EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜ’MİN SURESİ 11. VE 14. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
11- Dediler ki: “Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün ve iki kere de dirilttin;(15) biz de günahlarımızı itiraf ettik.(16) Şimdi çıkış için bir yol var mı?”(17)
12- “Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah’a çağırıldığınız zaman inkâr ettiniz. O’na şirk koşulduğunda da inanıp-onayladınız. Artık hüküm, yüce, büyük olan Allah’ındır.”(18)
13- O, size ayetlerini göstermekte(19) ve sizin için gökten rızık indirmektedir.(20) İçten (Allah’a) yönelip-dönenden başkası öğüt alıp-düşünmez.(21)
14- Öyleyse, dini yalnızca O’na halis kılanlar (22) olarak Allah’a dua (kulluk) edin; kâfirler hoş görmese de.
AÇIKLAMA
15. “İki kez ölmek ve iki kez dirilmek” ifadesi daha önce Bakara Suresi’nin 28. ayetinde de geçmişti: “Allah’ı nasıl inkar edersiniz ki, siz ölüler idiniz. O sizi diriltti. Yine öldürecek, yine diriltecek, sonra O’na döndürüleceksiniz.” Kafirler ilk üç safhayı, onları apaçık müşahede edebildikleri için inkar edemezlerdi.
Ancak son safhayı görmedikleri ve sadece Hz. Peygamber (s.a) haber verdiği için inkar ediyorlardı. Fakat kıyamet günü dördüncü safhayı da müşahede edecek ve “Bize bunun hakkında haber verilmişti” diyerek kabul edecekler.
16. Yani, biz ölümden sonraki hayatı inkar ederek çok büyük bir hata yaptığımızı ve bu düşünce dolayısıyla ömrümüzü günahla doldurduğumuzu kabul ediyoruz.
17. Yani, günahlarımızı böylece itiraf ettikten sonra, bu azabdan kurtulabilmenin bir yolu var mıdır?
18. Yani, şimdi karar vermek, dünyada iken hükümranlığını kabul etmediğiniz Allah’ın elindedir. İbadet ettiğiniz sahte ilahların, bugün hiçbir yetkisi yoktur. (Bu hususu daha iyi kavrayabilmek için bkz. Zümer: 45 ve an: 64) Bu cümleden “Şimdi sizlerin azabtan kurtulabilmenizin hiçbir yolu yoktur. Çünkü sizler dünyadayken ahireti inkar etmekle kalmadınız, aynı zamanda Allah’ın yaratıcılığını ve öğreticiliğini noksan sanarak O’na ortaklar koştunuz.” anlamı çıkmaktadır.
19. “Ayetler”, onları görmek suretiyle her akıl sahibinin, bu kainatın bir yaratıcısı olduğunu idrak etmesine ve Allah’ın varlığını anlayabilmesine yarayan işaretlerdir.
20. “Rızık” kelimesi “yağmur” anlamında kullanılmıştır. Çünkü rızkın tüm çeşitleri yağmur vasıtasıyla elde edilir. Allah Teâlâ sayısız işaretlerden sadece birini ileri sürerek şöyle buyurur: “Bu tek bir işaret üzerinde düşündüğünüz takdirde bile, kendi kendinize, Kur’an’ın kainatı tasavvur ediş biçiminin doğru olduğu sonucuna varacaksınız. Çünkü bu muazzam nizam, kendisini ancak bir tek zat, yani tüm mahlukatı, su, hava, güneş, sıcak ve soğuk herşeyi yaratan, Alemlerin Rabbi Allah idare ettiği takdirde kaim olabilir. Bu nizamın milyonlarca seneden beri hiç şaşmadan devam edegelmesi, ancak ezeli ve ebedi olan Allah’ın hikmeti mucibince mümkün olmaktadır. O Allah ki, yeryüzünde insanları, hayvanları ve bitkileri yaratmış ve gerek duydukları herşeyi (su vs.) onların ihtiyacına göre meydana getirmiştir. Bir kimse bu hayret verici nizamı görmesine rağmen, yine de Allah’ı inkar eder ve O’na ortaklar koşarsa, ondan daha zalim biri olur mu?”
21. Yani, bir kimse hakikati gözleriyle de görse, sırf gaflet ve taassubu yüzünden ders almayabilir. Böyle insanlar, tıpkı hayvanlar gibi, gözleriyle rüzgarların estiğini, bulutların yüzdüğünü, şimşeklerin çaktığını, yağmurların yağdığını görür ama tüm bunları yaratanın kim olduğunu ve sorumluluklarının niteliğini düşünmezler.
22. Dini yalnız Allah’a halis kılın. (İzah için bkz. Zümer an: 3)