EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CİN SURESİ 11. VE 16. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
11- “Gerçek şu ki, bizden salih olanlar da vardır ve bizden bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.”(11)
12- “Biz şüphesiz, Allah’ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiç bir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.”(12)
13- “Elbette biz, o yol gösterici (Kur’an’ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.”(13)
14- “Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allah’a) teslim olanlar, artık onlar ‘gerçeği ve doğruyu’ araştırıp-bulanlardır.”
15- Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır.(14)
16- Eğer (16) onlar (insanlar ve cinler) , yol üzerinde ‘dosdoğru bir istikamet tuttursalardı’, mutlaka biz onlara bol miktarda su içirir (tükenmez bir rızık ve nimet verir) dik.(16)
AÇIKLAMA
11. Yani, “Ahlaki bakımdan bizde de iyi ve kötü iki tip cin vardır. İtikat bakımından da tek bir dinimiz yoktur. Muhtelif guruplara bölünmüş vaziyettiyiz.” İman eden cinler bu sözleri söyleyerek kendi kavimlerine “doğru yolu bulmaya muhakkak ihtiyaçları olduğunu” anlatmaya çalışıyorlardı.
12. Yani bizim bu düşüncemiz bize kurtuluş yolunu gösterdi. Çünkü biz Allah’tan korkmuyor değildik zaten. İnanıyorduk ki eğer biz Allah’a itaatsizlikte bulunsak O’ndan kurtulamayacağız. Onun için Allah tarafından doğru yolu gösteren bu kelâmı işittik. Ve doğru yolu öğrendikten sonra da önceki yanlış inançlarımız üzerinde -ki bu inançları aramızdaki bazı beyinsizler yaymaktaydı- hala ısrar etmeye cesaret edemeyiz.
13. Burada hakkın verilmemesiyle kastedilen, yaptığı iyiliklere karşılık hakettiğinden az bir karşılık verilince bunun zulüm olduğudur. Çünkü onun yaptığı iyiliğin tam karşılığını vermemek, işlediği suç için daha büyük bir ceza vermek ve hiç suç işlemediği halde azap, haksız bir zulümdür. Fakat iman eden bir kimse için Allah indinde böyle bir haksızlık olacağı kaygısı yoktur.
14. Şimdi, eğer cin ateşten yaratılmış ise bunlar cehennem ateşine atıldıklarında, ateşten oldukları için bir şey olmayacaktır şeklinde bazen bir soru sorulabilir. Cevaben deriz ki, Kur’an’a göre insan da topraktan yaratılmış değil midir? Meselâ, insana taş gibi olmuş bir kuru toprak parçası atılsa o kişinin canı yanacaktır. Aslında insanın cismi yeryüzü maddelerinden yaratılmışsa da bu madde et, deri, kemik vs. gibi değişik bir hal almıştır. Ama o maddelerden insan bir acı çekebilir. Aynı yaklaşımla cin de yapı itirabiyle ateşten yaratılmış bir mahluktur, ama daha sonra can ve his taşıyan bir mahluk haline gelmiştir. Ve dolayısıyla ateş ona ceza verebilir. Bkz. İzah için Rahman Suresi dipnot 15.
15. Yukarıda, cinlerin sözleri bitmektedir. Buradan itibaren Allah’ın (c.c) buyruğu başlamaktadır.
16. Aynı husus Nuh Suresi’nde de ifade edilmektedir. “Allah’tan mağfiret dileyin… üzerinize gökten sağanak yağdırsın.” (Bkz. Nuh, an: 12) Burada suyun sağanak halde olması, nimetlerin bolluğuna kinaye olarak kullanılmıştır. Çünkü belirli bir yere yerleşmek orada su varsa olur. Eğer su olmazsa zaten hayat devam edemez, hiçbir temel ihtiyaç kolayca elde edilemez ve herhangi bir işlem gerçekleşemez.