sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FUSSİLET SURESİ 12. VE 18. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FUSSİLET SURESİ 12. VE 18. AYETLER
12.05.2022
878
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

12- Böylelikle onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık) .(16) İşte bu üstün ve güçlü olan, bilen (Allah’) in takdiridir.
13- Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse,(17) artık de ki: “Ben sizi, Ad ve Semûd (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyarıp-korkuttum.”
14- Onlara “Yalnızca Allah’a kulluk edin” diye önlerinden ve arkalarından(18) peygamberler gelince, dediler ki: “Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeye (karşı) küfredenleriz.”(19)
15- Ad (kavmin) e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki: “Kuvvet bakımından bizden daha üstün kimmiş?” Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, bizim ayetlerimizi (bilerek) inkâr ediyorlardı.
16- Böylece biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felâketler yüklü) günlerde üzerlerine ‘kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik.(20) Ahiret azabı ise daha da bir aşağılanmadır.(21) Ve onlara yardım edilmeyecektir.
17- Semûd’a da gelince; biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazanmakta oldukları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.
18- İman edenleri ve korkup-sakınmakta olanları(22) ise kurtardık.

AÇIKLAMA

16. Bu ayeti daha iyi anlamak için Bkz. Bakara an: 34, Rad an: 2, Hud an: 8-12, Enbiya an: 34-35, Müminun an: 15, Yasin an: 37, Saffat an: 5-6.
17. Yani, onlar Allah’ın kainatın yaratıcısı ve ma’budu olduğuna inanmazlar. Cehaletleri dolayısıyla Allah’ın yaratmış olduklarını “O’nun ortakları” olarak kabul etmektedirler.
18. Bu cümle birçok anlama gelebilir: 1) “Onlara ardı ardına peygamberler geldi.” 2) “Peygamberler onlara, dini her yönüyle anlatmaya çalıştılar ve hidayeti kabul etmeleri için her yöntemi denediler.” 3) “Onlara kendi kavimlerinden olsun, diğer kavimlerden olsun pekçok peygamberler geldi.”

19. Yani, “Şayet Allah bizim bu dinimizi beğenmemiş olsaydı bize melekler gönderirdi. Sen de bizim gibi bir insan olduğuna göre, sırf söylediklerinden ötürü dinimizden vazgeçmeyiz.” Kafirlerin “Biz sizin gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz” şeklindeki ifadeleri, onların Rasulüllah’ın (s.a) Allah tarafından gönderildiğine inandıkları anlamına gelmez. Bu, Firavun’un Hz. Musa (a.s) hakkında kendi adamlarına “Size gönderilen bu elçiniz bir delidir” demesi gibi alayvari bir üsluptur. İzah için bkz. Yasin an: 11.

20. “Uğursuz günler” ifadesi, o günlerde bir uğursuzluk olduğu ve bu yüzden de onlara azab geldiği anlamına gelmez. Şayet bu günler gerçekten uğursuz olsaydı, Ad kavmi dışındaki kavimlere de azabın gelmesi gerekirdi. Doğru anlamı, “Ad kavmine azab indiği günler, onlar için uğursuzdu” şeklindedir. Bazı kimseler bu ayete dayanarak, günlerin uğurlu veya uğursuz olması ile ilgili birtakım sonuçlar çıkarmaya çalışıyorlar ki bu da doğru olmayan bir yaklaşımdır.

Bu ayette, “Rîhan Sarsaran” ifadesi geçmektedir. Bu deyim hakkında dilbilimciler arasında ihtilaf vuku bulmuştur. Kimileri “yakıcı sıcak”, kimileri “dondurucu bir soğuk”, kimileri de “estiğinde büyük bir gürültü çıkaran rüzgar” anlamına geldiğini söylemişleridr. Fakat hepsi de söz konusu rüzgarın çok şiddetli olduğu konusunda birleşmişlerdir.
Kur’an’ın çeşitli yerlerinde bu hususun ayrıntıları şu şekilde beyan edilmiştir.

“Allah onu yedi gece, sekiz gün ardı ardına onların üstüne musallat etti. O kavmi orada, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş görürsün.” (Hakka: 7)
“Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu çürütüp kül gibi ediyordu” (Zariat: 42)

“Nihayet onun geniş bir bulut halinde vadilere doğru geldiğini görünce: “Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hayır, o, sizin gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azab bulunan bir rüzgardır. Rabbinin emriyle herşeyi yıkar mahveder. Derken onlar o hale geldiler ki evlerinden bir şey görünmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.” (Ahkaf: 45-25)
21. Bu azab onların büyüklenmeleri sonucunda gelmişti. Çünkü onlar kendilerinin çok kuvvetli oldukları zannıyla hakdan yüz çeviriyorlardı. Böylece Allah’ın azabı onların büyük bir kısmını helak ederek, kurdukları medeniyeti ortadan kaldırmış ve geride kalanlarını da rezilliğe sürükleyerek, daha önce zulmettikleri kavimler önünde zelil etmişti. Ad kavmi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. A’raf an: 51-53, Hud an: 54-66, Müminun: 34-37, Şuara an: 88-94, Ankebut an: 65

22. Semud kavmi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. A’raf an: 57-59, Hud an: 69-74, Hicr an: 42-46, İsra an: 68, Şuara an: 95-106, Neml an: 58-66.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.