BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
Rab; eğilmek, yetiştirmek, tanzim etmek, büyütmek, tedbir etmek, toplamak, hazırlamak, hesaba çekmek, gözlemek, ıslah etmek, yücelik, nimetlendirmek manalarına gelir.
Mekke şirkin yayıldığı fahşanın, faizin arttığı Allah’ın (c.c.) kanunlarının geçersiz sayıldığı bir yerde ve zamanda sahabi her şeylerinden vazgeçip Alemlerin Rabbi’nin
Tek Rab, Tek İlah olduğunu kabul etmişlerdir.
Kabul etmek ne demek? Biraz düşünelim…
Bir şeyi sahiplenmek, kalben kabul etmek, harekete geçmek.
Verilen ya da istenilen şeyi bir an önce hak ettiği yere koymak. İşte sahabi Allah (c.c.) Rab olarak kabul ettiler ve itaat ettiler.
Şimdi biz de düşünüyoruz aynıyız sahabiyle öyle değil mi?
Biz de kabul ettiğimizi ve itaat ettiğimiz iddia ediyoruz.
Ama her söz bir eylem, belge, delil ister. Yani çalışmak, yorulmak, teslim olmak, bir eylem ister.
Allah (c.c.) kullarından samimi olanları ayırt etmek istemiş ve Tevbe 41. Ayeti Kerimeyi indirmiştir.
“Kolayınıza da gelse, zorunuza da gitse, mutlaka sefere çıkınız, Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad ediniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Tevbe 41)
Ne durumda olursanız olunuz, savaşa çıkınız, canlarınızı ve mallarınızı ortaya koyarak cihad ediniz. Bahanelere ve mazeretlere sığınmayınız. Engellerin ve kaytarıcılıkların tutsağı olmayınız. Çünkü “Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”
Samimi Mü’minler bu hayrı ve yararı iyi kavradılar ve bu bilincin çoşkusu ile savaşa koştular. Yolları üzerine dikilen engellere aldırış etmediler. İleri sürebilecekleri bir çok gerçek mazeretlerine sığınmaya yanaşmadılar. Bu fedakarlıklarının sonucunda yüce Allah, onlara hem kalplerin ve hem de ülkelerinin kapılarını açtı, onlar eli ile kendi sözü aracılığı ile onları yüceltti onların bileklerinin gücü ile fetihleri tarihin de inanılmaz sayılan destanları gerçekleştirdi.
Bir gün Ebu Talha Tevbe suresini okuyordu, sıra bu ayete gelince oğullarına dönerek, “görüyorum ki, Rabbimiz genç yaşlı ayırımı yapmaksızın hepimizi savaşa çağırıyor. Çabuk hemen bana yardım edin hazırlanayım dedi.” Bunun üzerine oğulları sen ömrünü zaten bu yolda feda ettin bırak sen yaşlandın biz yapalım dediler, Ebu Talha dinlemedi deniz seferine katıldı gemi denizde yol alırken ölü verdi. Ölüsünü toprağa verecekleri bir odacık bulamadılar, böylece dokuz gün ölüsünü gemide tuttular bu süre içinde cesedine herhangi bir bozulma emaresi görülmedi sonunda adaya çıkınca cesedini toprağa verdiler.
Bir ayeti okuyup duyup harekete geçip yerinde duramıyorsun sahabeyle gerçekten aynı mıyız?
“Ne kadar az iman etmiş inanmışız.”
Bir gün evde otururken kapı zilinin çaldığını düşünün kim gelmiş hoşunuza gitmeyen birisi dürbünden bakınca görünüyor ya açmıyoruz kapıyı neden sevmediğimiz birisi gelmiş kapı ne olursa olsun açmayacağız. Duymamazlıktan geliyoruz.
Bu gün halimizden bundan ibaret biliyoruz Kur’an’da emrediyor zorumuza gidiyor dürbünden bakar gibi bakıp hoşumuza gitmiyor sonra istersen farz olsun görmedim, duymadım, bilmiyorum yaşıyoruz. Haa kolayımıza gidenleri almışız canım sonuçta Elhamdulillah Müslümanız.
Sen sadece zil sesini duysan da yerinde durmuyor hemen kapıya doğru gidiyorsun.
Nasıl Müslümanlardanız ki Allah(c.c.) çağrısına, davetine bir türlü ayağa kalkıp harekete geçemiyoruz.
Gözümüz mü kör olmuş görmüyoruz, kulaklarımız sağır mı olmuş duymuyoruz, ayaklarımız kırılmış mı, felç mi geçirmiş ayağa kalkamıyoruz.
Bir çiçek boynunu büktüğünde solduğunda bile hemen suluyoruz hayata dönsün diye bizlerin hayata dönmesi için Tevbe edip harekete geçme zamanı gelmedi mi, gözyaşlarınla sula kendini Allah (c.c.) sana hayat versin.
Zor gelse de bu sizin için daha hayırlıdır. Nefse çok ağır gelir mücadele zor gelir dünyadan dünyadayken vazgeçmek ama unutma ki bu farzdır.
Çalışmak, mücadele etmek, cennete giden tek yolda budur.
Şüphesiz Alemlerin Rabbi bilir biz bilemeyiz. O halde Alemlerin Rabbine teslim olanlardan oldum de!
‘’RABB’İ (İBRAHİM’E)TESLİM OL DEDİ.(İBRAHİM)BEN ALEMLERİN RABB’İNE TESLİM OLDUM DEDİ.’’(Bakara 131)