sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA YASİN SURESİ 37. ve 40. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA YASİN SURESİ 37. ve 40. AYETLER
09.02.2022
633
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

37- Gece de kendileri için bir ayettir. Gündüzü ondan sıyırıp-yüzeriz, hemen onlar artık karanlıkta kalıvermişlerdir.(32)
38- Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra(33) doğru akıp-gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah) ın takdiridir.
39- Ay’a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner) .(34)
40- Ne güneşin aya erişip-yetişmesi gerekir,(35) ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi.(36) Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler.(37)

AÇIKLAMA

32. İnsanoğlu gece ve gündüzün devam ettiğini, her an görmektedir. Bir kimse, sadece bu hadise üzerinde bile düşünse, bu nizamın ardında kudret ve hikmet sahibi birinin olduğunu görecektir. “Gece gitmeden gündüz gelmez”. Bu kesin bir kanundur ve bu hadisenin, diğer mahlukat üzerindeki tesirlerinden, bu nizamın şüphesiz bir yaratıcının iradesi dahilinde hareket ettiği anlaşılmaktadır. Yeryüzünde insanlar, hayvanlar, bitkiler, hatta su, hava ve diğer maddelerin varlığı güneşin yeryüzü ile arasında olan münasib bir mesafe sayesinde mümkün olabiliyor. Yine bazı bölgeler, bazı zaman dilimleri içinde güneşin etki alanına girerek, aydınlanırlar. Şayet böyle olmasaydı oralarda hayatı sürdürmek mümkün olmazdı. Güneş yeryüzünden şimdiki durumundan daha az veya çok uzakta olsaydı, ya da bir bölgede sürekli gece, diğer bir bölgede sürekli gündüz olsaydı, yahut gece ve gündüzün deveranı çok hızlı, çok yavaş veya düzensiz, kısaca gelişigüzel olsaydı, böyle bir halde hayat mümkün olmazdı.

Öyleki cansız maddelerin biçimsel özellikleri dahi farklı olurdu. Bir kimsenin kalp gözü kapalı değilse eğer, bu nizamda Allah’ın varlığını açıkça müşahade eder. O Allah ki çeşit çeşit mahluku yarattı. Ve onların hayatını sürdürebilmesi için güneş ile arz arasında uygun bir mesafe tayin etti. Tüm bu sarih delillere rağmen, bir insan Allah’ın birliğini hâlâ müşahede edemiyor, bu gayet dakik ve ince sistemin bir tesadüf eseri olduğunu sanarak herhangi bir delilin olmadığından sözediyorsa bu kimse akılsızın biridir.

33. Bu ifade ile “güneşin sonunda nerede istikrar bulacağı” kastolunuyor. Bu ayetin gerçek anlamı, insanoğlu kâinatı bütünüyle kavrayabildiğinde ortaya çıkacaktır. Ancak insanın bilgisi sınırlıdır. Bugün bildiği, yarın elde ettiği bilgi vasıtasıyla, onun görüşlerini ve öne sürdüğü teorilerini değiştirebilir. Sözgelimi insanlar dün güneşin, dünyanın etrafında döndüğüne, bilimin ilerlemesiyle ortaya çıkan modern teorilere (güneş sistemi) göre ise, dünyanın, yıldızlar ve gezegenlerin güneşin etrafında döndüğüne inanıyorlardı. Yani güneş sabittir. Oysa bugünkü düşüncelere göre, sadece güneş değil, tüm yıldız ve gezegenler (ki önceden sabit kabul ediliyorlardı) , bir yöne doğru akıp gitmektedirler. Kısaca daha önce sabit olduğu sanılan gezegenlerin saniyede 10 veya 100 mil hızla hareket ettiği kabul edilmektedir. Astronomi bilginlerine göre güneş tüm sistemle birlikte saniyede 20 km. hızla hareket etmektedir. (Daha fazla bilgi için bkz. Britanica Ansiklopedisi, Yıldız ve Güneş mad.)

34. Yani ayın durumu hergün değişmekte ve birinci gün hilal iken, 14. gün Bedir haline gelmektedir. Daha sonra tekrar yavaş yavaş küçülerek eski şekline dönüşmektedir. Bu hadise milyonlarca yıldan beri, bir değişikliğe uğramadan sürüp gider. Dolayısıyla insanoğlu, ayın hangi gün nasıl bir şekil aldığını hesap edebilmektedir. Aksi takdirde bunu hesap edebilmek mümkün olmayacaktı.
35. Bu cümle iki anlama da gelebilir ki, ikisi de doğrudur. Birincisi; güneş, ayı kendi yörüngesine çekebilecek kadar güçlü değildir ve ayın yörüngesine girerek ona çarpabilir. İkincisi, ay için tayin edilen vakitte güneş çıkmaz. Yani gece mehtap varken, aniden güneşin ortaya çıkması mümkün değildir.
36. Gece ve gündüzün birbirine karışması da sözkonusu değildir.

37. “Felek”, kelimesini Araplar yıldızların ekseni için kullanırlar. Gökyüzü anlamına da gelir. Burada “Hepsinin ayrı felekte yüzdükleri” şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Böylece dört hakikate birden işaret olunmaktadır:

1) Sadece güneş değil, ay, yıldızlar, gezegenler, samanyolu v.s. hepsi de hareket etmektedirler. 2) Bunların herbirinin ekseni ayrı ayrıdır. 3) Felekler değil, yıldızlar, gezegenler hareket etmektedirler. 4) Bunlar suda herhangi bir maddenin görünüşü gibi fezada da yüzmektedirler.

Elbette bu ayet ile astronomi bilgisi vermek istenmemektedir. Burada insanlar sadece düşünmeye davet ediliyorlar: Yani sizler yeryüzünden gökyüzüne değin, nereye bakarsanız bakın, Allah’ın ayetlerini görürsünüz ve hiç bir varlığın Allah’ın ortak koştuğuna dair bir emare bulamazsınız. İçinde bulunduğumuz güneş sisteminin ne derece büyük olduğu şu hususlardan anlaşılmaktadır: Güneş dünyadan 300 kat daha büyüktür. Neptün’ü en uzak gezegen olarak kabul edecek olursak, güneş ile arasındaki mesafenin 2793 mil olduğunu görürüz. Şayet Plüton’u kabul edersek onun da güneş ile arasındaki mesafe 460 mildir. İçinde bulunduğumuz güneş sistemi, bu kâinatın bir parçası olduğuna göre, buradan hareketle tüm kâinatın büyüklüğünü tahmin edebilirsiniz. Dünyanın kendisinin bağlı olduğu güneş sisteminde 3 milyar gezegen vardır. Yeryüzüne en yakın gezegenden dünyamıza, bir ışık 4 senede ulaşır. Bu güneş sistemi anlaşıldığı kadarıyla, iki milyon sistemden sadece biridir. Bizim güneş sistemimize en yakın başka bir sistem arasında o kadar uzak bir mesafe vardır ki, ondan bizim sistemimize ışık hızıyla bir milyon yılda ulaşılabilir. Uzak olanlar ise, bugünün hesaplarına göre yüzmilyon yılda ulaşır. Yine bildiklerimizin dışında başka alemler olup olmadığından emin değiliz.

Bugüne kadar kâinat hakkındaki bilgiler dünyada bulunan aynı maddelerden müteşekkil olmaları ve aynı kanunlara tabi bulunmaları sayesinde elde edilmiştir. Şayet böyle olmasaydı, dünyamızdan öbür gezegenlerin niteliği hakkında tahminler yürütmek mümkün olmayacaktı. Bu, tüm kâinatın yaratıcısının ve sahibinin bir olduğunun ispatıdır. İçinde milyonca yıldan bu yana varlığını devam ettiren sayısız yıldızlar ve gezegenler bulunan bir muazzam nizamın ardında bir gücün, kuvvet ve hikmet sahibinin bulunmadığını hiçbir akıl sahibi öne süremez.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.