleştiren farklı nokta şudur: Baskı anında İslâm’dan döndüğünü söyleyen samimi müslüman, İslâm’a sadece ideolojik olarak bağlı olmaya devam etmekle kalmaz, aynı zamanda pratikte hisleri de her zaman İslâm ve müslümanlar tarafında olmaya devam eder: Onların başarısını savunur, yenilgisine üzülür. Baskı altında bile müslümanlarla işbirliği yapma konusundaki her fırsatı değerlendirmeye çalışır, düşmanların zincirleri bir miktar gevşediğinde iman kardeşleri ile birleşme çareleri aramaya başlar. Bunun aksine fırsatçı, iman yolunun uyulması zor bir yol olduğunu ve İslâm’ın yanında yer aldığında karşılaçağı dezavantajların, küfrün yanında yeraldığında karşılaşacaklarından daha fazla olduğunu farkederse, kişisel emniyeti ve dünyevi çıkarları için İslâm’dan ve müslümanlardan yüz çevirip kafirlerle dostluklar kurar ve kendi çıkarları için imana apaçık ters ve müslümanlara zararlı olduğu halde kafirlere her tür yardım ve hizmeti yapmaya hazır olur. Fakat aynı zamanda, İslâm’ın gelecekte bir gün kazanabileceği ihtimaline de gözlerini kapamaz. Bu nedenle ne zaman müminlerle bir konuşma fırsatı ele geçirse, ileride zamanı gelince sözlerinin fayda sağlayabilmesi için, müslümanların fikir ve inançlarını kabul ettiğini, fedakârlıklarını takdir ettiğini söyler. Kur’an’ın başka bir yerinde yine münafıkların bu çıkarcı davranışlarına şöyle değinilmiştir: “Münafıklar sizi yakından gözetleyip durmaktadırlar. Eğer size Allah tarafından bir fetih gelirse: “Biz de sizinle beraber değil miydik?” derler. Eğer savaşta kafirler üstün gelirse “Biz size üstünlük sağlayıp, sizi müminlerden korumadık mı?” derler.” (Nisa, 141)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.