EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KALEM SURESİ 10. VE 19. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
10- Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edipduran, aşağılık,(6)
11- Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan) .
12- Hayrı engelleyip sürdüren,(7) saldırgan, olabildiğince günahkâr,
13- Zorba-saygısız,(8) sonra da kulağı kesik,(9)
14- Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye,(10)
15- Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır” diyen.
16- Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.(11)
17- Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. (12) Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
18- (Bu konuda) Hiç bir istisna da yapmıyorlardı.(13)
19- Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.
AÇIKLAMA
6. Metinde, “mehîn” kelimesi geçmektedir. Kelime hakir, zelil ve alçak insanlar için kullanılmaktadır. Burada ise her sözün sonunda çokça yemin eden insanlar için kullanılmaktadır. Bu kimse, herkesin onu yalancı bildiğini ve yemin etmeden kendisine kimsenin inanmayacağını zanneder. Bu yüzden bu kişi hem kendi nazarında zelildir ve hem de toplum içerisinde değer verilmeyen bir yaratıktır.
7. Ayette “Mennain-lil-hayr” deniliyor. Hayr: Arap dilinde hem mal için ve hem de iyilik için kullanılır. Burada mal için kullanıldığını farz edersek o zaman bunun manası şöyle olur: “O çok cimri bir insandır, zerre kadar kimseye bir hayırda bulunmaz.” Eğer iyilik anlamında kullanıldığını düşünürsek o zaman “Her iyi işe karşı çıkar ve diğer insanların İslâm’a girmelerini önlemek için tüm çabasını sarfeder” anlamına gelir.
8. Ayette, “Utullin” geçmektedir. Arapça’da bu kelime çok sıhhatli ve fazla yemek yiyen insan için kullanılır. Aynı zamanda kötü ahlaklı ve kavgacı insanlar için de kullanılır.
9. Metinde geçen “Zenim” kelimesi, Arap dilinde zina mahsulü çocuk için kullanılmaktadır. Yani bir kimse, bir ailenin ferdi değilken o aileden sayılmakta. Said ibn Cübeyr ve Şa’bi bu kelimenin kötü şöhret sahibi insanlar için de kullanıldığını söylemekteler.
Bu ayette özel olarak hangi şahsın kastedildiği müfessirler arasında ihtilaflıdır. Bazıları bunun Velid bin Muğiyre olduğunu, bazıları ise Esved bin Abd-i Yagus olduğunu söylüyorlar. Bu sıfatların Ahnes bin Şureyk’e ait olduğunu söyleyenler de vardır. Öte yandan, bunun başka şahıslar olduğunu söyleyenler de vardır. Kur’an-ı Kerim’de bu kişinin isim anılmadan zikredilmesinden anlıyoruz ki bu şahıs Mekke’de bu özellikleriyle çok meşhur birisiydi ki ismini anmaya gerek görülmemiştir. Bu özellikler söylenince herkes bundan kimin kastedildiğini hemen anlamaktaydı.
10. Bu cümle, daha öncesiyle de daha sonrasıyla da bağlantılı olabilir. Eğer öncesiyle irtibatlı olarak düşünecek olursak anlamı şöyle olur: “Mal ve evlâdı çokça diye ona aldırış etme”. Eğer sonrasıyla irtibatlı halde düşünürsek o zaman da anlamı: “Mal ve evlâdı fazla olduğundan dolayı kibirlidir. Bu yüzden ayetlerimiz ona okunduğunda ‘Bu eskilerin masallarıdır’ der” şeklinde olur.
11. (Kibirden dolayı) burnu çok yukarıda olduğundan onu burnundan damgalayacağız. Böylece zelil hale getireceğiz, hem dünyada hem de ahirette vereceğimiz bu zilletten hiç bir zaman kurtulamayacak.
12. Burada bir an için el-Kehf Suresi’nin 32 ile 44. ayetlerini göz önünde tutalım. Orada ibret olarak bağ sahibi olan iki kişinin misali anlatılmaktaydı.
13. Yani, kendi kudret ve güçlerine o kadar güveniyorlardı ki, “Allah’ın izniyle” demeden, “kendi bağlarımızın meyvelerini toplayacağız” diye kesinlikle yemin ediyorlardı.