EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SEBE SURESİ 34. ve 38. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
34- Biz hangi ülkeye bir uyarıcı-korkutucu gönderdikse, mutlaka oranın ‘refah içinde şımaran önde gelenleri’: “Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz” demişlerdir.(54)
35- Ve: “Biz mallar ve evlatlar bakımından daha çoğunluktayız ve biz azaba uğratılacak da değiliz” de demişlerdir.(55)
36- De ki: “Şüphesiz benim Rabbim, rızkı dilediğine genişletir-yayar ve kısar da. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.”(56)
37- Bizim katımızda sizi (bize) yaklaştıracak olan, ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka.(57) İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükâfat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.(58)
38- Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir.
AÇIKLAMA
54. Peygamberlerin mesajına ilk karşı çıkanların servet, nüfuz ve yetki sahibi olan zengin kimseler oldukları gerçeği Kur’an’ın birçok yerinde zikredilmektedir. Bkz. En’am: 123, A’raf: 60, 66, 75, 88, 90, Hûd: 27, İsra: 16, Müminun: 24, 33, 38, 46, Zuhruf: 23.
55. Bu kimselerin düşünce tarzı şöyleydi: “Biz, size nazaran Allah’ın daha gözde kullarıyız. İşte bu nedenle Allah bize, sizi mahrum bıraktığı veya az miktarda verdiği nimetlerden bol bol ihsan ediyor. Eğer Allah bizden hoşnut ve razı değilse, neden bütün bu serveti, mal ve gücü bize verdi? Şimdi, bu dünyada bize bu kadar bol nimetler veren Allah’ın ahirette bizi cezandıracağına nasıl inanırız? O, sadece bu dünyada bu nimetlerden mahrum olanları cezalandıracaktır.”
Dünyaya tapan bu tür kimselerin bu yanlış zannına Kur’an’ın birçok yerinde değinilmektedir. Bkz. Bakara: 126, 212, Tevbe: 55, 69, Hud:3, 27, Ra’d: 27, Kehf: 34, 43, Meryem: 73, 77, Tâhâ: 131, Müminûn: 55, 61, Şuara: 111, Kasas: 76, 83, Rum: 9, Müddessir: 11, 26, Fecr: 15, 20.
56. Onlar bu dünyada rızık ve nimetlerin paylaştırılma esasının hikmetini anlamıyorlar ve bu dünyada kendisine bol nimet verilenlerin Allah’ın sevgili kulu, az nimet verilenlerinse Allah’ın gazabına uğrayan kullar olduğu gibi yanlış bir zanna kapılıyorlar. Oysa gerçek şu ki, çevresine açık ve gören gözlerle bakan herkes çoğu durumda kötü ve iğrenç karakterlere sahip olanların zengin, buna karşın ahlaken temiz ve mükemmel insanların fakir olduğunu farkedecektir. Bu durumda hangi sağduyulu insan Allah’ın temiz karakterli kimseleri sevmediğini ve günahkar ve kötü insanları tasvip ettiğini söyleyebilir?”
57. Bu cümle iki anlama da gelebilir ve her ikisi de doğrudur. 1) İnsanları Allah’a yaklaştıran şey mallar ve evlatlar değil, bilakis iman ve salih amellerdir. 2) Mallar ve evlatlar, ancak mallarını Allah yolunda harcayan ve evlatlarını iyi eğitim ve öğretimle Allah korkusu duyan kimseler olarak yetiştirmeye çalışan mümin ve salih kimseler için Allah’a yaklaştırıcı bir araç olabilir.
58. Burada onlara verilen nimetlerin hiç tükenmeyeceği ve mükafatlarının sonsuz olacağına gizli bir ima vardır. Çünkü insan bir an gelip tükenecek ve her an geri alınabilecek bir mükafattan gönül rahatlığı ile zevk alamaz.