sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İNSAN SURESİ 18 VE 22. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İNSAN SURESİ 18 VE 22. AYETLER
12.05.2023
475
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

18- Bir pınar ki orada “selsebil” olarak adlandırılır.(20)
19- Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.(21)
20- Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.(22)
21- Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlas olan(23) yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle(24) bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir.(25)
22- Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafattır. Sizin çaba-harcamanız da şükre değer (meşkur: makbul) görülmüştür.(26)

AÇIKLAMA

20. Araplar şarap ile zencefil suyunu karıştırarak içmeyi severlerdi. Onun için onların şarabı zencefil ile karışık olacaktır. Ama su karıştırılarak bu hale gelmeyecektir. Bu, tabii bir çeşmenin zencefil kokulu ve hiçbir acılık olmayan suyudur. Bunun ismi Selsebil olacaktır. Bundan kasıt öyle bir tatlı, hafif ve güzel bir su olacak ki boğazdan kolayca akacaktır. Birçok müfessire göre burada Selsebil kelimesi o çeşmenin bir sıfatıdır, ismi değildir.

21. İzah için bkz. Saffat an: 26 Tur an: 19, Vakıa an: 9

22. Yani, dünyada bir kimse ne kadar fakir ve mahrum olsa da kendi salih amelleri dolayısıyla cennetteki yeri ve şanı büyük olacaktır.

23. Aynı konu Kehf Suresi 31. ayette şöyle aktarılmıştı: “Doğrusu iman edip salih amel işleyenlere, işte onlara, içlerinden ırmaklar akan Adn Cennetleri vardır.

Orada altın bilezikler takınırlar, ince ve kalın ipekden yeşil elbiseler giyerek tahtları üzerinde otururlar. Ne güzl bir mükafaat ve ne güzel yaşanacak yer!” Bu yüzden, bunun eşyaları üzerinde bir örtü veya onlara koşarak hizmet eden hiçmetçilerinin elbisesi olacağını söyleyen müfessirlerin bu görüşü doğru değildir.

24. Kehf Suresi 31. ayette “Orada onlar altın bilezikler takınırlar.” denilmişti. Aynı konuya Hacc Suresi 23. ayette ve Fatır Suresi 33. ayette de değinilmiştir. Bu ayetlerin hepsini birleştirerek mütalaa edecek olursak üç şeklin de mümkün olduğu anlaşılır. Birincisi, istedikleri zaman altın ve istedikleri zaman gümüş bilezik takınacaklar. İkincisi, altın ve gümüş bilezikleri aynı zamanda takınacaklar. Çünkü böylece daha güzel olacaklardır. Üçüncüsü, istediği zaman altın bilezik, istediği zaman da gümüş bilezik takınacaklardır. Şimdi, bu çeşit mücevheratı kadınlar takınır. Burada erkekler için de aynı şeyin söylenilmesi ne anlama gelir? diye sorulabilir. Şöyle cevap verilebilir. Eskiden krallar ve reisler ellerine, boyunlarına ve taçlarına çeşitli mücevherler takarlardı. Hatta bizim zamanımızda Hindistan’daki racalar ve nevvablar da bu geleneği görmek mümkündü. Zuhruf Suresi 53. ayette beyan edildiği gibi Hz. Musa (a.s) elinde bir baston ve sadece bir örtü içerisinde Firavun’un yanına geldiğinde “Ben alemlerin Rabbi’nin elçisiyim” deyince Firavun yanında bulunanlara “Bu ne biçim bir elçidir, bu kıyafette benim karşıma çıkmış” demişti. Yani “eğer onu gönderen yeryüzünün ve gökyüzünün Hakimi ise niye onu altın bileziklerle ve emrinde meleklerden bir ordu ile donatmamıştır” demek istiyordu.

25. Daha önce iki çeşit içkinin izahı yapılmıştı. Birincisi, kafûr kokusu olan çeşme-i kafûr’dur. İkincisi de çeşme-i zencefil’dir. Bu ikisinin dışında onlara ikram edilecek olan bir temiz içkinin daha zikri geçmektedir. Bu öyle bir içki olacak ki Allah’ın lütfuyla ikram edilen özel mahiyette bir içkidir.

26. Metinde “kane sa’yıkum meşkura – sizin çalışmanızdan, yaptıklarınızdan Allah memnundur.” geçmektedir. Buradaki “sa’y” den kasıt bir kulun hayatta yerine getirdiği bütün amellerdir. Bu dünyada yapılmakta olan bütün insan eylemleri sa’y olarak tanımlanır. Bu ayette geçenin meşkur olması da bu eylemlerin Allah’ın indinde güzel görülmesindendir. Eğer bu şükrü bir kul ederse o Allah’ın bir nimetine karşılık şükreder. Ama eğer Allah kulu üzerine şükrederse, demek ki, Allah o kulunun yaptıklarından memnundur. Bir kul O’nun rızasına uygun olarak bir vecibeyi yerine getirdiğinde Allah’ın onun şükrünü kabul etmesi Allah’ın büyük bir lütfudur.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.