GÜNÜN AYET VE HADİSİ
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖٓي اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُؕ وَمَنْ كَانَ مَرٖيضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَؕ يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَؗ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye (uygun hükümler gönderiyor).
(Bakara Suresi 185. Ayet)
GÜNÜN HADİSİ
92-….Bize Ma’mer ibn Râşid, ez-Zuhrf den haber verdi: Bize Urve ıhnu’z-Zubeyr tahdîs etti. Ona da Ubeydullah ibn Adiyy
ibni’l-Hıyâr şöyle haber vermiştir: Mısver ibn Mahrame ile Abdur-rahmân ibnu’l-Esved ibn Abdi Yeğûs, Ubeydullah ibn Adiyy ibni’I-Hıyâr’a hitaben:
— Seni dayın Usmân ibn Affân’la, onun ana bir kardeşi olan el-Velîd ibn Ukbe hakkında konuşmandan ne men’ ediyor? İnsanlar Usmân’m el-Velîd’e yaptığı işler hakkında çok söz etmişlerdir, dediler.
Ubeydullah ibn Adiyy dedi ki: Ben bu söz üzerine, Usmân namaza çıktığı zaman Usmân’la konuşmak için yolunda dikilip durdum. Tam geçerken ona:
— Benim sana bir hacetim var, bu sana bir nasihattir, dedim. Usmân:
— Ey insan, ben senden Allah’a sığınırım! dedi.
Ben de kendisinden ayrıldım. Namazı kıldığım zaman Mısver ile İbn Adiyy ibn Yeğûs’un yanına gidip oturdum ve onlara Usmân’a söylediğimi ve onun bana dediğini söyledim. Onlar bana:
— Sen üzerinde olan vazifeyi yerine getirmiş oldun, dediler. Ben onların beraberinde oturduğum sırada, birden Usmân’ın elçisi geldi ve bana:
— Allah seni imtihan etmiştir, dedi.
Ben yürüdüm, nihayet Usmân’m huzuruna girdim. Usmân:
— Biraz önce zikretmiş olduğun o nasihatin nedir? dedi. Râvî dedi ki: Ben şehâdet kelimelerini söyledim, sonra da şunları söyledim:
— Şübhesiz Allah, Muhammed’i peygamber göndermiş ve O’na Kitâb’ı indirmiştir. Sen de Allah’a ve Rasûlü’ne icabet eden kimselerden oldun. Rasûlullah’la beraber bulunup O’na sâhib oldun, O’-nun yolunu ve sîretini gördün. Şimdi insanlar şu el-Velîd ibn Ukbe’nin durumu hakkında (şarâb içmesi ye kötü sîreti sebebiyle) tenkîd sözlerini çoğaltmışlardır. Artık öna dînî cezayı uygulaman senin üzerine bir hakk olmuştur, dedim.
Usmân bana Arab âdeti üzere:
— Ey kardeşim oğlu! Sen Rasûlullah’a eriştin mi? dedi. Râvî dedi ki: Ben:
— Hayır, O’na akl ederek erişmedim. Velâkin hiç kimseye gizli olmayan O’nun ilmi, perdesi arkasındaki bakire kıza nasıl ulaştıysa, bana da öylece ulaşmıştır, dedim.
Râvî dedi ki: Bu sözün üzerine Usmân şehâdet kelimelerini tekrar etti ve şunları söyledi:
— ŞübhesizAHah, Muhammed’i hakk ile peygamber göndermiş ve O’na Kitâb’ı indirmiştir. Ben de Allah’a ve Rasûlü’ne icabet edenlerden olmuş ve Muhammed’in gönderilmiş olduğu şeylere îmân etmişimdir. Senin de dediğin gibi, ben Habeşistan’a yapılan ilk iki hicrete gidip muhacir olmuşumdur. Rasûlullah’la beraber bulunup O’na sâ-
hib olmuş ve O’nunla bey’at etmişimdir. Allah’a yemîn ederim ki, ben, Allah O’nu vefat ettirinceye kadar O’na hiç âsî olmamış ve al-datmamışımdır. Sonra Allah, Ebû Bekr’i halîfe yapt?. Yine Allah’a yemîn ederim ki, ben, Ebû Bekr’e de ne isyan, ne de aldatma yaptım. Sonra Umer halîfe seçildi. Yine Allah’a yemîn ederim ki, ben, Ebû Bekr’e de ne isyan, ne de aldatma yaptım. Sonra Umer halîfe seçildi. Yine Allah’a yeminle söylüyorum ki, ben Umer’e de ne isyan, ne de aldatma yaptım. Sonra ben halîfe yapıldım. Şu hâlde benim sizler üzerinde, onların benim üzerimde bulunan tasarruf haklarının benzeri yok mudur? dedi. Râvî Ubeydullah:
— Evet vardır, dedi. Usmân:
— Öyleyse (şu Velîd’den dînî cezayı geri bırakmam sebebiyle) sizden bana ulaşan bunca sözler nedir? Şu Velîd ibn Ukbe hakkında zikrettiğin şeye gelince: İnşâallah biz onun hakkında haklı karârı alacağız, dedi.
Ubeydullah dedi ki: Usmân, el-Velîd’e kırk deynek cezası vurdu. Alî’ye ona deynek cezası vurmasını emretti de Alî, Velîd’e deynek vuruyor idi.
Râvî Yûnus ibn Yezîd ve ez-Zuhrî’nin kardeşi oğlu, ez-Zuhrf den: “Benim sizin üzerinizde, benden önceki halîfeler için mevcûd olanın benzeri tasarruf hakkım yok mudur?’* şeklinde.söylemişlerdir .
( KİTABU MENAKIBİ’L-ENSAR – BUHARİ – 92. HADİS)