sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

HAKKI BÂTILLA KARIŞTIRMA

A+
A-

Hamd Âlemlerin Rabbi olan, bizleri yaratan, itaat ile bizlere rahmet eden, rahman, rahim, din gününün sahibi olan Allah (Celle Celaluhu)’a mahsustur.

Salat ve Selam bizlere itaatin nasıl olacağını öğreten ve kendisine tabi olup izinden gidilmediği müddetçe kurtuluşun mümkün olamayacağı, yaşayan kuran, âlemlere rahmet olarak gönderilen, Hatemul Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) e ve O’nun tertemiz ehli beytine ve ashabına ve tüm müminlerin üzerine olsun. İnşaAllah.

Bugünkü toplumumuzun en büyük yanılgılarından olan işlenen günahlar, koşulan şirkler üst düzeyde olmasına rağmen Allah affeder zannının asılsız bir kuruntudan ibaret olduğuna ve Kuran’ın hakkının verilmediğine birlikte göz atalım inşallah.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Ümmetim öyle bir zaman görecek ki, vücutlarda elbiseler yıprandığı gibi kalplerde Kur’ân yıpranacaktır. Davranışları korkusuz bir tamahkârlık olacaktır. İyilik işleyen «Bu benden kabul olunur», kötülük işleyince de «affedilirim diyecektir.”

Peygamberimizin bildirdiğine göre, o günün insanları Kur’ân’ı Kerim´in azabı haber veren ayetleri hakkında bilgileri olmadığı için tamahkârlığı, Allah Korkusunun yerine koyacaklardır.

Aynen böylesine bir hâl, Allah tarafından Hristiyanlar hakkında bildirilmektedir.

Allah (C.C.) buyurur ki:

“Onlardan sonra gelip Kitap’a vâris olanlar, bu alçak dünyanın geçici şeylerini tercih ederek «Biz affediliriz» dediler. Eğer önlerine benzer bir geçici dünya nimeti çıkarsa onu da alırlar. Allah’a karşı haktan başkasını söyleyeceklerine dair kendilerinden Kitap’ın hükmü uyarınca, söz alınmadı mı ve kitaptan olanları incelemediler mi? Oysaki Allah’tan çekinenler için ahiret yurdu daha hayırlıdır, hiç anlamıyorlar mı?” (Araf – 169)

Âyet demek istiyor ki, onlar yani âlimler kitaba vâris oldular, yani içinde ne var, biliyorlar. Buna rağmen bu alçak dünyanın geçici ni ‘metlerini tercih ediyorlar, helâl olsun, haram olsun dünyada aşırı arzularına uyuyorlar.

Kur’ân’ı Kerim baştan sona kadar ikaz ve korkutucu haberler ile doludur. Üzerinde düşünen kimse eğer içindekilere inanıyorsa uzun süreli kedere düşer ve büyük bir korkuya kapılır.
Oysaki insanlar Kur’ân’ı Kerim’i parça parça ederler. Onun harflerini mahreçlerinden çıkarırlar, okunuş kurallarına dikkat ederler. Fakat sanki Arap şiirlerinden birini okur gibi onun manasını anlamaya ve gerektirdiği gibi okumaya önem vermezler. Dünyada bundan daha büyük bir aldanış var mıdır?

Buna yakın bir aldanış da hem günah ve hem de sevap isleyip de günahları daha çok olan bir takım kimselerin günahlarının affedileceğini beklemeleri ve günah kefelerinin baskınlığına rağmen iyilik kefelerinin ağır basacağını sanma içindir. Bu davranış, cahilliğin en koyusudur.

Bakıyorsun ki, adam helâl – haram bir kaç kuruşluk sadaka veriyor, öte yandan verdiği sadakanın bir kaç katı kadar Müslüman malını veya şüpheli geliri zimmetine geçiriyor. Belki de verdiği sadaka müslümanların el konmuş malı iken ona güvenerek bir dirhemlik haram bir kazancı on dirhem kadar helâl – haram bir sadakanın karşılayacağını sanır.

Böylesi terazinin bir kefesine on dirhem, diğer kefesine bir dirhem koyarak bir dirhemlik kefenin ağırlığını on dirhemlik kefe ile dengeye getirmek isteyenin davranışından başka bir şey değildir Bu da hiç şüphesiz, adamın koyu cahilliğinden ileri gelir.
Böylelerinin bazıları, iyiliğinin günahından daha çok olduğunu sanır. Çünkü nefsini hesaba çekmez, günahlarını incelemez de bir iyilik işlediği zaman onu aklında tutar, onu hesaba katar.

Şu kimse gibi ki; dili ile Allah (C.C)’dan af diler veya günde yüz kere tesbih çeker, arkasından Müslümanlar hakkında dedikodu yaparak onların şerefini zedeler ve gün boyunca Allah (C.C)ın razı olmayacağı sayısız ve hesapsız sözler söyler. Buna rağmen çektiği tesbihlerde gözü kalır. Allah (C.C)´dan yüz kere af dilemiş olduğunu unutmaz da bütün yaptığı hezeyanlardan gafil olur. Hâlbuki bu hezeyanları yazmış olsa tesbihlerinin yüz belki de bin katına ulaşır.

Kâtip melekler onun çirkin sözlerini yazmışlardır. Allah (C.C) da, ağzından bir söz çıkar çıkmaz ona azap tehdidinde bulunmuş:

“Bir söz söyler söylemez, onun için, hazır bir gözcü vardır” (Kâf – 18) buyurmuştur.

Fakat o yine de mütemadiyen yaptığı tahlil ve tesbihlerin sevabını düşünür. Dedikodu yapanlara, yalancılara, koğuculara özü-sözüne uymayan münafıklara ve diğer günahkârlara verilecek cezaları göz önünde bulundurmaz. İşte bu hâl, koyu bir aldanıştır.

Kendimizi gözden geçirdiğimizde ister iman etmiş olalım, ister o yolda ilerleyenlerden olalım sanki bu düşüncelere birebir benzer veya yakın düşünceler bizimde etrafımızı sarmış gibi?

Nefsini hesaba çekip de yazı ücreti olarak bir kuruş kaybetmekten korkan kimsenin yüce cenneti ve oranın nimetlerini kaybetmekten çekinmemesine şaşılır. Bu durum, düşünce sahipleri için ağır bir musibetten başka bir şey değildir. Az verip çok kazanabileceğini zannedenler büyük bir yanılgıyla ömürlerini harap etmektedirler.

ELHAMDULİLLAHİRRABBİLALEMİN.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.