sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KAF SURESİ 6. AYET

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KAF SURESİ 6. AYET
02.09.2022
448
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun

6- Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? (6) Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik?(7) Onun hiç bir çatlağı yok.(8)

AÇIKLAMA

6. Yukarıdaki beş ayette, Mekke kafirlerinin tutumlarının akıl dışı olduğu açıklandıktan sonra, Hz. Muhammed’in (s.a) ahiret hakkında verdiği bilgilerin doğruluğuna ait deliller ve isbatlar ortaya serilmektedir. Burada şunu iyice anlamak gerekir: Kafirlerin akıl erdiremeyip hayret ettikleri iki konu vardı. Onlardan biri, Hz. Peygamber’in (s.a.) , hak peygamber olup olmadığı idi. Bu konda daha önce iki delil ortaya konulmuştur. Birincisi şudur: Sizin önünüzde onun peygamber olduğunu açık bir şekilde ispat eden Kur’an-ı Kerim vardır. İkincisi de: O sizin kendi cinsiniz, kavminiz, akrabalarınızdan bir insandır. Ansızın gökten yahut başka bir gezegenden gelmemiştir ki, sizin için onun hayatı, hareket ve karakterini incilemeniz zor olsun. İtimat edilir biri midir, değil midir? Bu Kur’an kendisinin sözü olabilir mi, olamaz mı? Bütün bunları incelemeniz, aranızda yetişmiş bu insanı tanımanız için engel değildir. Bu bakımdan onun peygamberlik davasına şaşmanız yersizdir.
Bu delillendirme meseleyi geniş bir şekilde ortaya koyma yerine, iki özlü işaret şeklinde açıklamıştır. Çünkü çocukluğundan, gençlik ve olgunluk çağına kadar bütün hayatını bilip tanıdıkları Hz. Muhammed’in (s.a) , Mekke’de ortaya çıkıp Kur’an’ı onlara tebliğ ettiği zaman, bu işaretlerin bütün izahı, açıklığı, çevredeki herkes tarafından biliniyordu. Bu bakımdan onu bırakarak, şimdi o insanların tuhaf ve akıldan uzak dedikleri meselenin doğruluğunu genişçe ispatlamaktadır.

7. Burada “sema” (gök) den maksat: Gece gündüz insanın üzerini kapladığı o bütün derin kainattır. O kainatta gündüz güneş parlar, gece ay ve sayısız, hesapsız yıldızlar gözümüzü aydınlatır. Bunları insanoğlu çıplak gözle görünce hayrete düşer ama dürbünle bakarsa, nerden başlayıp nerde bittiği görülmeyen sınırsız geniş ve kocaman bir kainat gözleri önüne serilir. Bizim dünyamızdan yüzbinlerce defa daha büyük gezegenler bu kainat içinde bir top küre gibi yüzer dururlar. Güneşimizden binlerce defa daha parlak yıldızlar onun içinde parlarlar.
Bütünü ile bizim bu güneş sistemimiz, bu kainatın sadece bir kehkeşanı (Galaksi) sinin bir köşesine sıkışmıştır. Sadece bu bir galakside bizim güneşimiz gibi yüzbinlerce sabit yıldız vardır. Bu ana kadar beşer müşahedesi bu şekilde, bir milyon galaksinin varlığını tespit etmiştir. Bu yüzbinlerce galaksiden bize en yakın komşu galaksi, ışık senesine göre bir milyon senede ışığı yeryüzüne ulaşan bir mesafede bulunmaktadır. Bu da insanoğlunun şu ana kadar bilgi ve görgüsünün ulaşabildiği kainatın genişliğinin sadece bir parçasıdır. Allah’ın kudret ve azameti ne kadar geniştir, bunu biz ölçemeyiz. İnsanın bildiği ve düşünebildiği kainat gerçek kainat karşısında belki de denizde bir damla kadar bile değildir. Allah’ın yarattığı bu muhteşem varlık alemi konusunda küçücük, konuşan bir hayvan olan insanın, “Öldükten sonra tekrar nasıl diriltilebiliriz” diye inkar etmesi onun aklının kısalığındandır. Kainatın yaratıcısının kudreti bu kadar basit bir şeyden nasıl aciz kalır?

8. Yani, bu hayrete düşüren genişliğine rağmen, muhteşem kainat nizamı o kadar sağlam ve birbirine bağlıdır ve bu irtibatlar o kadar sağlamdır ki, boşluğu içindeki hiçbir yerde yarık ve çatlak yoktur. Ve onun birbiri ile olan irtibatı herhangi bir yerde kopmamaktadır. Bunu bir misalle daha iyi açıklayabiliriz. Yakın zamanda feza araştırmacıları bir galaksi sistemini görüp keşfetmişlerdir. Ve adına da, “Kaynak 3 C. 2.95.” (Source 3 C. 2.95) demişlerdir. Bu galaksi hakkında, bize şu anda ulaşan ışıkların dört milyar senede gelebildiği tahmin edilmiştir. Eğer yeryüzü ve bu galaksi arasında kainat bağı ve irtibatı bir yerden kopuk ve herhangi bir yerinde çatlak olsa idi, o kadar uzak mesafeden bu ışıklar yeryüzüne nasıl ulaşabilirdi?
Allah Teala bu hakikatlere işaret ederek aslında insanoğlunun önüne şu soruyu koymaktadır: Benim kainatımın bu düzeninde en ufak bir çatlaklık bulunmadığına göre, benim kudretimi tanımak konusunda senin dünya imtihanın bitince, hesaba çekilmen için, tekrar seni diriltip karşıma çıkarmamda aciz kalacağımı nasıl düşünübelirsin? Bu sadece ahiretin mümkün olduğunu değil, ayrıca Allah’ın birliğini de ispat etmektedir. Dört milyar ışık yılı mesafeden bu ışıkların yeryüzüne ulaşması ve burada insanların yaptığı aletlerle tesbit edilmesi, bu galaksiden başlayarak yeryüzüne kadar bütün kainatın birbirine bağlı tek maddeden yaratıldığını, ona bir tek kuvvetin hükmettiğini ve hiç bir fark ve ayrıcalık olmadan aynı kanunlar ölçüsünde hareket ettiğini bize göstermektedir. Öyle olmasaydı bu ışıklar ne buraya kadar ulaşabilir ne de insanlar, yeryüzü ve çevresine hükmeden kanunları öğrenerek yaptıkları aletlerle onu tespit edebilirlerdi. Bu da bütün bu kainatın yaratıcısının, yöneticisinin, sahibinin, hakiminin bir tek Allah olduğunu bize isbat etmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.