sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATİR SURESİ 31. ve 33. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATİR SURESİ 31. ve 33. AYETLER
27.01.2022
588
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

31- Kendinden öncekini(53) doğrulayıcı olarak sana Kitap’tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.(54)
32- Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık.(55) Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi kendi orta yoldadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışır-öne geçer. İşte bu, büyük fazlın(56) kendisidir.
33- Adn cennetleri (onlarındır) ; oraya girerler;(57) orada altından bileziklerle ve incirlerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri de ipektir.

AÇIKLAMA

53. Bu Peygamber (s.a) sizlere şaşılacak bir mesaj getirmemiştir. Sadece daha önce gelen peygamberlerin taşıdıkları mesajı teyid etmektedir ki, bu zaten ezelî ve ebedî hakikattir.

54. Allah’ın sıfatlarını beyan etmekle insanların hayrına ve hidayetine delâlet eden hakikate işaret olunmaktadır. Hidayet insanın yararınadır, çünkü Allah insan için neyin yararlı olduğunu bilir. Allah Hâlık olduğu için insanın fıtratını en iyi bilen ve ona en doğru yolu gösterendir.

55. Burada, Allah’ın Hz. Peygamber’den (s.a) sonra Kitab’ı ulaştırmaları için, kendilerini Kitab’a varis kıldığı Müslümanlara işaret olunmaktadır. Allah’ın son kitabı Kur’an-ı Kerim, tüm insanlığa gönderilmiştir. Fakat ona ve Rasülullah’ın (s.a) getirdiği talimatlara sadece bu yüce kitabı okuyan ve onunla amel eden kimseler varis olurlar.

56. Yani, Müslümanların hepsi bir değildir. Bu yüzden onlar üç grupta değerlendirilmiştir:

a) “Allah’a ve Rasûlullah’a (s.a) iman ettiği halde talimatlara uymayanlar.” Bunlar kendi nefislerine zulmetmektedirler. Mümindirler ama asi olmayıp, günahkardırlar. İmanları zayıftır, fakat kalben ve zihnen kafir olmadıkları gibi münafık da değildirler. Kendi nefislerine zulmettiklerinden ötürü suç işlemişlerdir, ama Allah’ın kitabına varis olanların dışında tutulmamışlardır. Ancak asiler, münafıklar, kalben ve zihnen kafir olanlar varis olamazlar. Çoğunluğu bu gruptakiler oluşturmaktadırlar.

b) “Orta yolu tutanlar.” Bunlar varis olmanın şartlarını tam değil, yaklaşık olarak yerine getirenlerdir. Bu kimseler Allah’ın emirlerine riayet etmeye ve Rasûlullah’ın (s.a.) talimatlarına uymaya gayret göstermelerine rağmen, gevşek davranır ve günah işlerler. Onların hayatlarında iyilik de, kötülük de bulunmaktadır. Sayıları birinci gruptan az, üçüncü gruptan çoktur.

c) “İyilik için çalışan ve yine iyilik için birbirleriyle yarışanlar.” Bu insanlar Kitab’a varis olanların başında gelirler. Çünkü varis olmanın tüm vecibelerini gereğince yerine getirirler. Kitab’a ve Sünnet’e uyar, insanlara tebliğ etmekte gayret gösterir ve din-i mübin için fedakarlık, hatta kendilerini kurban etmek için öne geçmeye çalışırlar. Böyle insanlar, bile bile günah işlemezler. Fakat günah işledikleri takdirde pişman olarak Allah’dan bağışlanma dilerler. Bunlar birinci ve ikinci gruptan az oldukları için en son zikredilmişlerdir. Aslında verasetin şartlarını hakkıyla yerine getiren bu insanlar, birinci sırayla şereflenmişlerdir. “İşte bu büyük bir fazilettir.” cümlesi ile en yakın cümle arasında bir ilişki kurmaya çalışarak, bu cümle ümmetin iyiliği için yarışan ve ümmetin en makbul olan insanlarına işaret eder. Şayet yukarıdaki cümleyi tüm paragrafa dahil edersek, o zaman bu, Kur’an’ı ve Rasûlullah’ın (s.a) talimatlarını kabul eden herkes için fazilettir.

57. Müfessirlerden bir grup, mezkur cümlenin, en yakın cümleyle bir ilişkisi olduğunu söylemişlerdir. Yani, iyilik için yarışanlar en faziletlidir ve sadece onlar cennete gireceklerdir. Diğer iki grup hakkında ise, onların kendi hallerini düzeltmeleri ve iyilikte yarışanlardan olmaları için susmuşlardır. Bu husus üzerinde Zemahşeri ısrarla durmuş ve İmam Razi’de kendisini onaylamıştır.
Müfessirlerin çoğu ise, mezkur cümlenin tüm paragrafa dahil edilmesi görüşündedirler. Yani, hesaba çekilmeden ve hesaba çekildikten ve cezalarını çektikten sonra bu üç grup da cennete girecektir. Ayetin siyak ve sibakından da böyle anlaşılıyor. Çünkü ilerideki ayetlerde Kitab’a varis olanların karşılığında, başka bir gruptan, yani cehenneme giren kafirlerden bahsedilmektedir.
Bu husus, Kur’an’a inanan bir kimsenin Cennete ve Kur’an’a inanmaktan imtina eden bir kimsenin de Cehenneme gireceğini gösteriyor. İmam Ahmet, İbn Cerir, İbn Ebi Hatim, Taberi, Beyhakî ve bazı muhaddislerin naklettiklerine göre, Hz. Ebu Derda (r.a) Rasûlullah’dan (s.a) şöyle bir rivayette bulunmuştur:

“Rasûlullah dedi ki: İyilikte ileri gidenler ve başarıya ulaşanlar, kendilerine hiç hesap sorulmadan Cennete gireceklerdir. Orta yolu tutanlar hesaba çekileceklerdir, ama hesapları kolay olacaktır. Diğerleri yani nefislerine zulmedenler ise hesabın sonuna kadar bekletilecekler ve daha sonra Allah onlara rahmet edecektir. Böylece bunlar da Cennete girecek ve “Bizi sıkıntı ve kederden kurtaran Allah’a hamdolsun” diyeceklerdir.”

Bu hadisde, ehli imanın üç grubunun da ayrı ayrı sonlarını bildiren Hz. Peygamber (s.a) , bu ayeti izah etmiş olmaktadır. Kolay hesap; orta yolu tutanların toplu olarak hesaba çekilecekleri ve yaptıklarından tek tek sorgulanmayacakları anlamına gelmektedir. Fakat kafirler, bunların tam aksine yaptıklarından ayrı ayrı sorgulanacak ve ceza göreceklerdir. Bu ceza onların inkârlarına karşılıktır. Ayrıca işledikleri suçların cezasını da çekeceklerdir. Müminler ise, iyi ya da kötü yaptıkları amellerden topluca hesaba çekilecek ve her kötü amelinden ayrı ayrı cezalandırılmayacaklardır. Müminlerden nefislerine zulmeden kimseler hesap süresi bitene kadar mahşer meydanında bekleyeceklerdir. Yani cehenneme girmeyecek, sadece ceza gününün şiddeti içinde uzun bir süre (Kimbilir kaç asırlık bir uzunlukta olacaktır) bekletilerek cezalandırılacaklardır. Ancak, Allah, hesap süresi bitince onlara merhamet ederek “bu kullarımı da Cennete götürün” diyecektir. Bu konu hakkında muhaddisler sahabeden (Hz. Ömer, Hz. Osman, İbn Mes’ud, İbn Abbas, Hz. Aişe, Ebu Said b. Hudri, Berra b. Azib) birçok rivayetler nakletmişlerdir. Sahabe böylesine nazik konularda Rasûlullah’dan (s.a) işitmedikleri birşeyi söylemezlerdi.

Bundan kendi nefislerine zulmeden kimselerin, Cehenneme hiç gitmeyecekleri ve hesap bitene kadar bekleyecekleri anlaşılmamalıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim ve hadislerde ehl-i iman bile olsa bazı suçları işleyenlerin cehenneme gitmekten kurtulamayacakları beyan olunmuştur. Sözgelimi bir mümin başka bir mümini kasten öldürürse Cehenneme gider. Bunu Allah Teâla bildirmiştir. Yine örneğin Kur’an’da Allah’ın emrettiği veraset kanununa muhalefet edenler, faiz alanlar, “ateş ehli” denilerek cehenneme gönderilecektir. Bunların dışında hadislere göre büyük günahları işleyenler de aynı akibete uğrayacaklardır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.