sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATİR SURESİ 4. ve 9. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATİR SURESİ 4. ve 9. AYETLER
21.01.2022
737
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

4- Eğer seni yalanlıyorlarsa,(8) senden önceki peygamberler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah’a döndürülür.(9)
5- Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın va’di haktır,(10) öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın(11) ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah’ın adını kullanarak) aldatmasın.(12)
6- Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır.
7- O küfredenler;(13) onlar için şiddetli bir azab vardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için de bir bağışlanma ve büyük bir ecir(14) vardır.
8- Kötü olarak yapıp-ettikleri kendisine çekici-süslü kılınıp da onu güzel(15) gören mi(16) (Allah katında kabul görecek) ? Artık şüphesiz Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete eriştirir. Öyleyse, onlara karşı nefsin hasretlere kapılıp gitmesin.(17) Gerçekten Allah, yapmakta olduklarını bilendir.(18)
9- Allah, rüzgârları gönderir, onlar da bulutu kaldırır, böylece biz onu ölü bir beldeye sürükleriz, onunla, yeri ölümünden sonra diriltiriz. İşte (ölümden sonra) dirilip-yayılma da böyledir.(19)

AÇIKLAMA

8. Yani, onlar senin peygamberliğini yalanlıyorlar ve Allah’tan başka hiçkimsenin kulluğa layık olmadığını kabul etmiyorlar.

9. Yani, bu hususta onlar karar vermeye yetkili değildirler. Yalancının kim olduğuna karar vermek Allah’ın elindedir. Sonunda O, yalancının kim olduğunu açıklayacak ve onu cezalandıracaktır.
10. “Va’d” ile ahiretin va’dedilmesi kastolunmaktadır. Ayrıca buna yukarıda işaret edilmişti. O gün tüm işler Allah’a döndürülecektir.

11. Yani, onlar yaptıklarının hesabını vermeyeceklerini ve dünyada nasıl rahat bir hayat geçiriyorlarsa orada da aynısını bulacaklarını zannetmekle başka bir yanlışa düşmüş oluyorlar.

12. Yani, “Şeytan”lar, insanlara; “Allah yoktur veya Allah bu dünyayı yaratmış ama bu dünya ile hiçbir ilgisi kalmamış. Ya da Allah kâinatın haliki ve sahibidir, fakat vahiy ve risalet uydurma şeylerdir” diye telkinde bulunurlar. Yine, bazılarına derler ki: “Allah Gafur ve Rahim’dir, siz ne yaparsanız yapın, O sizleri affeder” veya “Şu kimseler Allah indinde o kadar güçlüdürler ki, sizleri mutlaka kurtarırlar.”

13. Yani, Allah’ın indirdiği Kitabı ve Rasûlü Hz. Muhammed’in (s.a) davetini inkar edecekler.

14. Yani, Allah, onların hatalarını sadece affetmekle kalmayacak ve onların yaptıkları iyiliklerin karşılıklarından daha fazlasını kendilerine verecektir.

15. Yukardaki iki paragrafta da sıradan insanlar muhatab alınıyordu. Şimdi ise bu paragrafta Rasûlullah’ı (s.a) , yenilgiye uğratabilmek için tüm güçlerini sarfeden, küfrün önderleri muhatap alınıyor.

16. Yani, bazı kimseler, iyilik ve kötülük arasındaki farkı idrak etmelerine rağmen, hep kötü işler yaparlar. Bu gibi insanlar bazı zamanlar vicdanlarının sesine kulak verince, doğru yola girerler. Çünkü hâlâ birtakım hatalar içinde bulunsalar da, fıtratları tamamen bozulmamıştır. Fakat bazı kimseler de iyilik ve kötülük arasındaki farkı idrak bile edemezler. Öyle ki, kötülüğü medeniyetin ve kültürün bir simgesi olarak taşırlar. İyiliği gericilik olarak görürlerken fısk ve fücur’u da ilericilik kabul ederler. Doğru yol onların nazarında bir sapma iken, sapıklık onlar için doğru yoldur.
İşte böyle kimseler için nasihat faydasızdır. Çünkü bunlar için iyilik ve kötülüğü ayırdetmek mümkün olmadığından, kendilerini ıslah etmezler ve nasihatten yüz çevirirler. Bir davetçi bu gibi kimselerin peşinden boşuna koşmamalı, onun yerine iyi ve kötüyü fark edebilen ve kalbleri Hakk’a tamamen kapanmamış kimselere gitmelidirler.

17. İlk cümlede Allah, “hidayet vermek ve dalâlete düşürmek benim elimdedir” diye buyurmuştu. Bu, kötülükte ısrar eden, iyi ve kötüyü ayırdedebilme yeteneğini kaybeden kimselere, Allah’ın hidayet nasip etmeyip, onları kendi hallerine bıraktığı ve onların bu halde yollarına devam ettiklerini apaçık göstermektedir. Bundan dolayı Allah, Hz. Peygamber’e (s.a) bu gibi insanların peşini bırakmasını, artık onlardan ümidini keserek üzülmemesini ve sabretmesini söylüyor. Çünkü onlar dalâlet içinde kalacaklardır.

Burada iki nokta dikkat çekmektedir: Birincisi, burada sıradan insanlara değil, Rasûlullah’ı (s.a) ve İslam davetini başarısızlığa mahkum edebilmek için her hileye başvuran Mekke’nin ileri gelenlerine hitap edilmektedir. Bu insanlar Hz. Peygamber’in (s.a) insanları neye davet ettiğini ve onun iyi yolda, kendilerinin ise kötü yolda olduklarını pekâlâ biliyorlardı. Fakat buna rağmen Hz. Peygamber’i (s.a) yenilgiye uğratmak ve kendi kötülükleri üzerinde direnmek için, böyle bir yol tutuyorlar ve kötülüğü iyiliğin üzerine çıkarmaya çalışıyorlardı. Onlar Hz. Peygamber’e (s.a) karşı yalan, hile, iftirada bulunuyorlarsa da, kendi yalanlarını çok iyi biliyorlardı. Halbuki Rasûlullah (s.a) davetini sürdürürken, muhaliflerinin yaptığı gibi, asla aynı yollara başvurmamıştır. Fakat yine de, muhalifleri bu çirkin tavırlarında ısrar etmekten çekinmemişlerdir. Demek ki, artık onlar için iyiliği kabul etmek sözkonusu değildir ve kötülük onların fıtratı haline gelmiştir. Dikkat çeken diğer bir nokta da şudur: Şayet Allah gerçekleri sadece kendi elçisine -Hz. Muhammed’e (s.a) – anlatmak istemiş olsaydı, ileri gelenlerin dalâlet içinde olduklarını anlatmak için açık bir ayete gerek kalmaz, bunu başka bir şekilde bildirirdi. Ancak halka açıklamak için şunlar bildiriliyor: “Sizler, toplumunuzun ileri gelenleri olan bu kimselere uyuyor ve peşlerinden gidiyorsunuz. Oysa onların ahlâklarının ne kadar bozuk olduğu ve tavırlarının yanlışlığı apaçık ortadadır.

18. Bu cümle içerisinde dolaylı bir tehdit vardır: “Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Hakim ve yüce olan Allah, tüm yaptıklarınızı görmektedir. Ve sizler bu davranışlarınızdan ötürü azaba uğrayacaksınız.”

19. Bu akılsızlar kıyametin mümkün olmayacağını zannetmektedirler. Ve bu düşüncelerinden dolayı gaflet içindedirler. Güya onlar, Allah’ın huzurunda hesap vermeyeceklerdir. Fakat onların bu düşünceleri yanlıştır. Kıyamet günü Allah’ın bir işareti ile gelmiş-geçmiş tüm ölüler diriltileceklerdir. Tıpkı yağmurdan sonra bitkilerin canlandığı ve eski köklerin filizlendiği gibi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.