sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

HER ŞEY ZITTI İLE KAİMDİR

A+
A-

Gerçekten Hamd Allah(c.c)’a mahsustur. O’na hamd ederiz ve O’ndan yardım dileriz. Mağfireti O’ndan ister, doğru yola iletilmemizi O’ndan bekleriz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin fenalıklarından Allah’a sığınırız. Allah(c.c), kimi hidayette kılmış ise, o gerçekten hidayete erişmiş­tir. Kimi de dalâlette ve sapıklıkta kılmış ise, artık o kendisi için bir dost ve yol gösteren bulamaz. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir tek ilah yoktur ve O’nun eşi ve benzeri de yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (s.a) Al­lah’ın kulu ve Resulüdür. Salât ve selam O’na, Ehli Beytine, ashabına ve O’nun yolunu izleyenlere ve onun gösterdiği çizgide yürüyenlere olsun.

Allah’a samimi olarak kulluk; onu tam olarak tazim etmek, mutlak olarak boyun eğmek ve sevmektir. Gerçek kulluk bu üç esasla gerçekleşir.
1. Kişi, hiçbir insana Allah’a gösterdiği gibi saygı göstererek, onu rab yerine koymamalıdır.

“De ki; Allah her şeyin Rabb’i iken ben ondan başka Rab mi arayacağım?”. (Enam Suresi, 164)

İnsanların Allah’ın dışında veya Allah’la birlikte ibadet ettiği, tazim ettiği, Rab olarak kabul edilen her şeyin yok edilmesi gerekir. İlah edilen bu Rablerin in san veya taş olmasında hiçbir fark yoktur. Bunun içindir ki Allah Resulü İslama davet ederken:

“Allah’tan başka hiçbir varlığa ibadet etmeyelim, Ona hiç bir şeyi ortak kılmayalım. Allah’tan başka birbirimizi rab edinmeyelim.” (Ali İmran Suresi, 64) buyurmuştur.

2. Allah’ı sevdiği kadar sevdiği, bir veli edinmemek:

“De ki gökleri ve yeri yoktan vereden Allah’tan başkasını mı dost ediniyorsunuz?” (Enam Suresi, 14)

Bir başka ayette ise şöyle buyrulur:

“İnsanlardan bazısı, Allah’tan başkasını Allah’a ortak edinir de onları, Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise, onlardan daha çok Allah’ı severler. Başkalarına tabi olanlar, “Ah keşke, bir daha dünyaya geri gelmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onlar bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık.” derler” (Bakara Suresi, 165-167)

Burdaki sevginin anlamı: Kişinin Allah’a ortak kıldığı varlığı veya veliyi korkarak, tazim ederek, ona boyun eğerek veya Allah’a mahsus herhangi bir halle sevmektir.
Şeyhülislam Muhammed b. Abdülvehab bu hususta şöyle der:
Ayette “Edindikleri ortakları Allah’ı sever gibi severler” buyrulması bu kişilerin Allah’ı da çok sevdiklerini gösterir. Ancak bu sevgileri onları İslama girdiremez. Hal böyle olunca edindikleri ortakları Allah’tan daha çok severler. Yahut Allah’ı hiç sevmeyenler nasıl Müslüman olabilirler.”
Tevhid, kişinin Allah’ı samimiyetle sevmesini, Allah’ı sevdiği gibi sevdiği ortaklar, veliler edinmemesini gerektirir. Velilik, ancak Allah için olursa caiz olur.
“Yoksa onlar Allah’tan başka dostlar mı ediniyorlar? Hâlbuki dost Allah’tır. O, ölüleri diriltendir. Her şeye kadirdir.” (Şura Suresi, 9)

  1. Allah’ın hükmüne uydukları gibi, hükmüne uydukları, hakemler edinmek. Nitekim bu tür kişiler hakkında Allahu teala şöyle buyurur:
    De ki: Allah’dan başka bir hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitabı açık olarak indiren odur.” (Enam Suresi, 114)
    Kullarının dini ve dünyevi bütün işlerinde hüküm verme yetkisi Allah’a aittir. Çünkü, yarattıklarını en iyi tanıyan, onlara karşı en merhametli, onları ıslah edecek veya bozacak şeyleri en iyi bilen Allah’tır.
  2. “Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” (Mülk Suresi, 14)
    Bir başka ayette ise -Kanun anlamındaki- hükmün yalnızca Allah’a ait olduğu belirtilerek şöyle buyrulur.
    “Hüküm yalnızca Allah’a aittir. O da, kendisin den başkasına ibadet etmememizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf Suresi, 40)
    Kur’an; bir mesele olduğunda Allah’ın hükmünü bırakıp başkasının hükmüne başvuranların, imandan çıkarak şeytana itaat etmiş olacağını beyan ederek şöyle buyurur.
    “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Onlar, inan mamaları kendilerine emr olunduğu halde şeytanın önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki, şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara: Gelin Allah’ın indirdiğine ve resule başvuralım.” denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görür sün.” (Nisa Suresi, 60-61)

Tevhidin gerçekleşmesi için ilk adımın, Allah’a samimiyetle ibadet etmek, ulûhiyete uygun tazim, itaat ve sevgi gibi yalnızca Allah’a karşı yapmamız gereken görevleri yapmak olduğunu belirtmiştik.
Tevhidin gerçekleşmesi için gereken ikinci adım, Tağutların inkârı ve Allah’ın dışında ibadet yapılan veli edinilen her varlıktan uzak durmaktır. Öyle ki, Kur’ anı Kerimin pek çok yerinde, tağutun reddi Allah’a (cc) imandan önce zikredilmiştir.

“O halde kim tağutu inkâr edip Allah’a inanırsa, sağlam kulpa yapışmıştır. O kulp hiç bir zaman kopmaz.” (Bakara Suresi, 256)

 

Allah’ın Resulü ise şöyle buyurmuştur.

“Kim, Allah’tan başka ilah yok der ve Allah’ın dı şında tapılanları reddederse, onun malı, kanı haram olur. Hesabı ise Allah’a aittir.” (Müslim)
Dikkat edilirse malın ve kanın korunma altına alınması için yalnızca Kelimeyi Tevhid yeterli sayılmamış aynı zamanda kendisine tapınılan tağutun da inkarı şart koşulmuştur. Zira eşya zıddı ile kaimdir. O halde iman; ancak tağutu inkâr edip ona tabi olanlar dan uzak olmakla gerçekleşir.
Bunun içindir ki Tevhid ehlinin imamı İbrahim (as) kavminin ilahlarından, putlarından uzak olduğunu ve bunlara düşman olduğunu ilan etmiştir.
“İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine de mişlerdir ki: “Biz sizden ve sizin Allah’ın dışında taptığınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz, bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.” (Mümtehine Suresi, 4)
Bu ve benzeri ayetlerden anlıyoruz ki Tevhid yalnızca Allah’a inanmak ve ona ibadet etmekle tamamlanmaz. Bilakis bunun yanı sıra tağutu inkâr, ona uyanlardan uzak olmak gerekir. Allah resulü (SAS) kavmine “Yalnızca Allah’a ibadet edin. Tağutlardan sakının.” (Nahl Suresi, 36) buyurarak bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiştir.
Tağut; Tuğyan sözünden türeyen bir kelime olup haddi aşan anlamındadır, tağutun kimleri kapsayacağı hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Hz. Ömer (ra): “Tağut şeytandır” buyurmuştur. Cabir (ra) ise: “Tağut şeytanlarla ilişkisi olan kahinlerdir” demiştir. İmamı Malik de “Allah’ın dışında ibadet edilen şeylerin hepsi tağuttur” demiştir.
Bu sözler tağutu tarif etmekle birlikte kapsamlı değildir. Bu husustaki en kapsamlı tarif imam İbni Kayyim’in yapmış olduğu tariftir.

“İnsanın haddi aşarak ibadet ettiği, tabi olduğu, itaat ettiği her varlığa tağut denir. Her kavmin tağutu, bir meselede Allah ve Resulünün dışında hükmüne başvurduğu, ibadet ettiği, İslami sınırlar dışında tabi olduğu ve Allah’ın rızası dışında itaat ettikleri varlıklar dır. Bu tağutlar ve onlara tabi olanlar incelendiğinde, hepsinin Allah’a ibadet etmekten yüz çevirip tağutlara ibadet ettiklerini, Allah Resulüne itaat etmekten yüz çevirip tağutlara itaat ettikleri görülür.

Tevhidin gerçekleşmesi için gereken üçüncü un sur ise şirkten sakınmaktır. Şirkten sakınmanın yolu ise onun; küçük, büyük, gizli açık her türünü bilmek ve şirk kokusu olan her şeyden uzaklaşmaktan geçer.
Daha önce de belirttiğimiz gibi “Herşey zıddı ile bilinir” Öyle ise tevhit de ancak zıddı olan şirkin bütün yönleri ile bilinmesi ile kavranabilir.

Şirk: Yalnızca Allah’a ait olan herhangi bir husus ta ona ortak kılmaktır. İbadet, itaat, yardım isteme vb. hususlarda Allah’a ortak kılmak gibi.
Tarifini yaptığımız şirk, Şirki Ekberdir. Onunla birlikte değil salih amel, bilakis hiçbir amel kabul edilmez. Çünkü amelin kabul edilmesi, amel sayılabilmesi için ilk şart, onun yalnızca Allah için yapılmasıdır.

“De ki: Ben yalnızca sizin gibi bir beşerim (şu kadar var ki) bana, ilahınızın bir tek ilah. olduğu vahyolunuyor.” (Kehf Suresi, 110)

Şirk affedilmeyen, terk etmedikçe sahibinden iyilik kabul edilmeyen, büyük bir günahtır.

“Şüphesiz ki Allah şirki bağışlamaz. Onun dışın daki günahlarda ise dilediği kişiyi bağışlar.” (Nisa Suresi 6)

Cennet müşrike haramdır. Cehennem ise onun ebedi karargâhıdır.

“Biliniz ki kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar. Artık onun yeri ateştir ve zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Maide Suresi, 72)

VELHAMDULİLLAHİRABBİLA’LEMİN…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.