EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA GAŞİYE SURESİ 7 VE 26. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
7- Ne doyurup-semirtir, ne de açlıktan korur.
8- O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde) dirler.
9- Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.(4)
10- Yüksek bir cennettedir.
11- Orda ‘anlamsız ve saçma olan’ bir söz işitmez.(5)
12- Orda ‘durmaksızın akan’ bir kaynak vardır.
13- Orda “yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;
14- Konulmuş (içecek dolu) kaplar,(6)
15- Dizi dizi yastıklar,
16- Ve serilmiş yaygılar.
17- Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?
18- Göğe; nasıl yükseltildi?
19- Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?
20- Yere; nasıl yayılıp-döşendi?(7)
21- Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
22- Onlara ‘zor ve baskı’ kullanacak değilsin.(8)
23- Ancak kim yüz çevirir ve küfre saparsa,
24- Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.
25- Hiç şüphesiz onların dönüşleri bizedir.
26- Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.
AÇIKLAMA
4. Yani onlar, çektikleri meşakkatlerden ve işledikleri salih amellerden sonra, ahirette tüm bunların karşılığını görecekler ve memnun olacaklardır. Ayrıca kesinlikle emin olacaklardır ki, dünyada salih ameller işlemeleri takva üzerine hayatlarını sürdürmeleri, heva ve heveslerini terk ederek, Allah’ın emirlerini yerine getirmek için dünyadaki musibet ve zahmetlere katlanmaları, ahiret için zararı göze almaları ve dünyadaki lezzet ve nimetlerden vazgeçmeleri, tüm bu nimetler karşısında gerçekten değermiş!
5. Bu, Kur’an’ın bir çok yerinde ‘büyük nimet’ten sayılmıştır. Bkz. Meryem. an: 38, Tur. an: 18, Vakıa. an: 13, Nebe, an: 21
6. Yani dolu kadehler onların sürekli önlerinde bulunacak ve isteme ihtiyacı bile hissetmeyeceklerdir.
7. Yani bunlar, ahiret hakkında bir şey duyunca ‘bu nasıl mümkün olabilir?’ diye sorarlar. Bu kimseler çevrelerinde sürekli bulunan deve gibi bir hayvanı nasıl yaratmış olduğumuzu, gökyüzünü tepelerine nasıl astığımızı, dağları nasıl diktiğimizi ve yeryüzünü nasıl döşediğimizi görmüyorlar mı? Şayet tüm bunların hepsini yaratmak mümkün oluyor ve bu harikalar sürekli gözlerinin önünde bulunabiliyorsa, kıyametin vuku bulması ve kıyametten sonra cennet ve cehennemin yaratılması niçin mümkün olmasın? Eğer bu kimselerde biraz akıl varsa, kainattaki bunca şeyin nasıl yaratılmış olduğunu düşünmelidirler. Bunların yaratıldıklarını kabul ediyorlar, çünkü varolduklarını bizzat görüyorlar. Ancak müşahede ve tecrübeye dayanmayan hususları hiç düşünmeden, sırf göremediklerinden ötürü ‘bu mümkün değildir’ diyorlar. Oysa deveyi nasıl yarattığımızı ve onu nasıl çevresine uygun vasıflarla donattığımızı görmüyorlar mı? Öyle ki, çölde Araplara ancak bu özelliklere sahip olan bir hayvan yararlı olabilir. Gökyüzünü ve feza içerisindeki havayı nasıl yarattık? Ayrıca bulutlardan yağmur yağmakta, güneş ısı ve ışık saçmakta, onun vasıtasıyla da ay ve yıldızlar parlamaktadır. Yeryüzünü insanın üzerinde hayatını sürdürebileceği bir şekilde düzenledik. İhtiyaçlarını temin etmeleri için çeşmeler, kuyular varettik. Çünkü hayatın kaynağı sudur. Dağları yeryüzünde nasıl rengarenk kıldık ve toprak, taş ve madenlerle donattık.
Tüm bunların bir yaratıcısının olmadığını mı sanıyorsunuz? Akıl sahibi bir insan bu soruya elbette olumsuz cevap vermez. Ayrıca inatçı olmayan bir kimse de bunların hepsini yaratan bir kudret ve hikmet sahibinin varlığını kabul etmek zorundadır. Şayet böylesine herşeye kâdir bir varlık için, tüm bunları yaratmak mümkün ise, o halde hakkında haber verilen kıyamet ve ahirete de inanmamanın hiç bir makul nedeni yoktur. Çünkü müşahade edemediğiniz bir takım hususlar hakkında size haber verilmektedir ve onları da aynı kudret sahibi yaratacaktır.
8. Yani eğer bir kimse bunca makul delile rağmen inanmamakta ısrar ediyorsa onları zorlayarak inandırmak senin vazifen değildir. Senin vazifen onlara doğru ya da yanlış yolları göstermek ve yanlış yolun sonucu hakkında onlara haber vermektir. Sen anlatmaya devam etmelisin!
GAŞİYE SURESİNİN SONU