GÜNÜN AYET VE HADİSİ
وَالَّذٖينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَࣖ
(Bakara Suresi 39. Ayet)
GÜNÜN HADİSİ
106.-……. Bana Cunâde ibnu EbîUmeyye, Ubeyde ibn Sâmit(R)’ten tahdîs etti ki, Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: “Her kim: Allah’tan başka ibâdet olunacak hiçbir ma’bûd yoktur, yalnız Allah vardır; ortağı yoktur, Muhammed de muhakkak Allah’ın kulu veRa-sûlü ‘dür. îsâ da Allah ‘in kulu ve Rasûlü ‘dür. Ve (tekvînî bir emirle) Meryem’e bıraktığı bir kelimesidir ve (bu suretle) Allah tarafından hayât verilen bir ruhtur. Cennet haktır, cehennem de haktır, diye diliyle ikrar ve kalbiyle tasdik ederse, Allah o kimseyi cennete kor. O kul hangi mal üzerinde olursa (olsun ayırdetmez)”.
Râvî el-Velîd dedi ki: Bana İbnu Câbir, Umeyr’den; o da Cunâ-de’den tahdîs etti de “Cennetin sekiz kapısından hangisini isterse oradan” fıkrasını ziyâde etti [163].
50- Bâb:
“Kitâbda Meryem (kıssasını) da an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti. Sonra onların önünde bir perde edinmişti. Derken biz ona ruhumuzu göndermiştik de o kendisine hilkati tam bir beşer
Şeklinde görünmüştü.. ” (Meryem: 16-40)
Yûnus kıssasındaki “Nebeznâhu” (es-saffât: 145) “Onu attık” demektir. “Doğu tarafa çekildi”: Yânı ibâdet için Beytu’l-Makdis’in yâhud evinin doğu tarafına çekildi. “Fe-ecâehâ”, “Doğum sancısı Meryem’i getirdi” demektir; bu “Ci’tu”dan “Ef ‘altu”dur. “el-Ceehâ” denilir ki, “Onu muztarr kıldı” demektir.
“Tessâkatu”, “Düşürür” yânî düşer; “Mekânen kasıyyen”, “Mekânen kaasiyen”; yânî “Uzak bir yere”; “Feriyyen azîmen”, “Sevilmeyen çok çirkin bir iş yaptın” demektir.
İbn Abbâs: “Nisyen”, “Yaradılmış mevcûd birşey olmayaydım” demektir, dedi. Başkaları da: “en-Nisyu”, “el-Hakîru”dur, dedi. Ebû Vâil: Meryem “Eğer Allah’tan sakıma isen” dediği zaman “Takm akıl sahibi olduğunu bildi, demiştir. Vekî* ibnu’l-Cerrâh, İsrâîl ibn Yûnus’tan; o da dedesi Ebû İshâk’tan; o da el-Berâ ibn Âzib’den: “Seriyyen”, Süryânîce’de küçük ırmak, çay demektir, demiştir
(KİTABU’L ENBİYA – BUHARİ – 106. HADİS)