sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GÜNÜN AYET VE HADİSİ

GÜNÜN AYET VE HADİSİ
A+
A-

اَمْ تَقُولُونَ اِنَّ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ وَالْاَسْبَاطَ كَانُوا هُوداً اَوْ نَصَارٰىؕ قُلْ ءَاَنْتُمْ اَعْلَمُ اَمِ اللّٰهُؕ وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَتَمَ شَهَادَةً عِنْدَهُ مِنَ اللّٰهِؕ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

 Yoksa siz İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya‘kūb ve torunların yahudi yahut hristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah katından gelmiş olup kendinde bulunan bilgiyi gizleyenden daha zalim kim vardır? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.

(Bakara Suresi 140. Ayet)

GÜNÜN HADİSİ

4-…..Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs etti. Bize Salim ibn Abdillah, babası Abdullah ibn Umer(R)’den şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) peygamberlik ve vahiy gelmezden önce Beldah vadisinin alt tara­fında Zeyd ibn Amr ibn Nufeyl ile buluştu. Bu sırada Peygamber’e (Kureyş tarafından) bir sofra ve bir mikdâr yemek takdîm edildi. (Pey­gamber yemedi.) Zeyd de yemekten çekindi. Sonra Zeyd, Kureyş’e karşı:

— Ben sizin putlarınız adına kesmekte olduğunuz hayvanların etlerinden yemem. Ben yalnız üzerine Allah adı anılarak kesilen hay­van etini yerim! dedi.

Abdullah ibn Umer devamla dedi ki: Muhakkak ki Zeyd ibn Amr, Kureyş’e karşı onların bu yolda kestikleri hayvanlarını ayıplardı da, onların bu âdetlerini reddederek ve nazarlarında büyütüp canlandı­rarak:

— (Ey Kureyş!) Koyun Allah’ın yarattığı bir hayvandır. Allah onu yaratmış ve onun faydalanması için gökten yağmur yağdırmış, yerden de onun gıdasını bitirmiştir. Sonra siz (Allah’ın yarattığı, bes­leyip büyüttüğü) bu hayvanı Allah adından başka bir ad anarak ke­siyorsunuz! der idi [51].

Geçen senedle Mûsâ ibn Ukbe dedi ki: Bana Salim ibn Abdillah tahdîs etti. Ben Sâlim’în bu hadîsi ancak Abdullah ibn Umer’den tah­dîs etmekte olduğunu biliyorum (o, şöyle demiştir): Zeyd ibn Amr ibn’Nufeyl, Mekke’den Şam’a doğru çıktı da tevhîd dîninden soru­yor ve ona tâbi’ olup, onu arıyordu. Derken Yahûdîler’den bir âlime kavuştu da ona dînlerinin mâhiyetinden sordu. Ve:

— Belki ben de sizin dîninize girerim. Onun için bana dîninizin hâlini haber ver, dedi.

Yahûdî âlim, Zeyd’e:

— Sen Allah’ın gadabından payını almadıkça bizim dînimiz üzere olamazsın, dedi.

Zeyd de ona:

— Ben ancak Allah’ın gadabmdan kaçıyorum, ben ebeden Al­lah’ın gadabından hiçbirşey taşımam ve ben onu taşımamaya muk­tedir hâldeyim. Sen bana dînlerden bir başka dîne delâlet eder misin? dedi.

Âlim:

— Ben o dînin ancak Hanîf Dîni olabileceğini biliyorum, dedi. Zeyd:

— Hanîf Dîni nedir? dedi. Yahûdî âlimi:

— O, îbrâhîm Dîni’dir. İbrâhîm ne bir Yahûdî, ne de bir Hristi-yan’dı. O, Allah’tan başkasına ibâdet etmezdi, dedi [52].

Zeyd onun yanından çıktı ve Hristiyanlar’dan bir âlime kavuş­tu. Ona da Yahûdî âlimine söylediği gibi söyledi. O da Zeyd’e:

— Sen Allah’ın la’netinden nasîbini almadıkça asla bizim dîni­miz üzere olamayacaksın, dedi.

Zeyd ona da:

— Ben ancak Allah’ın la’netinden kaçmaktayım, ben ebeden Al­lah’ın la’netinden de, gadabından da hiçbirşey taşıyamam. Ben bu­nu taşımamaya muktedir hâlde bulunuyorum. Sen bana başka dîne delâlet eder misin? dedi.

Hristiyan âlimi:

— Ben o dînin ancak Hanîf Dîni olabileceğini biliyorum, dedi. Zeyd:

— Hanîf Dîni nedir? dedi. Hristiyan âlimi:

— îbrâhîm Dîni’dir. O ne bir Yahûdî, ne de bir Hristiyân’dı ve yalnız Allah’a ibâdet ederdi, dedi.

Zeyd, bunların İbrâhîm Peygamber hakkındaki sözlerini görünce, oradan çıktı ve onların arazîsinden dışarı çıkınca iki elini yukarıya kaldırdı da şöyle dua etti:

— Yâ Allah, ben Seni şâhid tutuyorum: Ben ibrâhîm Dîni üze­reyim, dedi.

Ve el-Leys ibn Sa’d şöyle demiştir: Bana Hişâm, babası Urve ibnu’z-Zubeyr’den; o da Ebû Bekr’in kızı Esmâ’dan olmak üzere şöyle yazdı: Esma şöyle demiştir: Ben Zeyd ibn Amr ibn NufeyPi, sırtını Ka’be’ye dayamış olduğu hâlde ayakta gördüm, şöyle diyordu:

— Ey Kureyş toplulukları! Allah’a yemîn ediyorum ki, benden

başka sizlerden hiçkimse îbrâhîm Dîni üzere değildir! [53].

Râvî dedi ki: Zeyd, diri diri gömülecek kız çocuklarına hayât bah­şederdi. O, kızını öldürmek isteyen kimseye:

— Onu öldürme, ben onun yaşama masrafını sana veririm, der­di ve o kızı yanına alırdı.

Kız çocuğu hareket edip yetişince de babasına:

— istersen kızı sana geriye vereyim, ister-onun masrafım da sa­na ödeyeyim, der idi [54].

24- Ka’be’nin Bina Edilmesi Babı

( KİTABU MENAKIBİ’L-ENSAR – BUHARİ – 49. HADİS)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.