sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ZARİYAT SURESİ 22. VE 26. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ZARİYAT SURESİ 22. VE 26. AYETLER
19.09.2022
408
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

22- Gökte rızkınız vardır ve size va’dolunmakta olan da.(20)
23- İşte, göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, hiç tartışmasız, o (size va’dedilen) sizin (kendi aranızda) konuştuklarınız kadar, kuşkusu olmayan kesin bir gerçektir.
24- (Ey Nebi!) (21) Sana İbrahim’in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi?(22)
25- Hani, onun yanına girdiklerinde: “Selam” demişlerdi. O da: “Selam” demişti. “(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk.”(23)
26- Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip,(24) çok geçmeden semiz bir buzağı(25) ile (geri) geldi.

AÇIKLAMA

20. Gökyüzünden; ebedi ve yüce alem, rızıktan ise; dünyada insanlarn yaşaması, hareket etmesi için verilen herşey, “Tuadûne” den de kıyamet, haşir, neşir, hesaba çekilme, mükafaat ve ceza, cennet ve cehennem kastedilmiştir. Bunların görüleceği de bütün semavi kitaplarda ve Kur’an-ı Kerim’de vadedilmektedir. İlahi buyruktan kastedilen şudur: Sizden kime dünyada ne verileceği, hesaba çekilmeniz ve amellerin cezası için ne zaman çağrılacağınız da orada, ebedi ve yüce alemde kararlaştırılmaktadır.

21. Burada ikinci hizbin sonuna kadar peygamber ve bazı geçmiş kavimlerin akibetlerine sürekli ardısıra kısa işaretler yapılmıştır. Bunlardan ikisi bilhassa kafalara yerleştirilmek istenmektedir.
Biri şudur: Kendisinde, iyilik yapanlar için mükafat ve zalimler için ceza verildiğine dair sürekli misallerin bulunduğu Allah’ın Mükafaatlar Kanunu, insanlık tarihinde devamlı işlemiştir. Bu dünya hayatında bile yaratıcının insanla olan münasebetinin sadece tabiat kanunlarına dayanmamakta oluşu, bilakis onunla manevi ve ahlaki kanunun tesiri olduğuna açık bir delildir. Kainat sisteminin karakteri, maddi bünyesi içinde yaşayan yaratığa manevi ve ahlaki amelleri yapma fırsatı verdiğine göre, ona hayvanlar ve bitkilerinkinde olduğu gibi sadece tabiat kanunları ile muamele etmemeli, aksine onun ahlaki amellerine karşılık, ahlaki kanunlar da koymalıdır.
İşte bu mesele kendiliğinden bu sistem içindeki tabiat aleminde insanın işi bittikten sonra halis ahlaki kanunlara uygun olarak ahlaki amellerin sonuçlarını tamamen elde etmesini sağlayan bir zamanın mutlaka gelmesi gerektiğine açık bir işaret vardır. Çünkü bu tabiat aleminde ahlâkî amellerin mükafatı eksiksiz ele geçirilemez. Tarihi delillerle kafalara yerleştirilen ikinci mesele de şudur: Peygamberlerin sözlerine inanmayıp hayatlarının bütün akışını Allah’ın birliğini, peygamberliği ve ahiret gününü inkâra bağlamış kavimler nihayet helâk olmaya müstahak olmuşlardır. Peygamberler vasıtasıyla gönderilen, Allah’ın Ahlak Kanunları ve onlara uygun olarak insanların amellerinin ahirette yapılacak olan sorgusunun tamamen gerçek olduğunu tarihin sürekli tecrübesi göstermektedir. Çünkü bu kanundan koparak kendi kendini sorumsuz kabul eden topluluklar dünyada kendi gidişlerini tayin etmişler, nihayet mahvoluşa gitmişlerdir.

22. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de ayrıca üç yerde daha geçmiştir.

23. Ayetin akışı göz önüne alınınca bunun iki mânâsı olabileceği görülür. Biri şudur: Hz. İbrahim (a.s) kendi misafirlerine: “Sizlerle daha önce hiç görüşme şerefini bulamadım. Siz belki bu bölgeye yeni teşrif ettiniz” dedi. İkincisi de şudur: Onların selamına karşılık verdikten sonra Hz. İbrahim (a.s) kendi içinden söyledi ya da evde onları yemeğe çağırma hazırlığı yapmak için giderken kölelerine şöyle söyledi: “Yabancıya benzeyen bir kısım adamlar var, daha önce bu civarda bu şekil ve biçimde insanlar hiç görülmemiştir.”

24. Yani, kendi misafirlerine, “Ben size yemek hazırlıyorum” demedi. Onları oturtarak misafirlerin, yapma, etme, zahmete lüzum yok, eziyet olmasın dememeleri için sessizce yemek hazırlamak için gitti.

25. Hûd Suresi’nde “Kızartılmış dana” ifadesi vardır. Burada ise “Onun iyice seçerek semiz ve taze danayı kızarttırması” bildirilmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.