sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GERÇEKTEN RAZI MISIN? -1

17.08.2019
672
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Salat ve Selam insanların örneği ve önderi olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) e O’nun aline ve ashabına gayesi Allah’ın rızası derdi Allah’ın davası olan bütün müminlerin üzerine olsun inşAllah.

Gökleri, yeri ve her ikisi arasındakileri yokta var eden Allah (c.c) her yarattığını boşuna yaratmamış başıboş bırakmamıştır. Her yarattığını bir hikmet üzere yaratmıştır. Bu varlıkların içerisinde eşrefi mahlûkat olarak insanı var etmiş ve ona diğer varlıklardan farklı olarak idrak kabiliyeti ve akıl bahşetmiştir. İnsan bu kabiliyeti sebebiyle hayatı boyunca sürekli olarak pek çok konuda tercihler yapar. Eş tercihi, iş tercihi, ev tercihi vs. ancak insanın yaptığı bazı tercihler onun ebedi hayatını belirleyecek olan tercihlerdir. Kiminin tercihleri onun ebedi cennetine, kiminin tercihleri ise onun ebedi cehennemine sebep olacaktır. İşte bu yazımızda tercihleri sebebiyle kendisine cennetin vacip olacağı insanların vasıflarından bahsedeceğiz inşAllah. Allah (c.c) Nahl Suresi 36. Ayeti Kerimede bildirdiği üzere, Allah kimilerini doğru yola iletti, kimine de kendi iradeleri sebebiyle sapıklık hak oldu dediği Ayette de görmekteyiz ki hidayeti ve sapıklığı insan kendi iradesiyle tercih etmektedir.

Allah Resulü (s.a.v) Müslim’de geçen bir hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır: ‘’Ey Ebu Said kim Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, Peygamber olarak Muhammed’den razı olursa ona cennet vacip olur.’’

Hz. Musa (a.s) Sina Dağı’nda erdiği o yüce makamda Allah’a bu soruyu sormuş, ‘’Ey Rabbim sen kullarından ne zaman razı olursun? Bunu bana öğret ki kullarına bildireyim., onlarda seni razı edecek eylemlerde bulunsunlar.’’ Rabbimiz, ‘’Ey Musa kullarım benden ne zaman razı olursa bende onlardan o zaman razı olurum.’’

Demek ki Allah’ın razı olması bizim O’ndan razı olmamıza bağlıdır.

Razı olmanın hayatımızda ki tecellileri nedir? Dille söylemek yalnızca yeterli midir? Nedir Rab olarak Allah’ı seçmenin ispatı? Sadece yaratıcı olarak mı tanınıyor hayatımızda… Seni kim yarattı diye sorulduğunda cevap olarak Allah dememiz midir O’nu Rab kabul ettiğimizin ispatı?

Allah daha seni yaratmadan önce bu konuda beni yetkili kabul edecek misin diye söz almıştır. İnsanoğlu da hiç tereddütsüz aksi dahi düşünülemez,  sensin tek Rabbimiz diye ahidleşmenin altına imza atmıştır.

Demek ki insan hayatında başkalarını da Rab olarak tercih edebilir. Ancak Araf Suresi 172. Ayette belirtildiği üzere yalnızca Allah’ı Rab seçeceğinin sözünü vermiştir. İşte şimdi bunu hayatında ispatlamanın vakti… Peki, nedir tam olarak Rab?

Rabbin bir manası da yaratıcı olması: Allah (c.c) Alak Suresi 1. Ve 2. Ayette ‘’Oku yaratan Rabbinin adıyla oku’’ buyurmaktadır. Demek ki ayetten anlaşılıyor ki Rabbin bir manası yaratıcı olması ancak yeterli mi? Hayır. Sebebi ne? Çünkü Mekke müşrikleri de Allah’ı yaratıcı olarak kabul ediyorlardı. Onlara gökleri, yeri ve her ikisi arasındakileri yaratan kimdir diye sorsan Allah’tır derler. Buna cevap olarak Allah demeleri, onları şirk safından çıkarmıyordu. Bugün bizlerin de Allah cevabını vermemiz kurtuluşumuz için yeterli değildir. Bu sadece bir noktasını kabul ettiğimiz anlamına gelir.

Bir diğer manası rızık verici anlamına gelir. Allah (c.c) Sebe Suresi 36. Ayette ‘’De ki; Rabbim rızkı dilediğine genişletir, dilediğine sıkar. Fakat insanların çoğu bilmezler.’’ buyurmaktadır.

Yani Rabbin bir anlamını da rızık verici olarak anlıyoruz. Eğer rızkı veren olarak kabul ettiğin Allah ise bu noktada Allah’ı Rab kabul etmişsin demektir.

Bir manası da helal ve haram sınırları tayin eden, kural koyan manasındadır ki Allah (c.c) Tevbe Suresi 31. Ayette ‘’Yahudiler hahamlarını, Hıristiyanlar rahiplerini, Meryem oğlu Mesihi, Allah’tan başka Rab edindiler. Hâlbuki onlara sadece tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka ilah yoktur. O onlarla ortak koştukları şeyden uzaktır.’’

Bir gün Allah Resulü bu ayetin tefsirini yaparken boynunda hac işareti olan Adiy b. Hatem ‘’Ey Muhammed bizler rahiplerimizi Rab edinmiyoruz ki.’’  dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz ‘’Sizler rahipleriniz Allah’ın helal dediğine haram, haram dediğine helal dediğinde onları dinliyormusunuz dedıgınde evet dedi. Böylelikle onları Rab edinmiş oluyorsunuz.’’ buyurdu.

Burada anlamamız gereken Rab edinmek demenin, sadece belli başlı ibadetleri yerine getirmekle olmadığıdır. Rab edinmek senin hayatına kanun koyan merciyi de seçmek demektir. Peki, bizler hayatımızın her noktasına hükmeden Rab olarak gerçekten Allah (c.c)’ı mı seçtik? Bunu kendi nefislerimize sorarak yola deva etmeliyiz. Nefisler azaba çekilmeden, bizler hesaba çekelim inşAllah.

Senin hayatında helali ve haramı belirleyen senin Rabbindir. Rab olarak Allah’tan razı olmak demek bu noktalarda Allah’ı tek yetkili kabul etmekle olacak olan bir durumdur. Allah’ın senden razı olması ise senin O’ndan razı olmana bağlıdır. Gerçekten biz Rab olarak Allah’tan razı mıyız? Rab olarak kabul etmek Allah’ın rububiyetini kabul etmek, emirlerine uymak, O’na teslim olmak demektir. Şu dört husus mevcut olan kimse gerçek anlamda mümindir. Allah’ın rububiyetini, uluhiyyetini, Resulünü kabul eden, itaat eden, dinine tabi olan, gereklerini yerine getiren gerçek mümindir. Fakat bu hususlar imtihan anında oldukça zordur. Yiğit er meydanında belli olur. Razı olmanın ispatını kişi, er meydanı imtihan sahasında gösterir.

Miladın 7. Asrında yaşayan Mekke müşrik toplumu da Rabbimiz Allah’tır dedikleri için o gün yaşayan Müslümanları suçluyordu. Hatta yurtlarından ve yuvalarından sürüyorlardı. Hz. Peygambere inanan müminler Mekke’ye gelen kimselere kötüleniyor, davetin anlaşılmaması adına türlü türlü iftiralara ve işkencelere maruz kalıyorlardı. Onlar Rab olarak Allah’tan razı olduklarını hem dille hem bedenleri ile yaşayarak gösteriyorlardı.

Bilali Habeşi’nin kızgın kumlara yatırılıp göğsüne kızgın taşların yığılması, bundan sonuç alamayınca boynuna ip takarak Mekke’nin bir tarafından öbür tarafına sürüklenerek gezdirilmesi. Habbab b. Eret yanmakta olan kıpkırmızı kömürlerin üzerine yatırılarak, sırtından akan yağlarıyla kömürlerin sönmesi noktasına kadar işkence edilmesi. Ebu Fukayha ise ayağına bağlanan iple kızgın kumların üzerinde yatırılarak işkencelere maruz kalması. Başka daha birçokları o günden bugüne müşriklerin zulümlerine maruz kalmaktadırlar.

Allah’ın kullarını Allah’a kulluktan alıkoymaya çalışmanın sonu yoktur. Bile bile Allah’ın yolundan insanları saptırmak şeytan ve avarelerinin işidir. Oysa sistemler ve medeniyetler Allah’a kulluk imkânı tanıdıkları ölçüde güzel bir medeniyettir. Teknoloji ve iktisadi gelişmişlik asla gerçek medenilik ya da çağdaşlık ölçüsü değildir. Bir sistem, siz sisteme uyum sağladığınızda çağdaşsınız, yaşama hakkına sahipsiniz demeye getiriyorsa, inançların yaşanmasına ancak kendi menfaatlerine zarar vermemek kaydıyla izin veriyorsa, senin Allah’tan razı olmanın önünde engel teşkil ediyorsa, bu sistem nerede hangi çağda olursa olsun adına ne denirse densin gerici ve çağ dışı bir sistemdir…yazımın devamı bir dahaki bölümde devam edecektir inşALLAH

Rabbim rızasını kazanabileceğimiz  ameller edebilmeyi nasip etsin.

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.