sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAZİAT SURESİ 1 VE 8. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAZİAT SURESİ 1 VE 8. AYETLER
30.05.2023
591
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

1- Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.
2- Yumuşacık çekip alanlara,
3- Yüzdükçe yüzerek gidenlere,
4- Öncü olarak yarışıp geçenlere,
5- Derken işi bir düzen içinde evirip çevirenlere.(1)
6- O sarsıntının sarsacağı gün,
7- Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek.(2)
8- O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak.(3)

AÇIKLAMA

1. Bu ayetlerde beş özelliğe sahip kimselere yemin edilmiş, ancak niçin yemin edildiği açıklanmamıştır. Fakat daha sonra gelen konulardan bu yeminin, vukûbulacağı kesinlik kazanmış Kıyamet hakkında olduğu anlaşılıyor. Bu beş özelliğe sahip kimselerin kimliğinin açıklanmamasına rağmen bazı sahabe, tabiin ve müfessirlerin çoğuna göre, bu kimseler, meleklerdir.
“Söküp çıkaranlar” ve “Yavaşça çekenler”, İbni Mes’ud, İbn Abbas, Mesruk, Said bin Cübeyr, Ebu Salih, Ebu ed-Duha ve Süddî’ye göre, vücudun ta derinlerinden canı çıkaran meleklerdir.
“Yüzüp yüzüp gidenler”, ayetiyle kastedilen, Allah’ın (c.c.) emri ile kainatı idare eden ve Allah’ın (c.c.) emirlerini süratle yerine getiren meleklerdir. Yani o kadar hızlı hareket ediyorlar ki, adeta yüzüyorlar. Bu görüşü Hz. Ali, İbn Mes’ud, Mücahid, Said bin Cübeyr ve Ebu Salih ileri sürmektedirler.
“Yarışıp geçenler” ayeti hakkında ise, Hz. Ali, Mücahid, Ata, Ebu Salih, Hasan Basrî; Allah (c.c.) işaret ettiği zaman, emri yerine getirmek için hemen harekete geçen melekler kastediliyor, demişlerdir.
“Derken işi düzenleyenler” ayeti de, Hz. Ali, Mücahid, Ata, Ebu Salih, Hasan Basrî, Katâde, Rebî ibn Enes ve Süddî’ye göre, meleklere işaret etmektedir. Başka bir ifadeyle, Allah’ın (c.c.) emriyle melekler bu kainatı idare etmektedirler. Her ne kadar bu konuda Rasulullah’tan bir hadis rivayet edilmemişse de, her halûkârda bu yorumun dayanağı Rasulullah olmalıdır.
Ancak şimdi bu, ortaya bir sorun çıkarmaktadır. Kıyamet günü ve ölümden sonraki hayat gibi, hissedilmeyen, gözetlenemiyen bir mahlûk olan meleklere Allah (c.c.) niçin yemin ediyor? Doğrusunu Allah (c.c.) bilir, ama benim düşünceme göre, Araplar meleklerin varlığını inkâr etmiyorlar ve insanın canını meleklerin aldığına inanıyorlardı. Ayrıca onlar, meleklerin müthiş bir surette hareket ettiğine ve yeryüzünden, gökyüzüne anında inip-çıktıklarına da inanıyorlardı. Bununla birlikte, meleklerin kendilerine verilen emirleri saniyen yerine getirdikleri ve Allah’ın (c.c.) emriyle bu kainatın nizamını idare ettikleri, şeklinde bir anlayışa sahiptiler. Serbest bir iradeleri olmadığını kabul ederlerken, cehaletlerinden ötürü, melekleri Allah’ın (c.c.) kızları sanarak onlara tapıyorlardı. Fakat buna rağmen Mekkeliler, meleklerin mutlak iktidar sahibi olmadıklarını biliyorlardı. Kıyamet günü ve ölümden sonraki hayat anlatılırken, melekler kastedilerek şöyle denmiştir: “Biliyorsunuz ki, melekler canlarınızı alırlar. Eğer onlar Allah’ın (c.c.) emriyle can alabiliyorlarsa, yine Allah’ın (c.c.) emriyle canı iade edebilirler. Allah’ın (c.c.) emriyle bu kainatın nizamını düzenleyebildiklerine göre, Allah’ın (c.c.) emriyle yine bu nizamı alt-üst ederek yeni bir dünya kurabilirler. Ve bu işi yapmak için, verilen emri hiç geciktirmez ve oyalanmazlar.

2. Burada birinci sarsıntı ile, Kıyametin koptuğunda dünyanın alt-üst olması kasdedilirken, ikinci sarsıntı ile, ölülerin ayağa kalkmasına işaret olunmaktadır. Bu hususa, Zümer-68’de şöyle değinilmiştir:
“Sûr’a üflendi. Göklerde ve yerde olanlar düşüp bayıldılar. Ancak Allah’ın (c.c.) dilediği kaldı. Sonra ona bir defa daha üflendi, birden onlar ayağa kalktılar, bakıyorlar.”

3. “Bazı kalpler” kelimesinin burada kullanılmasının sebebi Kur’an’a göre, Kıyamet günü yalnızca kâfirler, fâcirler ve münafıklar korku ve dehşet içinde olacaklardır. Fakat müminler bu dehşetten berî olacaklardır. Enbiya: 103’de şöyle buyurulmuştur:
“O an büyük korku, onları asla tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılar: İşte bu, size va’dedilen gününüzdür.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.